İkram Kali

Meselemiz Van kedisi… Van kedisi çoktur, Ankara kedisi yoktur

İkram Kali

İzninizle bugün de Van kedimizle ilgilenelim!

İtalyanlar tarafından kedilerin insan hayatındaki önemine dikkat çekmek amacıyla her yıl 17 Şubat Dünya Kediler Günü olarak kutlanıyor. Ülkemizde birçok şehirde Dünya Kediler Günü kutlandı. Kapitalist amaca hizmet ederek tüketimi teşvik etmediği sürece Dünya Kediler Günü’nde etkinlik düzenlemenin bir mahsuru yoktur. Aksine bu tür etkinliklerle kediler ve diğer hayvanları koruma bilincine kaktı sağlanabilir.

Van AVM farkını gösterdi.

Van AVM Dünya Kediler Günü nedeniyle Van kedisi’ni ön plana çıkararak kutlama mesajı yayınladı. Mesaj Vanlılardan, hayvan severlerden olumlu tepkiler aldı. Van AVM’nin ‘Vanlı olmak’, ‘Vanlıyız heyecanlıyız’ temalarıyla başlayan Vanlılık ruhuna güç katma anlayışı Van kedisi ile devam etti. Profesyonelce kentin değerlerini sahiplenerek fark yaratmak budur.

Dünya Kediler Günü’nde Van kedisi’nin orijinal güzelliğine dikkat çekilerek etkinlik düzenlemesi gereken ilk şehir Van olmalıydı. Özellikle Yüzüncü Yıl Üniversitesi Van kedisi Araştırma Uygulama Merkezi Dünya Kediler Günü’nde Vanlıların  ‘‘Pişik’’ olarak adlandırdığı tek göz Van kedisini gündeme taşıyabilirdi. Ya böyle bir günden haberleri yoktu ya da etkinlik yapmayı düşünemediler! Neyse.  Dünya Kediler Günü’nün ardından İstanbul Kedileri belgeseli çekim haberini televizyonda izleyince  Van kedisi ile ilgili yazmanın gerekli olduğunu düşündüm.

Van, Urartulardan Osmanlılara, Osmanlılardan günümüze her dönem önemini korumuş 7 bin yıllık geçmişi olan bir kenttir. Farklı toplulukların yaşadığı, medeniyetlerin kesiştiği yerleşim yeri olmanın yanında Van Balığı, Van kedisi, 200 kuş türünün, yüzlerce endemik bitki ve böceğin yaşamasına olanak sağlayan çok özel yaşam-flora alanıdır Van. Bu köşeye sığmayacak kadar Van kedisi ile ilgili bilgi belge vardır. Arkeologlar tarafından Van’da yapılan kazılarda Urartu yazıtlarında Van kedisi ile ilgili üç bin yıl öncesine ait bulgular gün yüzüne çıkarılmıştır. Bazı kaynaklarda Van kedilerine ait ilk bilgilere, Hitit mücevherlerinde ve mühürlerinde rastlandığı daha sonra Romalıların bu bölgeyi egemenlikleri altına alması ile (MS 75-387), Roma kalkanlarına ve bayraklarına Van kedisi resmedildiği belirtilmektedir. Osmanlı dönemi sonrasına ait belgelerde Van kedisinden söz edilir.

Ankara kedisine gelince…

Ankara Cumhuriyet sonrası  Başkent ilan edilmesinin ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte hızla gelişerek önem kazanmış önemli bir ilimizdir. Başkent Ankara yerel olarak Angora denilen Ankara keçisi ve tavşanı ile ünlüdür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara Atatürk Orman Çiftliği’nde ve farklı yerlerde çekilmiş çok sayıda  fotoğrafı bulunmaktadır. Ankara kedisi olduğu iddia edilen kediyle bugüne kadar bir kare fotoğrafı yayınlanmamıştır.  Ankara kedisi olmuş olsaydı Atatürk’ün o döneme fotoğrafı, bir anısı veya söylediği bir cümle sözü mutlaka oldurdu.   Ayrıca Ankara’nın geleneksel evlerinde, sosyal yaşamıyla ilgili eski belgelerinde kedi fotoğrafı ile ilgili bir detay görmek mümkün değil. Ankara’ya en yakın yerleşim yerlerinde de Ankara kedisi olduğu ileri sürülen kediden bu güne kadar söz edilmemiştir. Ankara tarihi ve halk kültüründe Ankara’ya özgü bir kediyle ilgili şiire, maniye şarkıya veya yerel kedi ismine rastlamak da mümkün değil. Ankara kedisi iddiası 1940-50’li yıllardan sonra ortaya çıkarılarak gelişmiştir. Ankara Büyükşehir Belediyesince Ankara’ya logo yapılmak istenen ancak Danıştay tarafından iptal edilen tek göz kedi Van’a aittir, Van kedisidir.

Neden Van kedisidir?

Çeşitli tarihlerde Van’ı ziyaret eden devlet adamlarına üst düzey bürokratlara Van kedisi hediye edilmiştir. Van’da görev yapan kamu görevlileri ile Ankara’ya yerleşen Vanlılar beraberinde götürdükleri Van kedilerinin sayıları Ankara’da yaygınlaşmasıyla böyle bir iddia gelişmiştir.  Ankara kedisi olduğu iddia edilen kediler Van kedisinin varyasyonudur.

Gelelim Van kedisine.

Vanlıların kedilerle dostluğu, birlikteliği, yakınlığı binlerce yıl öncesine uzanır.  Anadolu’da gözleri farklı kedilerin Van kedisi olduğunu herkes bilir. Van kedisi Vanlılar için aile bireylerinden biri gibidir. Ailesi ve kendisi Van kedisi beslemiş bir Vanlı olarak 1915’te yaşanan işgal, isyan sonrası gerçekleşen seferberlik döneminde muhacir olan Vanlı ailelerden bazılarının Van kedilerini yanlarında götürdüklerini yaşlılardan dinlemiştim.  Ayrıca Van halk kültüründe Van kedisi üzerine yazılmış maniler, türküler, deyimler yer almaktadır. Van’ın çevresindeki yerleşim yerlerinde de Van kedisi görmek mümkündür.

 

Sultan II. Abdülhamit'in Van kedisi Yıldız ve Beylerbeyi Saraylarında

1993 yılında Yıldız Sarayı Müdürü Vanlı hemşehrimiz Sabahattin Türkoğlu’ndan Sultan II. Adulhamit’in ‘Pamuk’ isminde Van kedisi olduğunu ilgiyle dinlemiştim. Türkoğlu,  saray kaynaklarına dayanarak aktardığı Van kedisi ile ilgili hikayeyi daha sonra kaleme almış bizde 1994’de Dünyada Van Dergisi’nde yayınlamıştık. Hikaye şöyle: Sultan II. Abdülhamit Han Van’a olan özel sevgisini Van fotoğrafları çektirerek, Van kedisine olan sevgisini Yıldız Sarayı’nda ‘Pamuk’ adında Van kedisi besleyerek gidermiş. Sultan Abdülhamit tahttan indirilip 1909’da Selanik’e sürgüne gönderildiğinde uzun tüylü beyaz renkli Van kedisini de beraberinde götürerek bir süre kaldığı Alatini Köşkü’nde yanından ayırmamış. Padişah Selanik’ten sürgünden dönüşünde Van kedisini İstanbul’a geri getirmiş. Abdülhamit kendisine tahsis edilen Beylerbeyi Sarayı’nda Van kedisini yanında bulundurmuş. Yaşlanan Van kedisi ‘Pamuk’ kendisinden bir yıl evvel 1917’de ölmüştür.

 

Van kedisi saray sofrasının artıklarını yemez

Gazeteci araştırmacı yazar Sunay Akın da  13 - 19 Kasım 2015 tarihili Gazete Kadıköy’de  “Padişahın Yemek Artıkları” başlıklı makalesinde Van kedisi ile özetle şöyle der: “ Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergilenen Roma askerlerinin kalkanlarından birinin tam önünde duruyoruz!..

…Efendim, bu kalkan, Roma İmparatorluğu’nun egemen olduğu topraklarda her sabah, güneş ışınlarının üstünden ilk yansıdığı silahlardan biridir; çünkü imparatorluğun en doğusundaki birliğe aittir.

Güneş, kalkanın gri rengini altın sarısına dönüştürmekle kalmaz, üstünde resmi olan kediyi de gülümsetir. Evet, kalkanın üstünde bir kedi resmi vardır ve siz bu kediyi yakından tanırsınız. O da, sizi müzenin koridorlarında görünce sevinmiştir zaten. Ne de olsa onunla aynı topraklara aitsiniz. Kalkanın üstünde resmi olan kedi, bir Van kedisidir!

Roma İmparatorluğu’nun doğu birliklerine simge olan, hatta savaş bayraklarına bile resmi konulan Van kedisini Osmanlı Sarayı’nda besleyen padişah, Sultan II. Abdülhamit’tir. İşin aslını ararsanız, “Pamuk” adlı Van kedisinin ilk sahibi padişahın kızı Ayşe Sultan’dır. Bir gün padişahın odasına giren kedi bir daha hiç ayrılmaz oradan. Derler ki, kediyi kızından isteyen II. Abdülhamit şu yanıtla karşılaşmış:

“Kedi zaten sizindir efendimiz; lakin kediyi çok kıskandım!”

II. Abdülhamit, sürgüne gönderildiği Selanik’e bile götürür Pamuk’u. Bir Osmanlı padişahıyla birlikte sürgün hayatı yaşayan bu Van kedisinin en önemli özelliği, yemeğini bakıcısının çatala batırarak sunmasıymış. Pamuk, saray sofrasının artıklarını yemez, kendisine özel yemekler hazırlanırmış. II. Abdülhamit’in yemeğinden artakalanlar kediye verilmez ama bin bir rica ve minnetle bir çocuğa götürülmek üzere gümüş kaplar içinde saraydan dışarıya çıkarılır, bir seferliğine!

Padişahın, tabağında kalan yemekleri bir erkek çocuğa gönderdiği yıl 1899’dur. Bunun nedeni, dili tutulan, konuşmayan çocuğa padişah yemeğinden artakalanların iyi geleceği inancıdır… “

Van kedisi ile alakalı böylesine değerli zengin kaynak bulunmaktadır. Lakin Ankara kedisi olduğu ileri sürülen kedi ile ilgiliye Osmanlı dönemine ve daha öncesine ait literatürlerde yeterli kayıta yoktur.

 

Van kedisi her yerde

Van kedisinin neslini korumak üzere koruma ve yetiştirme çalışmalarına ilk olarak Van Tarım Meslek Lisesinde başlanmış, ancak istenilen sonuç alınamamıştır. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından 1980’li yıllarda başlatılan Van Kedisi Koruma ve Araştırma çalışmaları 1990’lı yıllarda YYÜ Rektör Yardımcısı Prof Dr. Ataman Güre’nin öncülüğünde Veteriner Fakültesi Zootekni Anabilim Dalı tarafından devam ettirilmiştir. Kedilerin bir kısmının Ortadoğu’dan Anadolu’ ya oradan Avrupa’ya geçtiğini, Anadolu’da ilk kedi hareketinin Van üzerinden Ankara ‘ya doğru yayıldığını, ayrıca Ankara ile Van şehrinin karşılaştırıldığına Van şehrinin daha eski  olduğunu belirten Prof Dr. Güre’nin destekleriyle 1991 yılında Van Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri görevi yaptığım dönemde Van kedisi için küçük bir çalışma yaptık. TRT Ankara Televizyonunda her sabah yayınlanan ve o dönem çok izlenen Gün Başlıyor program yönetmeni Seynan Levent ile görüşerek program aracılığı ile Türkiye’de Van kedisi sayısını tespit etmek istediğimizi anlattım. Program sunucusu Mehpare Çelik telefonumuzu ekranın altından vererek Van kedisi besleyen ailelerin bizimle iletişim kurmasını sağladı. Sonuçta İstanbul’dan Gaziantep’e, Antalya’dan Trabzon'a, Edirne’den Karsa kadar 30’a yakın şehirde Van kedisi bulunduğunu tespit ettik. Bu iller içinde Van’dan sonra en fazla Van kedisinin Ankara’da olduğu, dönemin TBMM Başkanı Mustafa Kalemli’den, rütbeli askerlere, bürokratlara, akademisyenlere, sanatçılar varıncaya kadar birçok ünlü isimde Van kedisi bulunduğu ortaya çıkmıştı.  1992 yılında YYÜ’ de kısa adı VKAM olan Van Kedisi Araştırma Merkezi kurulmuş, bu tarihlerde Valiliğin katkılarıyla bir Van Kedi Evi ile, Ana-Yavru Sağlık Dispanseri faaliyete geçmiştir.

 

En güzel Van kedisi

Van kedisinin neslini korumak, yaşatmak ve tanıtmak amacıyla 1990'lı yıllarda Van kedisi Güzellik Yarışması düzenlenmiş. 2000'li yıllarda Van Valiliğince Van kedisi besleyen ailelere aylık 50 TL maddi destek ve mama yardımı yapılmıştır.  Aynı yıllarda THY özel dosya kapağında Van kedisini  logo olarak kullanmıştı. 2010 Dünya Erkekler Basketbol Şampiyonası'nın maskotu da 'Van kedisi' oldu. FIBA Başkanı Bob Elphinston, "Kediyi tarihi ve yöresel olarak enteresan buldum. Kedinin bu turnuvaya çok değişik bir katma değeri olacağını düşünüyorum" demişti.

 

Van kedisi için neler yapılmalı?

Van kedisi insan sevgisiyle ev ortamında yaşayan Vanlıların deyimiyle tek göz yani farklı göz renklerine sahip albenisi olan evcil hayvandır. Vanlılar için uzun tüylü beyaz, bir gözü sarı, bir gözü mavi veya bir gözü kehribar bir gözü mavi yani tek göz olmayan kedi Van kedisi değildir. Van kedileri kafes ortamından çıkarılmalıdır.  Evinde Van kedisi besleyen aileler desteklenmeli, evlerde Van kedisi beslenmesi teşvik edilmelidir. Van kedisinin orijinal nesli korunmalı. Kısa tüylü, üçgen başlı kırma kediler Van kedisi olarak kayıt altına alınmamalı ve tanıtılmamalıdır. Uluslararası düzeyde  Van kedisi etkinlikleri düzenlenmeli. Van'ı tanıtan organizasyon ve kampanyalarda Van kedisi belirgin şekilde ön plana çıkarılmalıdır

Van kedisi diyip geçmemek lazım. Van Kedisi Van Gölü, Van Balığı, Van Kalesi kadar özel bir değere sahiptir.  Ankara kedisi  Van kedisinin varyetesidir, bizim kedimizin neslidir demek yetmiyor. Van kedisine sahip çıkılarak neslinin korunması, tanıtılması gerekiyor. Siz kendi değerlerinizin farkına vararak sahip çıkmazsanız başkaları sahip çıkar. Sizde havanda su döversiniz.

Yazarın Diğer Yazıları