İkram Kali

Osman GÜLAÇAR Ak Parti’de ne yapar?

İkram Kali

Son dakikada farklı bir gelişme yaşanmazsa Başbakan Erdoğan bugün AK Parti Van Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak Osman Nuri Gülaçar’ın ismini açıklayacak. AK Parti temayül yoklamasında aday adayı başvurusu olmadığı halde Osman Nuri Gülaçar’ın isminin temayülde çıkacağını “Oyunu kime vereceksin?” başlıklı 08 Kasım 2013 tarihli yazımda bu köşede dile getirdim.  Gülaçar temayül öncesi delege bazında ekibiyle çok sağlam çalıştı. İpekyolu İlçe Başkanlığı kendisini iyi destekledi. Van’ın kanaat önderlerinden, Ak Parti eski İl Başkanı merhum Ebubekir Gülaçar’ın oğlu Osman Gülaçar’ın adaylığını Van’ın seçmen profilini iyi bilen, kulislerden haberi olan,  deneyimli siyasilere sordum. Gülaçar’ın her kesime yakın, parti tabanında kabul gören Vanlı genç bir isim olduğunu, Kürt kökenli olmasına karşın Türk kesimlerle de çok yakın dostluk ve diyaloglarının bulunduğunu,  gözü kara yürekten çalışan alt kadrosunun olduğunu,  girdiği yerde sonuç alabilecek özelliklerinin olduğunu, çözüm sürecine destek verdiğini, özellikle teşkilatın yarattığı dağınıklık, heyecan ve koordinasyon eksikliğini giderebilecek birleştirici potansiyelinin bulunduğunu, İslami bilgi birikimiyle SP, Hüda Par, MHP ve BDP’nin muhafazakâr kesimlerinden hatırı sayılır ölçüde oy kotarabileceğini ve siyasi deneyimi olmamasına rağmen seçimi kazanma şansının yüksek olduğunu iddia ettiler. Anlaşılan o ki Başbakan Erdoğan Van’da şuna buna bakmadan öncelikle seçimi kazanacak bir aday istedi. Bir cadde esnafından okurumuza Osman Nuri Gülaçar kazanır mı diye sordum.  “Ben kendisini hiç tanımıyorum ki” diye cevap verdi!

BDP aday adayları neden konuşmuyor?

2014 yerel seçimlerine hazırlanıyoruz. Kentimizi, ilçelerimizi “ ben daha iyi yönetirim” diyen, bilgi, birikimine güvenen başkan aday adayları kendilerine yakın siyasi partilere müracaat ettiler/ediyorlar. İlimizde bütün siyasi partiler oy pusulası üzerinde de olsa seçimlere katılacak. Ancak seçim yarışının AK Parti ve BDP arasında geçeceğini de herkes biliyor. Belki bir iki ilçede bu iki parti dışında başka partiler iddialı olabilir. Hepsi o kadar.

Ak Parti’den başkanlık için müracaat eden aday adayları basın aracılığı, el broşürleri, katıldıkları radyo televizyon programları aracılığıyla ve internet ortamında kendilerini tanıtıyorlar. Adaylar neden aday adayı olduklarını, seçimi kazanmaları halinde nasıl bir belediyecilik yapacaklarını, belediyede önceliklerini, yönetim anlayışlarını dile getiriyorlar. Aday adayları arasında projelerini anlatırken hayal ötesi abartıya kaçanlar da var, heyecan yaratan, mantıklı öngörüleri olanlarda var. Bu da doğaldır.  Seçmen sağduyusuyla dinliyor, gözlüyor tartıp biçiyor, değerlendiriyor, yorum yapıyor. Neticede seçmen kime oy vereceğini zihninde şekillendiriyor. Görücüye çıkan aday adayları ile ilgili herkes edindiği bilgi doğrultusunda kendisine ve kent anlayışına göre bir bakış açısı oluşuyor. Oluşan bakış açısı sonuçta kullanacağı oya yön verecektir.

Barış ve Demokrasi Partisi yani BDP isminde geçen demokrasiye uyuşmayan, katılımcı belediyecilik anlayışıyla zıt bir görünüm sergiliyor. Parti yöneticileri geçtiğimiz günlerde aday adaylarını toplayarak “ köşede bucakta olur olmaz konuşmayın,  rakiplerinizi yıpratmayın”  diyerek tatlı sert şekilde uyardı. Arkasından da isteyen aday adayı kendisini, belediyecilik anlayışını anlatarak projelerini tanıtabilir dedi! Konuşun talimatından sonra aday adaylarından bir tek kişi bugüne kadar ortaya çıkıp ben şu nedenle BDP’den aday adayıyım, ben buyum, benim belediyecilik anlayışım şudur, ben şu ideallerle aday adayı oldum demedi.  Niye demedi? Vatandaş da haklı olarak soruyor.  BDP aday adayları neden kendilerini tanıtmıyorlar? Nedir bu ketumluk. Bir sorun mu var? Kimi kimden saklıyorlar? Demokrasi seslilik hatta çok seslilik değil mi?  Yönetmeye, hizmet etmeye talipli olduğun seçmenden kendini gizlemek siyasetin neresinde var? Ama buna karşın aday adayları kulislerde, sohbetlerde,  hatta canlarının istediği yerlerde adaylıkları ile ilgili kişisel değerlendirmelerini, eleştirilerini ortaya koyup yöneltilen soruları da cevaplandırıyorlar. Sadece seçmen bunları duymuyor, bilmiyor. Bu şehirde yaşayan insanlar size ister oy versin isterse vermesin şehri yönetemeye talipli olan sizleri dinlemek, değerlendirmek istiyor.  Zira belediye kurumuna her vatandaşın bir şekilde işi düşüyor. Yani siz seçildikten sonra artık İlçenizde herkesin belediye başkanı olacaksınız, herkese hizmet edeceksiniz. Sözün özü seçmen sizi tanımak istiyor

Dedelik, ninelik parayla

İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan kreşlere pahalı yatırım yapmak, çalışan ailelerin çocuklarını sevgiden, aileden mahrum bırakarak sabahın köründe kreşlere koşturmak yerine çocuklarını ninelerine, dedelerine bıraksınlar, devlette onlara "çocuk bakan ebeveynlere ödeme yapsın" önerisinde bulunmuş. Aile içi yardımlaşmaya farklı bir çözüm önerisi.  Çocuklar yaşlılarına para karşılığında baktıklarına göre yaşlılarda torunlarına neden para karşılığında bakmasınlar. Sosyal devlet anlayışına uygun, tartışılmaya değer öneri. Bu saatten sonra torunumu bakacağım diyen de, toruna parayla mı bakılır diyen de, zaten bakıyorum verilen para fena olmaz diyen de olacaktır. Ancak çalışan kadınların kaynanaları torunlarına bedel karşılığında baktıkları kadar kaynanalık yapabilecekler. Yani gelinler rahtlarken kaynanalık otoritesi paranın gücüyle sarsılabilir.

Yazarın Diğer Yazıları