İkram Kali

TBB Başkanı Av. Metin Feyzioğlu’nun adalet anlayışı bu mu?

İkram Kali

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Metin Feyzioğlu’nu Gürpınar ilçemize bağlı Yalınca Mahallesi (Köyü) Çalık Mezrası'nda yaşayan ve hastaneye yetiştirilemediği için hayatını kaybeden 1,5 yaşındaki Muharrem Taş'ın ailesine 13 Şubat 2014 tarihinde taziye ziyaretinde bulunmak üzere Van’a geldiğinde yakından tanıdık. ‘Bu acıyı başkaları da yaşamasın' düşüncesiyle okumak isteyen Muharrem’in ortaokul öğrencisi ablası Remziye Taş'ın da eğitimini üstlenmesi bütün çevreler tarafından övgüyle karşılanmıştı.  

22.04.2014 tarihinde ikinci kez Van’a gelen TBB Başkanı Av. Metin Feyzioğlu’nu Hakkâri’ye gitmek üzere uçaktan indikten sonra Van Ferit Melen Havaalanı’nda yaptığı açıklaması da önemliydi.  Feyizoğlu’nun "TBB 79 baronun çatı örgütüdür. Dolayısıyla benim Ankara'da oturduğum her gün buradaki bir barodan uzak kalmam anlamına geliyor. Türkiye öyle Çankaya'dan, Nişantaşı'ndan anlaşılacak bir ülke değil. Ben Van'a, Muş'a, Bitlis'e, Hakkâri’ye gitmezsem Türkiye'yi nasıl anlarım ve öğrenirim? Biz gittiğimiz her yerde Anadolu halkıyla buluşuyoruz. Bunlar siyasi girişimler değil. Varsın siyasetçiler kendi aralarında istediklerini konuşsunlar, varsın siyasetçiler kendi aralarında kutuplaşsınlar, halkı bölmeye çalışsınlar. Bizim görevimiz insan hakları merkezinde tüm Türkiye'yi kucaklamaktır ve büyük umut olduğumuzu tüm Türkiye'yi göstermektir" çözüm-barış sürecine katkı yapan değerli ifadeleri mutluluk yaratmıştı.  Feyzoğlu  bu yaklaşımıyla toplumda iz bırakmış, sıcak bir etki yaratmıştı. Yazarımız Şahin Akçap’ta kendisinden övgüyle söz eden bir makale kaleme almıştı Feyzioğlu hukukçu inceliği ile arkadaşımızı arayarak kendisine teşekkür etmişti.

Metin Feyzioğlu’nun Danıştay'ın 146'ncı yıldönümü töreninde yaptığı konuşma Başbakan Erdoğan ile  arasında gerilime neden oldu. Başbakan Erdoğan’ın tepki göstererek salonu terk etmesine neden olan o konuşmanın Van ile ilgili kısmına geçmeden önce hafızaları tazeleyelim.

2011'de meydana gelen ve yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği 23 Ekim ve 9 Kasım depremlerinin ardından devletin sağladığı 30 bin konteynerde 175 bin kişi geçici olarak yaşadı 1 yıl içinde depremde evleri yıkılan hak sahibi 17 bin aileye TOKİ afet konutları yapılarak teslim edildi.  Valilik konteynerlerın boşaltılması için de depremzedelere bir süre verdi. Hak sahipleri de Edremit, Kalecik, Bostaniçi, Sıhke’de kurada çıkan konutlarına taşınarak barındıkları 30 bin konteyenerların tamamı boşalttılar. Daha sonra bedeli devlet kaynaklarından ödenen konteynırların elektrik,  suyu kesildi. Ancak Anadolu Konteyner Kenti’nde depremde evi yıkılmamış 255 kiracı konumunda kalan aile ise kendilerine kalıcı konut verilmediği takdirde konteynerları boşaltmayacaklarını ileri sürerek eylem yapmaya başladılar. Valilik bunlardan 156 ailenin ihtiyaç sahibi olduğunu tespit ederek kendilerine "süresiz kira yardımı" desteği vereceğini belirterek  ‘‘Kiralık ev bulup çıksınlar. Mağduriyetleri bitene kadar kira yardımına devam edilecek. Sigortalı işe girdikleri güne kadar da mağdur statüleri sürecek. Bu kaç yıl devam ederse, o tarihe kadar kira yardımı da devam edecek. Kiraya çıkan ailelere sağlık, eğitim gibi birçok yardımıyla hep yanlarında olacağız” diye açıklama yaptı.  Kiracı ailelerden büyük bir kısmı valiliğin bu teklifini kabul ederek konteynerları boşaltırken 44 aile ısrarla, inatla meydan okurcasına  kalıcı konut verilmediği takdirde konteynerları boşaltmayacaklarını ve eyleme devam edeceklerini söylediler.  

Adında  “ Vanlı depremzedeler “gibi genel bir ifade olunca eylem Türkiye’de ilgi çekti.   Türkiye kamuoyunda sanki Van’da konteynerlarda sanki binlerce mağdur depremzede varmış gibi haksız,  duyguları istismar eden, Van’a yakışmayan algı yaratıldı. Depremde yüreğini Van halkıyla paylaşan 75 milyon Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde okuyan gençler ve bazı dernekleri bu algı üzerine  “Van üşüyor” adı altında yardım kampanyaları başlattılar.  Eylemecilere Türkiye çapında yardım sağlandı. Bu kampanyalar, yardımlar değerli, anlamlı olmakla beraber özünde Vanlıları incitti, rencide etti. En son geçen hafta bazı iyi niyetle sanatçılar tarafından yapılan organizasyonla eylemciler İstanbul’a götürülerek Fenerbahçeli yönetici ve futbolcuların konuğu oldu. Çeşitli yardımların yanı sıra ev sözü alarak Van’a döndüler. Anlayacağınız istismar, haksız dayatma  karlı işe dönüştü.

Gelelim Metin Feyzioğlu’nun Van’ı ilgilendiren konuşmasına ve tepkilere.

Danıştay'ın 146'ncı yıldönümü töreninde Başbakan Erdoğan ile Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu arasında yaşanan gerginliğe neden olan konuşma sonrası barolar farklı açıklamalar yaparak değişik tepki gösterdiler. Kimi baro başkanları Başbakan Erdoğan’ı savunarak Metin Feyzioğlu’nu eleştirirken kimi baro başkanları ise Metin Feyzioğlu’nu demokratik bir hakkı kullandığını ifade ederek Başbakan Erdoğan’ın Feyzioğlu’na tepki göstererek salonu terk etmesini yanlış bulduklarını belirttiler.

Barolarda göreve seçilerek gelen başkanların bazı olaylar karşısında kendi siyasi görüşleri doğrultusunda açıklama yaptıkları, duruş sergiledikleri bilinen bir gerçektir. Bu Türkiye’nin bütün barolarında böyledir.

Metin Feyzioğlu törende yaptığı konuşmasının bir yerinde   ” Sayın Cumhurbaşkanım, Zat-ı Alinize ve buradaki muhterem heyete iletmek üzere, üzerimde bir selam borcu var. Van'da konteyner kentte yaşamaya devam eden kiracıların selamı. Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir. Sosyal devlet, yurttaşın barınma ihtiyacını gidermek zorundadır. Deprem, kiracı-mal sahibi ayrımı yapmadan binaları yıkıp insanlarımızı öldürmüş, deprem konutları ise öncelikli olarak mal sahiplerine ve yalnızca bir kısım kiracıya ise kurayla tahsis edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti bu insanlarımızın mağduriyetini giderebilecek kudrete kuşkusuz sahiptir. Basit bir yönetmelik değişikliğiyle bile çözüm bulunabileceğini düşündüğümüz bu sorunun kısa sürede giderilmesini dileyerek bu selamı sizlere iletiyorum” diyerek kiracı eylemcilere açık destek verdi, eylemciler adına sözcülük yaptı.

Birileri tarafından yanıltılan Metin Feyzioğlu ’na sormak lazım. Yasalara saygı  gösteren, hak ve sorun-somluluklarını bilen diğer evsiz barksız vatandaşların suçu, günahı nedir?  Hakkı, hukuku temsil eden, savunan, hâkim kılmaya yemin eden,  TBB’liği gibi bir kurumun başında bulunan başkanın bir grup insana ayrıcalık yaratmaya yönelik isteği sahiplenmesi, desteklemesi yanlış değil mi? Kusura bakmasın ama başkanın eşitlik ilkesine ve adalete aykırı, toplumda soru işaretleri yaratacak bir dayatmayı Türkiye gündemine taşıması bulunduğu makam adına üzüntü verici olmuştur.

Bir daha soralım.

Van’da on binlerce barınmaya, konuta muhtaç mağdur insan varken, konut almak için binlerce kiracı aile de sırasını beklerken, hak sahibi olmadığı halde dayatma yapan kişilere konut verilmesini talep etmek hangi hukuka, hangi vicdana, hangi mantığa sığar? Kendisine cumhurbaşkanlığı makamı layık görülen Metin Feyzioğlu’nun adalet anlayışı bu mudur? Olmadı, uymadı.

 Metin Feyzioğlu’nun aracılık ettiği haksız konut isteği gerçekleşmesi özellikle Van’da toplumun büyük çoğunluğunda devlete, adalete olan güven kökünden sarsılacaktı. Feyzioğlu bunu nasıl öngöremiyor?

 Başkan Van’a geldiğinde Anadolu konteynerleri ziyaret ettiği gibi keşke Van’da kahvelerde oturan vatandaşlarla, evi olmayan insanlarla, evleri yıkılarak TOKİ konutlarına sığınan depremzede mağdur ailelerle ziyaret edip onları da dinleseydi. Hukukçu gözüyle kiracı ailelere kalıcı ev verilsin mi sorusunu birde onlara sorabilseydi.  Alacağı adaletli cevaplar sonrası inanıyorum ki Danıştay’ın 146. Yıldönümü törende Van ile ilgili konuşmayı yapmazdı. 

Köyün harman yerinde sapla samanın bir birine karışması doğaldır. Ama elinde ulusal ve evrensel hukuk terazisi bulunan hukukçuların adalet adına sapla samanı bir birine karıştırması kabul edilemez.

Sözün özü.  Depremin ağır sorunlarını yaşamış Vanlılar Metin Feyzioğlu’nun tutumunu ve açıklamasını yadırgamıştır. 

Yazarın Diğer Yazıları