İkram Kali

Petrol mü Van Gölü mü?

İkram Kali

Sorunun yanıtını hemen vereyim.

Doğal güzellikleri bir yana, sodalı tuzlu suyu ile Van Gölü bana göre Van için ekonomik değeri çok yüksek olan petrolden daha değerlidir.

Emperyalistlerin savaşları, işgalleri için petrol, petrolleri için savaşlar gerekiyor. Bugün genelde Ortadoğu'da özelde Suriye, Irak'ta yaşanan ölümlerin acıların gözyaşlarının göçlerin kökeninde petrol rezervlerini ele geçirme ve paylaşım kavgası yatmaktadır.

Suriye ve Irak'ı kan gölüne çeviren,  insanları kendi yurtlarından yuvalarından ederek mülteci konumuna düşüren petroldür. Ortadoğu'da ABD, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya için petrol söz konuyuysa Müslümanların ölümü teferruattır.  Koruyamadığınız, kullanamadığınız petrol düşmanınızdır. Anlayacağınız petrolünüz varsa derdiniz var.

Bir tarafta bulunduğu ülkelerde savaşlara neden olan, sosyal dengeleri bozan toplumun genelinden çok muktedirlerin zenginleşmesine yarayan baş belası petrol kaynakları.. Diğer tarafta küçük dalgalarıyla kumsalı okşayan elini uzatana gönlünü veren, din, dil, ırk ayırımdan dokunan herkesi mutlu eden her anı güzel, her anı özel Van Gölü.

Derman bulmaz kanlı yaralar açan kara petrol onların olsun. Dünyanın incisi, mavinin binbir tonunu sergileyen,  bazı yaralara merhem olan, kıyısında doğduğunuz sahilinde dertleştiğimiz güzel gölümüz Van Gölü bizim olsun.

Neden böyle düşündüğümü anlatayım.

Bir süre önce gazetemizde " Van Gölü'nde Şifa Buldu" başlığıyla manşet haber yer aldı.   Antalya'da yaşayan Nahide Görür isimli sedef hastası hanımefendi hastalığı için çalmadığı kapı bırakmamış. kendisine önerilen şifalı sulara girmiş ancak sonuç alamamış.  Van Gölü suyunun sedef gibi cilt hastalıklarına iyi geldiğini internette oğlu tesadüfen okumuş. Bunun üzerine eşi Münir Görer ile birlikte Van'a gelen Nahide Görer 20 gün düzenli olarak girdiği Van Gölü'nde şifa bularak mutlu şekilde Van'dan ayrıldılar. Hastalık hikayesini dinlediğim Nahide hanımın sevincine bizzat tanık oldum.

Aynı şekilde sırtında, omuzlarında egzama yarları oluşan gitmediği doktor, şifalı su kalmayan bir başka cilt hastası Sami Kaya isimli vatandaşımız Van Gölü'ne girerek yarlarının iyileştiğini söyledi.  Vatandaşımız Van Gölü'ne her gün üç kez girdiğini ancak gölden çıktıktan sonra duş almadığını ve bu şekilde yaraların kapandığını kaşıntısının son bulduğunu belirtti.  Bu kardeşimizin sırtındaki yaralarının iyileştiğini görme imkanım oldu.

Ayağında mantar, yüzünde gençlik sivilceleri oluşan genç bir kardeşimizin Van Gölü'nde aynı şekilde şifa bulduğunu, yüzünün ise pürüzsüz bir görünüme kavuştuğunu yakınlarından öğrendim. 

Bu örnekleri aktararak Van Gölü'nün Van için petrol kadar değerli olduğunu anlatmaya çalışıyorum.

Van Gölü'nün kirletilmemesi, korunması dışında hiç bir işletme masrafı, hammadde sorunu, atığı kirliliği yoktur. Ekolojik dengesi İran Urmiye Gölü gibi bozulmadığı sürece Van Gölü tükenmeyecek bir su rezervine sahiptir. Geçmişi 7 bin yıl öncesine uzanan medeniyetlerin Van'ı başkent ve yerleşim yeri seçmelerindeki esas nedenin Van Gölü olduğunu düşünemiyoruz.  Van'ı, Van bizi Vanlı yapan kimliğin Van Gölü olduğunu fark etmiyoruz.  Van Denizi'nin dünyanın en değerli şifalı suyu olduğunun hala farkında değiliz. Van Denizi'nin sağlık sektöründe ekonomik değer taşıdığını keşfetmiş değiliz. Van Gölü'nün tedavi eden mucizevî özelliğini bilmiyor, doğal tedavi merkezi olduğunu anlamıyoruz, anlatamıyoruz.  En kötüsü yanı başında yaşadığımız Van Gölü hakkında birçok şeyi bilmediğimizi de bilmiyoruz.

İnsanlar tatil yapmanın, farklı yerleri görmenin yanı sıra hastalıklarına şifa bulmak üzere dünyanın bir ucundan diğer ucuna gidiyor.  Turizmde sektöre dönüşen doğal tedavi alanları, alternatif tıp merkezleri her geçen gün ilgi görerek büyüyor. Van olarak biz bununda farkında değiliz.

Van, sahip olduğu zenginliğin farkında değil.

Van Gölü'nün sağılık turizmine kavuşturulması için 2010 yılında Van Valiliği, Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve Merit Şahmaran Oteli'nin destekleriyle 'Van Denizi Suyunun Sağlık Turizmi ve Cilt Bakımı Açısından Değerlendirilmesi' konulu bir çalıştay düzenlendi. Van için önemli bir adımdı.

Bilim adamları Van Gölü sularının güzellik ve sağlık açısından hangi iksirleri sakladığını, hangi dertlere derman olduğunu 3 gün boyunca ortaya koydular.

Dönemin Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Ceylan, Van Gölü suyunun YYÜ tarafından her yönüyle incelendiğini, ancak vücut üzerindeki etkileri, cilt üzerindeki etkilerinin bugüne kadar ciddi olarak araştırılmadığını söyledi! Rektör Ceylan, "Bugüne kadar ancak çevreden duyduklarımızla yetindik. O söylentilerde yabana atılacak şeyler değil. Öyle ki sedef hastalığından diğer cilt hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor. Ben inanıyorum ki bu söylentiler doğrudur" dedi.

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Karagülle, Van Gölü suyunun sodyum klorür, magnezyum gibi maddeler içerdiğini bunun da cilt hastalıklarına iyi geldiğini  belirterek " Van Gölü suyu da içeriği ile zengin bir kaynak. Sodyum ve magnezyum içeriyor. Van denizi aynı zamanda klorür de içeriyor. Kesinlikle mineralli bir su. Van denizi suyu özel etkileri olan bir su. Bu suyu nasıl kullanabiliriz. Birincisi banyo amaçlı kullanılabilir. Romatizmal hastalıklarda kullanılabilir. Isıtılması durumunda romatizmal tedavilerde ideal bir su olabilir. Cilt hastalıkları konusunda olumlu etkileri olan bir su. Sedef hastalığının sodyum bikarbonatlı sularla tedavi edilebildiği kanıtlandı. Van Gölü suyunda da bunlar var. Akne, egzama gibi alanlarda da etkileri var. Ayrıca egzama ve diğer bazı cilt sorunları için de faydalıdır. Buradaki banyo uygulamaları güneş uygulamaları ile birlikte popüle edildiğinde bayağı güçleniyor.  Strese, aşırı kiloya, yaşlanmaya, özellikle cilt yaşlanmasına karşı olumlu etikleri var. Ayrıca bu suyun günlük kullanıma sunulması da mümkün. Paketlenmiş göl suyu kristalleri, paketlenmiş çamurlar, kozmetik ürünler hatta şişelenmiş minerallenmiş su tarzında kullanımlar da potansiyel olarak mümkün" diye konuştu.

Çalıştaya İstanbul'dan katılan sedef hastası Nasrettin Baycar da, 1999 yılında geldiği Van'da Van Gölü'nde yüzdükten sonra hastalığının geçtiğini söyledi.

'Van Denizi Suyunun Sağlık Turizmi ve Cilt Bakımı Açısından Değerlendirilmesi Çalıştayı' süresince 10 bilim adamı sunumlar yaptı. Toplantı sonuç raporunda Van Gölü'nün değerinin bilinmesi ve özellikle de sağlık turizmine kazandırılması için bir eylem planı yapılıp araştırmaların yoğunlaştırılması istendi.

Buraya kadar tamam.

Peki, bu çalıştay ve diğer toplantılar sonrası neler oldu? Ne olacak, birçok toplantı gibi sözler salonda, notlar dosyalarda kaldı. Elde var sıfır. Van Gölü'nün kampanyalarla korunması, kirletilmesinin önlenmesi, toplumsal bilinç oluşturulması elbette önemlidir ama yeterli değil. Van Göl'ün korumak kadar değerlendirmek ve kullanmakta önemlidir.

Bugün Van Gölü çevresinde insanların medeni bir insana yakışır şekilde göle girebilecekleri tek bir halk plajı yok, ama kıyı yağması, barkaların çirkin işgali var.  Sağlıkları için Van'a gelmek isteyenlerin bilgi edinebilecekleri, yönlendirebileceği kurum yok. Van Gölü çevresinde kaplıca anlayışıyla konaklanacak ekonomik tesis yok. Van Gölü'nün cilt hastalıkları için yararlı şifalı bir su olduğunu bilimsel olarak anlatan görsel yazılı bir materyal, internet sitesi yok. Van Gölü ile ilgili konuşan çok, somut olarak bir şeyler yapan yok. Van'da uyumsuzluğun uyumu, zamanı harcamanın hoyratlığı sonuç vermeyen inandırıcı olmayan açıklamalar var.

Van Gölü etrafında turizm ağrılıklı sürdürülebilir projeler hayata geçirilmesi gerekirken milyonlarca lira kaynak umutsuz projelere harcanıyor.  Kentin ekonomisine geleceğine yön verenlerin, kaynakları kullananların artık kentin coğrafi, ekonomik, kültürel, sosyal gerçekleriyle örtüşen kısa sürede sonuç alabilinecek projeler üzerinde yoğunlaşması gerekir.

Van Gölü, başta Van olmak üzere havzasında doğru değerlendirebildiği takdirde bizim için inanınki petrolden çok daha büyük ekonomik gelir kaynağı olabilir. Van Gölü'nün farkına varabilirsek Van ve çevresi değişir, gelişir, güzleşir ve zenginleşir.  Sorun şudur; zenginliğin üstüde oturmuşuz ama farkında değiliz. Zira vizyon sahibi değiliz,  bilgi birikime önem vermiyoruz, kolay kazanma ve  devletten geçinme kurnazlığı peşindeyiz.

Yazarın Diğer Yazıları