İkram Kali

Siz camiye gitmeyin!

İkram Kali

Ramazan geldi ya bizim memlekette hayır, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma, ibadet yanında istismar, boş vermişlik de yoğunluk kazanır.   Cami, fırın,   toplu ulaşım gibi yerlerde saygı, özen rafa kalkar. Görevini yaparak halk adına düzeni kontrolü sağlaması gereken sorumlular ise olup bitenleri yok sayar, görmezden gelirler.  Yasaların kendilerine verdiği yetkileri ya kafalarına göre uygularlar veya hiç uygulamazlar. Toplum adına,  yasa uygulamak yerine duygusallığa sığınarak görevlerini yapmazlar. Yaşanan karmaşa, denetimsizlik, sağlıksız ilkel görüntüler onları rahatsız etmez! 

Bu konuda sorumlularına haber vereyim. Toplum Van’a yakışmayan, insanları canından bezdiren söz konusu görüntülerden ciddi derecede rahatsız. Diyeceğimiz şudur:  Halkın vergileri ile maaş alanlar, halk adına yetki sahibi olanlar lütfen sorumluluklarının gereğini yerine getirsinler.Yani düzeni sağlasınlar.

Dilenci turizmi

Ramazan, oruçlu günler daha yeni başladı… Ama ramazan ayına özgü geleneksel sinir gerilmeleri,  sabırsızlıklar, kavgalar, karmaşalar daha başlamadı. İnşallah başlamaz da.

Önceki gün ramazan üzerine bir esnaf dostumuzla sohbet ederken dert yandı. Dedi ki,   “  Ramazan geldi dilenci çilemiz başladı. Müşteriden çok dilenci artık dükkana geliyor.   Müşterilerimizle mi ile ilgilenelim yoksa biri gitmeden diğeri gelen dilencilerle mi ilgilenelim?  Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri,  Emniyet Müdürlüğü, Ticaret ve Sanayi Odası,  Esnaf ve Sanatkârlar Odları ve diğer ilgilileri göreve davet ediyoruz. Özellikle il dışından gelen dilenciler ciddi bir soruna dönüşmüş durumda. Çözülmesini istiyoruz, bekliyoruz. “

Van’da istismar yoğunluklu dilenci turizmine girdik.

 Suriyeli dilenciler şehrimizin dört bir tarafında düzenli nöbet halindeler. Genelde kavşaklardaki trafik ışıklarında görev alan dilencilerin görev anlayışları herkesin dikkatini çekiyor.  Koordineyi sağlayan etkili ve yetkili dilenci başları da dilenciler arasında görev  yeri değişikliğine gitseler de dilencilerin kucaklarındaki çocuklar eksik olmuyor.  Denetim yapması gereken görevliler ise  onlar kadar ortalarda  yok.

İşin ironisi bir yana Suriyeli dilenciler insanları hem üzüyor, hem düşündürüyor. Dilencilik yapan bu insanların gerçekten ihtiyaçları olamaz mı? Bal gibi olur. Allah hiçbir kimseyi başkasına el açma, dilenmeye muhtaç duruma düşürmesin. Dilenciliği meslek haline getirmeye çalışanlar hariç. Muhtaç  insanlara devletin sosyal  yardım kurumları ve  düşkünlere yardım amacıyla kurulan   sivil  toplum kuruluşları yardım ederek  dilencilik sorununu az da olsa  çözebilirler.

Suriyeli sığınmacı dilencilerin yanı sıra dilenci turizmi kapsamında farklı illerden grup halinde dilenci ilimize gelmektedir.  Sabah saatlerinde erkekleri tarafından cami önleri belli noktalara araçlarla dağıtılan dilenciler akşam saatlerinde aynı düzen içinde toplanmaktadırlar. Baskülünü kırıp camlarını yere sererek ağlayarak dilenen çocuklar zaten başka bir alem.

Ramazan ayında dilencilerin yaptığı istismara son verilmesi gerekir.  İnsanların temiz duyguları, yardımlaşma anlayışları hırpalanmamalı. Yine diyorum muhtaç olanlar tespit edilmeli, sahip çıkılmalıdır. Gerçek ihtiyaç sahiplerine sıcak el uzatılmalıdır. Çünkü dini, dili, ırkı ne olursa olsun muhtaca sahip çıkmak inancımızın,   kültürümüzün ve insanlığın gereğidir. 

Cami otel mi?

Şehrin çivisi çıktı galiba. Van’da ortaya çıkan üzücü görüntüleri medeni bir şehirde göremezsiniz. Yapamazsınız zira izin vermezler. Şehirleşme yerine köylülük, pejmürdelik ilkellik her yere hakim olmaya başlıyor. Sokakta,  ibadethanede,  toplu taşıma araçlarında çarpıklığı görmek mümkün. Ramazan güya ibadet eden bazı müslümanlar camileri şimdiden Hancı Cemal’ın hanına çevirdi. Namaz vaktine kadar camilere yakışmayan şekilde yerlere iki seksen uzanarak yatan, ıskıran, tıksıran, arada burnunu karıştıran bu insanlar ezan okunduğunda sanki hiç uyumamış gibi kalkıp namaza duruyorlar!  Güya cemaat sevabı kazanacaklar! Beyler camiye, namaza küçük saygınız varsa camileri yatakhane yapmaktan vazgeçin.  Camilere saygı duyun. Makalenin başlığında olduğu gibi madem uykunuz geliyor, o zaman siz camiye gitmeyin evinizde namazınız kılın. Camilerin manevi havasını bozmayın. Ayıptır,  günahtır.  İl Müftlüğü de bir zahmet sorumluluğunun gereğini yaparak camilerde yaşanan çirkin görünüme, saygısızlığa müdahale ederek derhal son versin. Umarım camilere sahip çıkılır.

Çiğ köfte

İnsanların yasal kurallar içinde ekmek parası kazanmasına hiç kimse engel olmamalı.  Ramazan ayı ile birlikte nasıl, kimler tarafından hangi koşullarda, hangi malzemelerden yapıldığı belli olmayan çiğ köfteler sokakların köşe başına kurulan kirli pasaklı masalarda, toz toprak içinde arada bir pataklanarak, canı sıkıldığında oynanarak halka satılıyor. Sağlık anlayışından, temizlikten, denetimden uzak ilkel görünüm Afganistan’ı andırıyor. Sorumlular, denetleme görevi olanlar bir kişinin para kazanması sağlıksız çiğ köfte satışına göz yumarken yüzlerce insanın sağlığını tehlikeye atabiliyorlar. Kentin her tarafında gerçekleşen çiğ köfte satışı kimseyi rahatsız etmiyor!

“Bir şey olmaz,  günahtır, yazıktır” popülizm anlayışı ile işlerin el yordamı, keyfiyete göre yürütüldüğü saygının, özenin, düzenin olmadığı yerde görüntüler de böyle oluyor. Mesele budur. 

Yazarın Diğer Yazıları