İkram Kali

PKK kana doymuyor!

İkram Kali

Ölümlerin son bulması, kanın durması, gözyaşlarının dinmesi ve ülkemizin huzur, barış ortamına kavuşması için tepside sunulan ‘Çözüm Süreci’ni silahlanma, isyan süreci olarak fırsata çeviren, Batı ülkeleri ve Amerika tarafından sırtı sıvazlanan PKK, ölüme kana, gözyaşına doymuyor.

 7 Haziran seçimlerinde Türkiyelileşme iddiası seçmenlerde karşılık bularak, barış, kardeşlik adına verilen destek sonucu 80 milletvekili kazanan, 31 Mart yerel seçimlerinde 3'ü büyükşehir olmak üzere 11 il, 68 ilçe ve 23 beldede belediye başkanlığı elde eden, ancak PKK ile arasına mesafe koyamayan, koyması da mümkün olmayan DBP/HDP’li belediyeler adeta PKK tarafından yönetildi.

Türkiye partisi olması noktasında çok büyük bir şans verildi maalesef HDP bu büyük şansı kullanamadı.

 Şehir, ilçe, belde halkına kaliteli belediyecilik hizmeti vermesi gerekirken belediyeler Kandil’in yerel örgütü gibi hareket etmeye başladı. 

Genel ve yerel seçimlerin ardından meydan okurcasına, demokratik hukuk kurallar yok sayılarak “Valileri, kaymakamları tanımıyoruz” gibi bölge halkına hiçbir yararı olmayan açıklamalar ile gerilim yaratıldı. 

Siyasiler, yerel yöneticiler tahrik edici söylemleriyle huzur ortamını bozarak en büyük kötülüğü seçmenlerine ve sorumluluk aldıkları şehirlere yaptı.

Bununla kalınmadı.

Güç zehirlenmesi yaşayan PKK’lılar belediyelerden, milletvekillerinden ve siyasilerden aldıkları destekle sokakları yakıp yıkarak enkaz yığını haline dönüştürdü, esnafları haraca bağladı.

 Türkiyelilik söylemi unutularak  “özerklik” ilan edilerek Türkiye toplumunun aklıyla alay edildi.

Barış, kardeşlik, insan hakları, demokrasi çağrıları yapanlar diğer taraftan kentleri, ilçeleri silah deposuna çevirdi.

Sırtını PYD’ye, YPG’ye dayadığını ifade ederek popülizim yapan bir vekil bölge halkının duygularını istismar ve tahrik etmekten çekinmedi. 

“Barış sürecini” belediyeler eliyle ayaklanma sürecine dönüştürmeye kalkışan PKK ve uzantıları Kürt halkına tarihin en büyük kötülüğünü yaptı. Acı çeken, yorulan Kürt halkı PKK tarafından evinden yuvasından, yurdundan, çocuğundan, geleceğinden edildi.

 Hendekler kazıp, barikatlar kurarak ailelerin kurulu düzenini bozan Kürtlerden ayaklanma, isyan bekleyen PKK her yerde hezimete uğradı.

Stalinist ve etnik ayrılıkçı bir terör örgütü olarak kurulan, emperyalist güçlerin kullandığı taşeron örgütüne dönüşen PKK sırtını ABD ve Batılı ülkelere dayayarak ara vermeden kan dökmeye, yuvaları yıkmaya, kalleşçe saldırılar yapmaya devam ediyor. Yazılanlara göre Avrupa ülkeleri, PKK’ya her yıl 30 milyon avroluk kaynak sağlarken ABD de silah yardımında bulunuyor.

Türkiye’nin önünü keserek güçlenmesini önlemeye çalışan ABD, Avrupa, Kandil ittifakı Kürt halkı ve gençleri nezdinde ağır şekilde eleştiriliyor ve tepki görüyor.

 İç savaş çıkararak Türkiye’yi Suriye, Irak’a çevirmeye yeminli olan ülkeleri ve güçleri arkasına alan, her türlü silah emrine verilen PKK Ramazan ayı, Bayram günü, Kandil gecesi gibi hiçbir kutsal değeri de tanımıyor, dinlemiyor. Daha çok insanı öldürmek, daha çok annenin gözyaşını dökmek, daha çok çocuğu yetim bırakmak, sivil, kadın çocuk, yaşlı, hasta dinlemeden acımasızca katletmek PKK’nın tek kutsalı olmuştur.

Geldiğimiz noktada PKK çizgisindeki HEP, ÖZEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP ve DTP, BDT, HDP olarak varlık gösteren siyasi parti geleneği tutarsız politikalar ve PKK’nın bombalama, yakıp yıkma, kin, nefret  yaratan saldırları sonucu iflas etmiştir.

Son olarak geçen hafta PKK’nın yan kuruluşu TAK’ın yaptığı terör saldırısı sonucu ülkemizin bağrına ateş düştü. İstanbul’da Beleştepe ve Maçka Parkı yakınlarında barbarca patlatılan iki bombalı terör saldırısında  44 insanımız hayatını kaybetti. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

İki yüzlü Avrupa ülkeleri ve ABD Türkiye’nin bölünüp parçalanarak kaosa sürüklenmesi için ellerinden gelen bütün gayreti en üst seviyede gösteriyor.  Ama başaramayacaklar. Hiç kimse Türkiye’ye diz çöktürtemeyecek.

Türkiye ABD ve Avrupa ülkeleri ile köprüleri atmadan tüm düşmanlarına karşı yasal önlemler alarak akıllıca mücadele etmelidir.

Diğer taraftan terör örgütlerine maddi ve manevi destek sağlayanlar, propagandasını yapanlar da hukuk önünde bedelini en ağır şekilde ödemeleri gerekir. Teröre müsamaha sivilin, polisin, askerin ölmesi Türkiye’nin huzurunun, birliğinin, dirliğinin bozulması demektir.

Yazarın Diğer Yazıları