İkram Kali

Mimari facia

İkram Kali

Van'da 2011 depreminde ağır hasar gören 30 bini aşkın bina yıkıldı.  Van'ın modern kent olabilmesi için depremle önemli bir fırsat yakaladığı söylendi.

Ama pek öyle olmadı.

Yıkılan binaların yerlerine 2014 yılından itibaren yenileri yapılmaya başlandı.  Özellikle 2016-2017 yılları yeni bina inşaatlarının yoğunluk kazandığı bir dönem oldu. Hareketlenen inşaat sektörünün 2018'de daha canlanması bekleniyor.

Deprem sonrası konutların yapımında genelde iki yöntem uygulandı / uygulanıyor.

Birinde yıkılan binanın arsası ticari olarak değerliyse ve prim yapıyorsa yüklenici firma hisse sahiplerinden herhangi bir bedel almadan dükkân ve konut karşılığında evleri yapıyor.

 Diğerinde ise yüklenici firma dükkân, konut ve belli miktarda bir bedel alarak evleri yapıyor.  İki durumda da konut sahipleri ve yüklenici firma arasında yapılan anlaşmaya göre farklılıklar olabiliyor.

 Buraya kadar her şey normal.

Bilgi birikimi ve tecrübeden yoksun etkenler ortamında yeni binalar yükselirken bazı binalarda mimari ve mühendislik faciaları yaşanıyor. Normal olmayan budur.

Birçok binada özgün mimari tasarımı yerine kopyala- değiştir-uygula mantığı tercih edildiği, kalitesiz malzeme, ucuz işçilik kullanıldığı ileri sürülüyor.  İnşaat sürecinde gerekli denetim, yerinde inceleme yapılmadığından sonuçta estetik, işlevsel olmayan bir yapı çıkmadığı söyleniyor. Makyajlarla hatalar giderilmeye çalışıldığı ama mızrak çuvala sığmadığı da anlatılıyor.

Mimari ve mühendislikte özensizlik had safhada.

Deniliyor ki; odalar oda değil, salonlar salon değil. Pencere dağılımları gün ışığına, iklim koşullarına göre tasarlanmamış. Balkonlar zaten başlı başına garabet.   Binaya adım attığınızda ilk giriş basamaklarında kafanız kirişe,  kolunuz kolona çarpıyor. Binaların dış cepheleri estetikten yoksun, zevksiz, çevreyle uyumsuz olmasının yanı sıra birbirinin benzeri tasarımlara sahip.  İnanmayan gezip görsün.

Hesap kitap yanlış yapılınca, kar beklentisi de yüksek olunca kaliteden, işçilikten kısma yoluna gidiliyor. Sonuçta hem harcanan paralara, hem zamana ve emeğe, hem de insanların yeni ev beklentilerine yazık oluyor.

Okurlarımızdan bu yönde gelen şikâyetleri yazmaya kalkarsam sayfa yetmez.

Kentimizde vizyon sahibi olmayan,  mesleğinde kendisini geliştiremeyen, sadece kazanacağı parayı önemseyen mantıkların ürettiği çirkin, işlevsiz binaların sayısı ne yazık ki azımsanmayacak kadar çoktur.

 Kar marjını düşük, kaliteyi yüksek tutarak uzun vadede seçkin inşaat markası olabilmek neden akıl edilmiyor? Van'dan ulusal ölçekte inşaat firmasının çıkmamasının nedenlerinden biri de budur.

Böyle gitmez.

Toplumda büyük rahatsızlık söz konusudur.

Deprem sonrası yeni yapılan bir binada konutu olan hemşehirimiz diyor ki, "İşlerin çoğu kalitesiz, öznesiz yapılıyor. İşi bilende bilmeyende inşaat yapıyor.  Van diplomalı cahillerin kentine döndü. Ahır yapamayacak adamlar bina yapıyor.  Cebinde bir konut parası olmayan biri 2-3 milyonluk iş alabiliyor. Bazı konutlarda ne mimari estetik, nede kullanılan malzemelerde kalite var. İşçilik derseniz içler acısı.  İşler bilenin değil kapanın elinde kalmış"

 Bir başka depremzede de, " Deprem mağdurlar dışında birileri için gerçekten fırsata dönüştürüldü.  Saç baş yolduran, mimari estetikten yoksun, işlevsiz beton yığınları dikiliyor. Bazı binalarda mimari katliam yaşanıyor.  Mimari, mühendislik sorunu kentimizde dün vardı. Ama bugün devam etmemesi düşündürücüdür. Van'da 20- 30 yıl önce yapılan bazı konutlar bugünkü bazı konutlardan çok daha işlevseldi.  Teknoloji gelişip, imkanlar çoğalırken inşat kalitesi düşüyorsa burada insan kaynaklı bir sorun vardır.  Deprem sonrası evleri yıkılan insanlarımızı konut yapımıyla ilgili olarak bir kurum kuruluş nedense uyarmadı, bilgilendirmedi, yönlendirmedi. Meslek odaları, belediyeler teknik danışmanlık birimleri açabilirlerdi ama açmadılar. Durum böyle olunca herkes başının çaresine baktı.  Sonuçta birileri zenginleşirken kullanışsız yapılar ortaya çıktı."

Peki, kentimizde belli bir teknik kurala veya güzellik, işlevsellik algısına dayanılarak tasarlanmış yapı yok mudur?  Elbette var. Ama onların sayısı, da bellidir.

Mimar ve mühendis demek; tabiata ve kâinatın kurulu düzenine müdahale demektir. O nedenle mimar ve mühendislerin sorumlulukları birçok meslekten daha fazladır. Hayatı kolaylaştırmak adına, yenilikler geliştiren mimar ve mühendislerden kentimizin ve toplumumuzun beklentileri daha fazladır.

Allah hiçbir kenti, toplumu okumuş cahillerin, para hırsına kapılanların eline bırakmasın.

 

 

Diplomayla olmuyor

Van'da mimari tartışmaların faciaların yaşandığı bir süreçte Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde Mimarlık ve Tasarım Fakültesi açıldı.

Evrensel düşünce ve değerlere sahip, sorunlara analitik yaklaşabilen, insan ve topluma öncelik veren, yaratıcı ve yenilikçi ürünler ve mekanlar tasarlarken niteliği ve doğayı gözardı etmeyen, estetik duyarlılıkları gelişmiş, bilgisayar ve enformasyon teknolojilerini tasarım süreçlerine uygulayabilen, meslek sorumluluklarına ve özgüvene sahip bireyler yetiştirmek amacıyla kurulduğuna inandığımız Van YYÜ Mimarlık ve Tasarım Fakültesi,  temennimiz odur ki eğitim ve öğretim süreci sonunda amacına uygun vizyon sahibi mimarlar yetiştirir. 

Çünkü; ülkemizin, kentimizin meslek sorumluluklarına ve özgüvene sahip, çağdaş, profesyonel ilişki geliştirebilen, disiplinler arası uygulamaya açık, yaratıcı mimar ve mühendislere ihtiyacı var.

 Unutulmamalıdır ki çağımız fark yaratanların, daha iyi olanların kazandığı çağdır.

 

 

Denetimleri kim yapıyor?

Belediyeler yollar, kaldırımlar, parklar, binalar yapıyor. Belediyelerin çalışmaları hizmetleri vatandaşlarımızı mutlu ediyor. Gelişerek daha güzelleşen, yaşam heyecanı veren modern Van'dan herkes mutluluk duyuyor.

Onca masrafla ihale edilen kaldırımlar sanki yeni yapılmamış gibi eğri büğrü duruyor. Tasarlanan kaldırımlarda düşmeden, karolara takılmadan yürüyene aşk olsun. İkinisan Caddesi'ne bakabilirsiniz.

 Refüjler, duvarlar hiçbir zaman tekniğine uygun şekilde düz yapılamadı. Örnek çok hangisini vereyim.

Sıcak asfalt dökülen yollardaki çöküntüler başka bir sorun.

Kalitesiz iş yapmak Van'ın kaderi oldu sanki.

 İşler yapılırken denetimleri, kontrolleri kim yapıyor? Yapılan bu hataları kimse görmüyor mu? Bu kentin, insanlarının paralarına yazık değil mi?

Ne yaptığınız kadar nasıl yaptığınızda önemlidir.

Yazarın Diğer Yazıları