İkram Kali

Onlar gariptir!

İkram Kali

Paylaşmayı ilk olarak çocukluğumda bir sofra etrafında öğrendim. Her anne gibi anam sofrada adil bir paylaşım yapardı. Sırayla başımızı yıkardı. Ama öncelik her zaman evimizden eksik olmayan bir yatakta uyuduğumuz, kardeş gibi büyüdüğümüz teyze, dayı, hala çocuklarınındı. Anam her çocuğuna aynı yürek sıcaklığı ile sarılır, her çocuğu için aynı ölçüde kaygılar taşırdı. Anlayacağınız duygularını da eşit paylaşırdı.  Babam bir gün elinde tutuğu Cebe girmez Van elmasını yemek yerine yeleğinin cebinden çıkardığı küçük çakısı ile sanatkar titizliği ile kabuğunu kıoparmadan soyarak 8-9 dilime bölüp etrafındakiler ile paylaşmıştı. O anı hayranlıkla izleyerek paylaşma adına belleğime kazımıştım. Sonra da okul harçlığı ve bayram harçlıkları, alınan giysilerde paylaşmayı öğrendik. Mahalle arkadaşlarımız, okul arkadaşlarımız, asker arkadaşlarımız ve iş arkadaşlarımızla günlük yaşamda paylaşmayı sürdürdük.

Paylaşmak Van’da aynı zamanda kültürdür. Eski Vali konağı, subay lojmanları, memur lojmanlarında oturan aileler ile aynı mahalle ve sokakta onlarla komşu olan yerli aileler arasında çok hoş komşuluk ilişkisi vardı.  Merhabalaşmanın ötesinde dostluklar kurulurdu.  Ünvanı,  yetkisi ne olursa olsun Van dışından gelen memurlar ve aileler “ gariptirler” yaklaşımıyla Vanlı komşuları tarafından koruma ve şefkat görürlerdi. Kimi zaman yapılan özel yemeklerden Van pastasından bir tabak bu ailelere gönderilirdi. Garip (gurbette yaşayan) evin erkeği göreve, uzağa gitmişse genç ailesi de evde tek kalmış ise Vanlı komşusu kızını, hanımını bu eve göndererek aileyi kendi evladı ve namusu gibi koruyarak sahiplenirdi.  Bahçelerde semaver yakılmışsa garip komşularda çay içmeye davet edilirdi.  Şimdilerde ne o bahçeler, ne o komşuluk,  nede o garipler kaldı.

Van’daki paylaşımı yaşanmış hikaye ile noktalayalım. Eski Vali konağı Şerefiye mahallesinde (eski ismiyle Acem Haço) şehrin içinde Vanlı ailelere komşu bir konumda bulunuyordu.  Vali konağına komşu bahçeli Van evlerinde oturan aileler Vali Bey ve ailesiyle görüşür merhabalaşırlardı. Bu mahallenin Vanlı çocukları diğer mahallelerin çocuklarına “ Biz Vali konağı çocuklarıyız ”  diyerek hava atarlardı. Ama en güzeli Vanlı kadınlar bir araya gelip su böreği,  ev kavurması gibi emek ve özen isteyen özel yemek yaptıklarında   “ Allahın seversen bir tabakta Vali Bey’e gönderelim onlar gariptirler,” diyerek paylaşımda bulunurlardı.  Onlar için ilin valisi garip komşuydu.

  

Devletle iş yapmıyoruz

POLAT Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Galatasaray’ın eski başkanlarından  Adnan Polat, devletle hiç iş yapmadıklarını söyleyerek, “Bu bilinçli bir tercihti. Çünkü devletle belli bir büyüklükte iş yaptığınızda siyasetin de içine girmeniz lazım. Biz çok büyük olma peşinde hiç olmadık” dedi. 

“Hiçbir özelleştirme ihalesine girmedik. Devletten birşey almadık. Almayı da düşünmüyoruz” diyen Adnan Polat ‘devletle iş yapmamanın kendileri için bir tercih ve prensip meselesi olduğunu söylüyor.   

Polat Holding 2013’te 1 milyar TL’ye yakın ciro elde ediyor. Devlete sırtını dayamadan, siyasetin içinde dans etmeden.

Bir tarafta siyasete uzak durarak,  devletle iş yapmamayı tercih ederek iş dünyasında kendi gücüyle büyüyen Adnan Polat,  diğer tarafta siyasetin içine girerek yediği, içtiği, giydiği,  çocuklarının yurt dışında okuması dahil elde ettiği zenginlik,  sürdürdüğü saltanat devlet sayesinde olmasına rağmen devlete hakaret ve küfür eden küçülenler var.   Oysa devleti en çok da onların sevmesi gerekmez mi?

Dış güçler

IŞİD denilen terör örgütü Şii Müslümanları çocuk, yaşlı demeden acımasızca öldürüyor, Şiilere ait türbeleri, camileri, iş yerlerini evleri “Allah” diyerek bombalıyor, yakıp yıkıyor. Ebubekir El Bağdadi denilen bir adam da kendisini halife ilan ederek Müslümanların kendisine biat etmesi çağrısında bulunuyor. Halife efendi ben adam kesiyorum, sizde bana katılın diyor. Her devirde bu tür zırvalar ortaya çıkabiliyor.

Müslüman çevrelerin yaşanan katliama, vahşete yönelik yaklaşımları hep aynı.  Ne diyorlar? IŞİD’in arkasında İsrail, ABD, uluslararası güçler var.  Ne olur bir günde  “dış güçler”  sizin arkanızda, içinizde olmasın. Ne olur bir günde siz kendi aklınızı, imanınızı, vicdanınızı harekete geçirin. Allahın, hoşuna giden, dünyaya örnek olacak demokratik bir yönetim sergileyin. Ama ne gezer.   Bunlar demekle olmuyor. Çünkü medeni insana yakışır birlikte yaşamayı, paylaşmayı, yardımlaşmayı,  huzurlu bir ülke olmayı beceremeyenler, farklılıklara tahammülü olmayanlar vatanı da, savaşmayı da, cesurca ölmeyi de bilmezler. Gel de Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha saygıyla, rahmetle anma. 

Yazarın Diğer Yazıları