İkram Kali

Müziğin büyük ustası Vanlı Ziya Aydıntan ve hikâyesi

İkram Kali

Değerli okurlar, Anadolu'nun yıkıma uğrayan, çile çeken, acılar yaşayan şehirlerinin başında Van ve ahalisi gelir. Tarih boyunca çeşitli savaş, isyan,  işgal, göç, yağma ve deprem felaketine maruz kalan Van, 1915'de isyan eden Ermeniler tarafından yakılıp yıkıldı, Ruslar tarafından işgal edildi. Bu nedenle Van ile ilgili ne anlatılır, ne yazılırsa yazılsın konu ister istemez Van'ın miladı sayılan 1915'e gelip dayanmaktadır. 

Canlarını kurtarmak üzere zor koşullarda göç etmek zorunda kalan binlerce kadın, çoluk çocuk ve yaşlı gidecekleri yere ulaşmadan yollarda hayatını kaybederek kurda kuşa yem olmuştur. Geride kalanlar ise Anadolu'nun dört bir yanına dağıldı. Muhacir olan Vanlı ailelerden biri Türkiye'nin önemli klasik gitar eğitmeni ve müzik insanı merhum Vanlı Ziya Aydıntan ve ailesidir. Ziya Aydıntan'ın yaşam öyküsü 1915'te muhacir olan, anıları 'Zavallı Bir Kuşun Feryadı' adlı kitapta anlatılan Vanlı Abdukadir Ungan'ın yaşadıklarıyla çok büyük benzerlikler göstermektedir.

Ziya Aydıntan ve ailesinin de her Vanlı aile gibi 1915’le ilgili hüzünlü, trajik bir hikâyesi var. Yaşamını inceleyen yüksek lisans tezinden yararlanarak Van'ın önemli değeri Ziya Aydıntan’ı sizlere anlatmak, tanıtmak istiyorum.

1904 yılında Van'da varlıklı bir ailenin evladı olarak dünyaya  gelen, asıl adı Mehmet Ziyaettin Aydıntan olan Ziya Aydıntan'ın babası Mehmet Akif Bey (Yüzbaşı Oğulları'ndan), annesi Saniye Hanım (Türkoğlulları'ndan)'dır. Büyükbabası hat sanatı ile uğraştığı için Aydıntan da büyükbabasından etkilenerek küçük yaşlarda hat sanatı ile tanışır. Müziksel anlamda işittiği ilk ezgiler akrabalarıyla birlikte toplandıklarında (Van Oturma Gecesi) söylenen ilahiler olur. İlahiler haricindeki ilk müzik deneyimleri ise, o dönemde Van'da önemli bir nüfusa sahip olan Ermenilerin müziklerini dinleyerek oluşur. Büyükbabası, Ziya Aydıntan'ı Ermeni kahvelerine götürür, hoşgörülü bir ortamda onların farklı müziklerini dinlemesine izin verir.

Çileli Muhacirlik Günleri Başlar

Ziya Aydıntan'ın İlkokulu bitirip ortaokula başlamaya hazırlandığı 1915'de Ermeniler Ruslarla işbirliği yaparak isyan eder. Yaşanan isyan, işgal, katliam, yakıp yıkma nedeniyle Vali Cevdet Bey'in emriyle 17 Mayıs'ta Türk, Kürt Müslüman vatandaşları Van'dan göç etmek zorunda kalır. 20 Mayıs 1915'te Rus birlikleri beraberlerindeki Ermeni gönüllüleri ile birlikte Van' tamamen işgal edilir. Çete lideri Aram Manukyan Vali olarak atanır. 

 

Herkesin Bir Avuç Kavurga Hakkı Vardı Onu Yerdik

Tüm Vanlılar gibi Aydıntan ailesi de kısa süre içerisinde yanına alabildikleri birkaç parça eşya ile birlikte yaya olarak doğup büyüdükleri memleketleri Van'ı gözyaşları içinde terk ederler. Kafilede Ziya Aydıntan'a kendisinden küçük bir kardeşi anneannesi Münevver Hanım (Türkoğulları'ndan) ve dayıları eşlik eder. Bebek bekleyen annesi Saniye Hanım'ın karlı soğuk ve uzun bir yolculuğa yaya olarak çıkması uygun görülmediği için Van Gölü üzerinden motorla Tatvan'a götürülür. Şehri savunmak için Van'da kalan babası Mehmet Akif Bey ise girdiği bir çarpışmada yaralanıp hastaneye kaldırılır ve sonrasında hayatını kaybettiği öğrenilir (Nerede ne zaman vefat ettiği ve nereye defnedildiği kesin olarak bilinmemektedir). Bir süre sonra Ziya Aydıntan, çetin şartlar altında yapılan yolculuk nihayetinde kafile ile birlikte Bitlis'e ulaşır. Burada annesi ve diğer akrabaları ile buluşan Ziya Aydıntan yıllar sonra yaptığı zorlu yolculuğu Kızı Sumru Hanım'a şöyle aktarır: "Bütün bir gün yol yürüdükten sonra karların üzerine halı sererlerdi. Bir tarafta da ateş yakılır ve buğdayın kavrulması ile yapılan kavurga yapılırdı. Herkesin bir avuç kavurga hakkı vardı onu yerdik. Daha sonra halıların üzerine sıralanıp yatardık ve bir kişi en son üzerimizi bir halı ile örterdi. Sabah uyanır üzerimize yağan karı temizler ve yürümeye devam ederdik."

Annesi Ve İki Kardeşini Kaybeder

Bitlis'te annesi Saniye Hanım'a kavuşan Ziya Aydıntan'ın sevinci maalesef çok uzun sürmez ve doğum esnasında hem annesi Saniye Hanım'ı hem de beklediği kardeşini kaybeder. Hemen ardından da iki kardeşi salgın hastalık nedeni ile Bitlis'te toprağa verilir. Aydıntanlar çıkan kargaşa ve çatışmalar nedeni ile Bitlis'i de terk etmek zorunda kalırlar. Kargaşa esnasında diğer akrabalarını kaybeden anneanne Münevver Hanım Ziya Aydıntan'ı ve iki kardeşini de alarak Bitlis'ten kaçmanın yollarını aramaya başlar. Eşekle taşımacılık yapan kişilerle pazarlık yapıp anlaşan Münevver Hanım üç küçük çocukla beraber eşek üzerinde Diyarbakır'a doğru yola çıkar. Eşkıyaların yol kestiği bilindiğinden gündüzleri saklanıp geceleri yolculuk ederek Diyarbakır'a varırlar. Maddi açıdan oldukça sıkıntılı günler geçiren Münevver Hanım İstanbul’da Devlet Demir Yolları'nda önemli bir görevde bulunan kardeşinden yardım ister. Yetim kalan, kardeşini kaybeden Ziya Aydıntan, anneannesi ile birlikte İstanbul'a gider.

 

Mandolin Dersleri Alır, Rumca öğrenir

Edirne'ye gönderilen Ziya Aydıntan buradaki parasız yatılı okul sınavlarına girer. Sınavda başarılı olan Ziya Aydıntan sanat okulunun marangozluk bölümüne kayıt ettirilir. Şehri işgal eden Yunan güçleri okullara Yunan öğrenciler yerleştirmeye başlar. Ziya Aydıntan'ın okulunda da aynı işlem yapılır ancak kimse Türk öğrencilere zarar vermez ve eğitim Türk öğrencilerle birlikte devam eder. Okula gelen Rum müzik öğretmeni İlya İrinopules kısa sürede bir mandolin orkestrası kurarak çalışmalara başlar. Ziya Aydıntan mandolinle ilk kez burada karşılaşır. Mandolin ve müzik çalışmaları Ziya Aydıntan'ın ilgisini çeker ve çalışmaları uzaktan takip etmeye başlar. Bir süre sonra mandolinlerinin akortları bozulan Rum öğrencilere yardım eder. Ziya Aydıntan'ın kulağı ve yeteneği öğretmeni İrinopules'in dikkatini çeker ve onu orkestraya davet eder. Böylelikle ilk mandolin ve nota derslerini burada almaya başlayan Ziya Aydıntan arkadaşlarından Rumca da öğrenir.

Söke'de müzik öğretmenliği yapmaya başlar

Söke ve Aydın da müzik öğretmenliği yapmaya başlayan Aydıntan, Musiki Muallim Mektebi'ne resim ve müzik öğretmeni yetiştirmek üzere öğrenci alınacağına dair bir ilan görür. Babadan gelme çizim yeteneğine de güvenerek her iki ilana da başvurup sınavlarına girer ve iki bölümü de kazanır. Resim bölümünün birkaç aylık bir kurs müzik bölümünün ise ciddi bir okul olduğuna kanaat getirerek eski bir bağ evinden oluşan müzik okuluna kayıt yaptırır. Piyano eğitimi görmek isteyen Ziya Aydıntan Ekrem Zeki Üngör (İstiklâl Marşı'nın bestecisi Osman Zeki Üngör'ün oğlu) tarafından keman bölümüne yönlendirilir. Buradaki eğitimini keman bölümünde tamamlayarak 15 Ekim 1929 yılında Musiki Muallim Mektebi'nin ilk mezunlarından biri olur.

İstanbul'a Döner ve Gitarla Tanışır

İstanbul'daki bazı okullarda mandolin kursları vermeye başlayan Aydıntan, mandolin dersi verdiği okulların birinde ilkokul öğretmeni olan Semiha İzgier Hanım'la tanışır ve 1937 yılında evlenirler. Bir yıl sonra 1938 yılında Kızı Sumru Hanım (d.1938-) dünyaya gelir. Aydıntan çiftinin daha sonraları Atilla (d.1942-ö.2012) ve Tuğrul (d.1945-ö.2000) isimlerinde iki çocuğu daha olur. Ziya Aydıntan 1956 yılında Ankara'da emekli olur ancak çeşitli kurum ve okullarda gönüllü olarak gitar mandolin ve koro eğitimi vermeye ve müzik etkinlikleri yapmaya devam eder. Kurduğu "Gitar Severler Derneği" ile genç müzisyenlere ders alma imkânı ve konser organizasyonlarında yer alma fırsatı verir. Vakit buldukça müzisyen arkadaşları ile birlikte kurdukları mandolin orkestrası ile Ankara Radyosu'nda gönüllü olarak konserler verir. Ziya Aydıntan ve eşi Semiha Hanım 1970 yılında İstanbul'a yerleşirler. Aydıntan 1980 yılında vefat edene kadar burada özel ve gönüllü dersler vermeye devam eder.

Hiç bir karşılık beklemeden, gönüllü olarak görevler üstlenen hemşehrimiz merhum Ziya Aydıntan, ülkemizin hangi zorluklarla inşa edildiğinin canlı şahidi olmasının etkisiyle yazdığı marşlar günümüze kadar gelerek toplumun belleklerine kazınır.

Öğrenciler yetiştiren konserler düzenleyen, kitaplar yazan besteler yapan müzik eğitmeni, cumhuriyetin ilk yıllarında yazdığı marşlarla halka güç veren, ülke sorunlarıyla ilgilenen, Türk gitar ve müzik tarihinin en önemli isimlerinden biri olan ilk Türk gitar metodunun yazarı Vanlı merhum Ziya Aydıntan'ı hafızasını kaybeden Van bilmiyor,  tanımıyor maalesef. 

Bu arada 1915'te muhacir olan Vanlı ailelerin yaşamları, akıbetleriyle ilgili kapsamlı akademik araştırma yapılması gerektiğini hep ifade ettim. Yeri gelmişken bu araştırmaya kent ihtiyacımızın olduğunu ilgililerin dikkatine bir kez daha sunmak istiyorum.

İstanbul ve Ankara'da Türkiye'nin en önemli okullarında müzik öğretmenliği yapan, saygıyla, rahmetle andığımız Ziya Aydıntan'a memleketi Van'da sahip çıkılarak hakkettiği değer vermelidir. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Türk Müziği Konservatuarı, Güzel Sanatlar Lisesi etkinlikler düzenleyerek Aydıntan'ı tanıtma ve ismini yaşatmalıdır.

Bu toprağın tüm değerlerine sahip çıkmak Van'ın hafızasına, kültürüne sahip çıkmaktır.

Yorumlar 3
Saliha Keklik 06 Ocak 2023 22:05

Hocam merak etmeyin ben kitabinizi siparis verdim Harika bir Tess konusu Bence

mert necati mertkan 18 Nisan 2021 21:24

ziya hocamızı daha iyi tanımış olduk.Ankara da saygın bir komşumuzdu.rahmetle anıyoruz.

Kaan Öztutgan 04 Aralık 2020 17:53

Büyük müzik eğitimcisi ve besteci Ziya Aydıntan ile ilgili yazmış olduğum tez ve kitaptan yapmış olduğunuz alıntı ve Aydıntan'a vermiş olduğunuz haklı değer için teşekkürlerimi sunarım. Keşke alıntı yaptığınız kaynağı da belirtseydiniz. Belki daha detaylı bir araştırma yapmak isteyenlere yol gösterici olurdu. Saygı ve sevgilerimle... Dr.Öğr.Üyesi Kaan Öztutgan

Yazarın Diğer Yazıları