İkram Kali

Tehlikelidir

İkram Kali

Düğmeye basıldı. Tetikler, pimler çekildi. Uzun süren sessizlik bozuldu. Ve Şanlıurfa'dan katliam, Adıyaman'dan, Ceylanpınar'dan, Diyarbakır'dan, Kilis'ten şehit haberleri geldi. Anaların yüreği bir kez daha yandı. Ocaklar bir kez daha söndü. Genç bedenler gözyaşları içinde kara toprağa verildi. Taziye çadırları yeniden kuruldu. Ağıtlar yakıldı. Yollar, yolculuklar yeniden güvensizleşti.

Haberiniz olsun. Tedirginlik, endişe yeniden baş gösterdi. Yaşanan son olaylarla bölgede ekonomi ve turizm grip oldu. Van'da zaten durgun olan ekonomi nezle olup zattüreye dönüşürse şaşırmayın.

Terörün ölümlerin önüne geçme, topluma soluk aldırma görevi vatandaşın vekâletini sandıkta alan parti ve vekillerindir. Yani Meclis'indir. Bu ülkeyi, 78 milyonu düşünen siyasi partiler erken genel seçim tartışmalarını bir kenara bırakarak acilen hükmet kurumaları gerekir. Türkiye derhal normale dönmeli, yükselen tansiyon düşmelidir. Türkiye'yi felakete, Suriye bataklığına itmek isteyen karanlık güçler var. Buna topyekûn karşı çıkmak herkesin vicdani görevidir. Onun için;

 Kışkırtmak,

Kanı kanla yıkmak,

Algı yaratmak,

Kin, nefret, intikam duyguları beslemek,

Tahrik etmek,

Manipülasyonlara girmek,

Ön yargılı davranmak,

Farklılıkları zenginlik görememek,

Acılara alçakça sevinmek,

İncitici dil ve üslup kullanmak,

Başkalarının kuyruğuna takılmak,

Çıkacak yangını görmemek,

Maksatlı yalan yanlış dedikodulara inanmak,

İnsan ve toplum hayatıyla oynamak,

Tek renkli, tek sesli toplum yaratmak,

Doğruları cesaretle haykıramamak,

Eleştiriye tahammül etmemek,

Gerçekleri bilerek gizlemek,

Ateşe benzin dökmek,

Toplumu gerdikçe germek,

Pravakasyon,

Demokrat görünüp faşistçe davranmak,

İmanlı görünüm dinsizlik yapmak,

Yaşananlara at gözlüğüyle bakmak,

Kendisi gibi düşünmeyenleri düşman bilmek,

Demokrasiye, barışa kardeşliğe inanmamak,

Barış isteyip savaş çıkarmak,

Yapıyor gibi davranıp yıkmak,

Sinirleri germek,

Yaşamı herkese haram etmek,

Sabırları zorlamak,

Huzura kastetmek,

Güven duvarlarını yıkmak,

Çileden çıkmak/ çıkarmak,

Olacakları sezmemek,

Aymazlığa düşmek,

Ciddiye almamak,

Sorumluluğun gereğini yapmamak,

Kör, sağır, dilsiz olmak,

Empati yapmamak,

Güce, güçlüye tapmak,

Amacını, haddini aşmak,

Tartışmaları kavgaya dönüştürmek,

Yaşama heyecanını kaybetmek,

Kulaktan dolma haberlerle gaza gelmek,

Bir arada yaşama inancını kaybetmek,

Tribünlere oynamak,

Önce çıkarları düşünmek,

Yaraya tuz dökmek,

Ötekinin kutsal değerlerine saldırmak,

Toplumsal saygısızlık yapmak,

Rengi, dili, dini ve düşüncesi üzerinden insanları ötekileştirmek,

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın yanlışına düşmek,

Düşmanımın düşmanı dostumdur oyununa gelmek,

İnsanı ve zamanı harcamak,

Sağduyuyu kaybetmek,

Farkında olmamak,

Sevgiden korkmak,

Geçmiş acılardan ders almamak,

Çekip gitmek,

Çok tehlikelidir.

 Çocuk nasıl canına kıyar?

Bu soruyu bana sordular, cevap veremedim. Van'da yaşanan kadın ölümleri, intiharlar malum.  Dün Özalp Kırkçalı Mahallesi'nden çocuk intiharı haberi gelince kanım dondu. Aklım almadı. Kendi canına kıymak bir çocuğa nasıl cazip gelebilir? İlimizde geçmişte yaşanan çocuk intiharları dikkate alınarak bu intihar ayrıntılarıyla sorgulanması gereken olaydır. Gündemimiz ölüm, acı gözyaşı oldu. 

İntihar.

Çocuğun ruhuna doğasına aykırı kavramdır.

Bir kız çocuğu boynuna ip geçirerek narin bedenine nasıl ve neden kıyar? Özalp ilçemizde bütün çocuklar gibi oynaması, koşması, sevilmesi, gülmesi gereken körpe bir beden üzücü bir şekilde canına kıydı.  Melek yavrunun bedeni kanatlanıp göklere uçtu.  Utanç ve acı iç içe.

Bedensel gelişimini daha tamamlamamış, kişiliği gelişmemiş, kötülüğü öğrenmemiş, acıyı tatmamış küçücük bir kız çocuğunun intiharı günlerdir yaşadığımız acılara, üzüntülere yeni bir acı daha kattı.

10 yaşındaki yavrumuzun bu şekilde hayattan kopması üzücü olduğu kadar düşündürücüdür. Aileleri uyaran uzmanlar ölüm hakkındaki düşüncelerin genellikle 10 yaşından sonra oluştuğunu belirtiyorlar.

Ne olursa olsun.

10 yaşındaki bir kız çocuğunun canına kıyması izah edilemez.

10 yaşındaki bir kız çocuğunun boynuna ip geçirmesinden hepimiz sorumluyuz.

Çocukluğunu yaşaması gereken kız çocuğunu ölüme götüren canını sıkan, onu bunalıma iten neden nedir acaba? Eğitim çağında olan sosyalleşmeye başlayan bir kız çocuğunun çareyi ölmekte bulduğu o öfke çıkmaz nedir?

Sebep sonuç ilişkileri içinde sorulacak çok soru var.

Ailelere, yetkililere, öğretmenlere, ebeveynlere kısacası topluma düşen görevler var. Önceki gün Suruç katliamı sonrası yazımda bu coğrafyada insan yaşamının değersiz olduğunu hatırlatmıştım. Ülkemizde,ilimizde her gün büyük, küçük insanlar bir şekilde ölüyor, öldürülüyor. Çağdaş ülkeler ve toplumlar bir insanı bir canlıyı yaşatmak için inanılmaz çabalar verilirken biz insan ölümlerini kanıksayıp, sıradanlaştırıyoruz. Yaşamak için insanı yaşatmıyoruz.

 

Van çok yol alır!

İstanbul'da üçüncü köprü inşaatı başladı.  Boğaz'ın altından geçen  Avrasya tüneli  hizmete açıldı.  Van'da 17 bin TOKİ toplu konut yapıldı. Van'da belediye otobüsleri seferlere başladı. Van'a sabaha kadar uçak inip kalkıyor. İran'a bırakılan ambargo kalktı.

Ama kapıda sorun sürüyor.

İranlı komşularımızın Van ekonomisine can verdiği dönemde Kapıköy sınır/sinir kapsısı hala sabah 08.00 akşam 17.00 memur zihniyetiyle açılıp-kapanıyor. Van'a gelmek isteyen İranlı gelemiyor, dönmek isteyen gidemiyor. Neden?  Çünkü kapıda memurların mesaisi bitti de ondan. Ayıptır, günahtır. Yeter bu eziyet. Kapıköy'ü hala 24 saat açık tutamayan, iki personel daha atayamayan zihniyetle Van çok yol alır.

 Basın Bayramı!

Bugün Basın Bayramı veya Gazeteciler ve Basın Bayramı. Türkiye'de Türk basınında sansürün kaldırılmasının yıl dönümü olarak her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanan önemli gün. Ülkemizde ölümün, korkunun kol gezdiği, can sıkıcı üzücü haberlerin yoğunluk kazandığı bir dönemde basın neyin bayramını kutlasın.

Yazarın Diğer Yazıları