İkram Kali

Kürt siyasetinde yükselen sesler

İkram Kali

HDP-DBP’ye oy veren halkta yakın zamana kadar suskunluk hâkimdi. Eleştiri, tepki sesleri duyulmazdı. Varsa da bu dışa yansımazdı. Yukarı ne demişse, kimi aday olarak göstermişse  “ doğrudur-uygundur” denilerek kabul görürdü. Çözüm süreci ve HDP’nin Türkiyelileşme açılımı kendi kitlesi üzerinde de etkisini gösteriyor. En azından öyle bir görünüm var.  HDP seçmeni partisi ile ilgili kaygılarını, eleştirilerini dile getirmeye başladı. Taban konuşuyor, öneriyor kendisini temsil edecek milletvekilinde görmek istediği özellikleri sıralıyor. Atamayla dayatmayla gelecek isimlere karşı çıkıyor. Mevcut bazı milletvekillerini yeterli bulmadığını dile getiriyor. Bunlar yerelde demokrasi ve eleştiri kültürünün gelişmesi açısından önemli bir aşamadır. Silahlar sustukça, gerilim düştükçe normalleşme sağlandıkça insanlar düşüncelerini, eleştirilerini özgürce dile getiriyorlar.

2015 seçimleri öncesi HDP seçmeni konuşuyor.

Aylık olarak Van’da yayınlanan GündemX, dergisi geçenlerde HDP’li seçmenlerinin nabzını tutu. Çarpıcı değerlendirmeler ortaya çıktı. O görüşlerden karma bir demet: “ Kadın aday istemiyorum. Vanlı olması daha iyi olacak, ithal istemiyoruz… Okumuş akademik adaylar istiyoruz…4 adayın kadın olmasından yanayız… Dışarıdan ithal aday istemiyoruz, çünkü bu halkı tanımayanlar bilmeyenler bu halkı yönetemezler… Halkın seçeceği adaylarla seçime girilmeli… Seçilecek aday adaylarının Van’ı iyi tanıyıp bilmesi gerekir... 5 yıllık dönemde vekillerimizi çok az gördük… Mevcut vekillerden hiç birinin tekrar seçilmemesinden yanayız... HDP parti olarak barajı aşılacağına inanmıyorum….  HDP olarak yüzde 10 ‘un üzerinde oy alacağımızı düşünüyorum… HDP aday seçerken herkesin görüşü alınmalıdır…”

Yazdığı kitaplar nedeniyle tutuklanan, gittiği Almanya'dan, 19 yıl sonra memleketi Van’a dönen Gazeteci Yazar Günay Aslan da hafta sonu katıldığı bir toplantıda yanlışlara işaret etti. Aslan’ın o konuşmasından başlıklar da şöyle; “Bundan sonrada biz bu coğrafyada bütün halklar ile birlikte özgür bir geleceği birlikte kuracağız. Bizim için bugün önemli olan budur. Aşağı yukarı 20 yıla yakındır Diyarbakır’dan başlayarak birçok yerde yerel yönetimleri biz yönetiyoruz. Fakat başarılı bir sistem oturtamadık. Bu nedenle kendimizi gözden geçirmeliyiz, özeleştirimizi yapmalıyız. Çatak’ta şimdi halk açsa, susuzsa, uyuşturucuya gençler buluşmuşsa bu bizim suçumuzdur.  Biz bu coğrafyada yönettiğimiz bütün kentleri kalkındırmak zorundayız. Herkes belediyenin kapısında iş beklememeli. Herkes ben bedel ödedim, bana iş ver dememeli. Herkes bu benimdir ben güçlüyüm diyerek bu kenti talan etmemeli. Benim bu memlekette bir geçmişim bir emeğim var. Bu nedenle bizim  bu memlekette bir geleceğimizde olmalı. Geleceğimiz sadece milletvekili, belediye başkanlığı ya da parti başkanlığı değildir. Sıradan bir insan, sıradan bir yurtsever ve bir basın emekçisi olarak bu kentte benim yerim de olmalıdır. Bu kentin birçok değeri var. Van’da nitelikli bir kadronun aday olması için mücadele vereceğim. Hak etmeyenler bizi yönetmesin. Her yurtseverim diyen başımıza geçmesin. İşini iyi yapan herkes başımızın tacıdır. İşini kötü yapanları ise eleştireceğiz… 

Çok merkezli yapıdan beslenen ve etkilenen şu sırlar değişim- dönüşüm sancıları geçiren, yüzde 10 baraj ve adaylara yoğunlaşan HDP-DBP’de siyaset yapmak öyle sanıldığı kadar kolay değil. Bunu da unutmamak lazım.

Şikayet etmeye hakkınız yok

Belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, mimarlar, mühendisler,  ilgili  meslek odalarının yöneticileri, şehir plancıları, siyasiler “Van betonlaştı, çirkinleşti, çarpık gelişiyor” diye dert yanıyorlar, şikayet ediyorlar. Kendilerinden öncekileri suçlayarak günah keçisi ilan ediyorlar.

Gerçek öyle değil.

Son 30 yıl içinde Van’ı belediye başkanı olarak ekibiyle kim yönettiyse, belediye meclisi koltuklarında kimler el kaldırıp indirdiyse, kimler rant uğruna imar tadilatlarına imzal attıysa, kimler ucube çirkin beton binaları mimari eser diye yutturduysa, kimler yönetmeliklere aykırı inşaat yaptıysa,  kimler talana, yağmaya göz yumduysa,  kimler kaçak katlara ve binalara ruhsat verdiyse, kimler yeşil alanları ve yolları yandaşın hatırına iptal ettiyse, kimler arsa, bina karşılığı iş bitirdiyse, kimler görevini doğru dürüst yapmadıysa bugünkü çirkin ve kimliksiz Van’ın sorumlusu onlardır. Etrafa bakmayın. Yani sizsiniz.

Neden 30 yıl? Çünkü 1980 sonrası ilimizde yerel yönetimlerde, kent kimliğini önemsemeyen, insana değer vermeyen belediyecilik anlayışı bu dönemde başladı da ondan.  Biri az, birçok, birileri cahillikten diğeri kurnazlıktan yaptı. Aralarında tek fark bu. 

Milletvekilim, “Koltuğunda gözüm var”

Ak Parti’den milletvekili olmak isteyen aday adaylarının sayısı baya fazla. Aday adayı sayısı 250 rakamına ulaşabilir diyorlar. Van’ın bekleyen sorunlarını çözmek, Van’ı 2023’e hazırlamak isteyenler kuyrukta. Gösterilen fedakârlığa özveriye ancak saygı duyulur.  Herkesin aday adayı olma hakkı var. Ak Parti  açıkladı.Erkekler 5 bin lira, kadın adaylar 2 bin 500 lira hazırlasınlar. Gerisi Allah kerimdir.

 En ilginç olan nedir biliyor musunuz; Milletvekili olmak isteyen bazı kişiler mevcut Ak Parti Van Milletvekillerini Ankara’da ziyaret ediyorlar yemeklerini yiyorlar, çaylarını içiyorlar üstüne vekil olmak için milletvekilinden destek istiyorlar. Çaktırmadan“ Benim gözüm senin koltuğunda”  diyerek Van’a dönüyorlar.

Gülmeyin;

İnanmıyorsanız Ankara’ya yolunuz düştüğünde TBMM’ne gidin gözünüzle görün. Trajikomik durumu özetleyecek uygun bir atasözü aradım bulamadım. Size havale ediyorum.

 Bu kadına dikkat edin

Bugüne kadar ekranlara pek çıkmadı.   Son zamanlarda haber programlarında görünmeye, başladı. Sanki gizlenmiş, geri planda duran bir isimdi. Siyasetten çok ekonomi konuşuyor.

Yüz ifadesi, duruşu mimikleri bildik sert, gergin CHP’li kadın siyasetçilerinden çok farklı. Sempatik, rahat ve yüzü gülüyor. Konuşmalarında,  tartışmalarında, öngörülerinde yaklaşımıyla güven veriyor ikna ediyor. İktisat başta olmak üzere birçok konuda birikim bilgi sahibi.  Ekonomik reçetesini anlatırken dikkat çekici ayrıntılara vurgu yapıyor. Ders vermiyor. Anlaşılır konuştuğundan dinleme ihtiyacı hissediyorsunuz. Dünya Bankası projelerinde, IMF gibi uluslararası ekonomi kurumlarında çalışan Ekonomi uzmanı, CHP’nin Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Selin Sayek Böke’den söz ediyorum. Kadın, eş, anne aynı zamanda akademisyen politikacı. Artıları fazla. CHP sanırım isabetli bir isim buldu.

Kıskançlık, kibir, parti içi,  çekişmeler ile önü kesilmediği takdirde halka dokunan ekonomiye dair tezleri olan Böke, çok hızlı bir yükseliş gösterecek.   

Bilkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Sosyal Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcılığı görevinin bırakarak CHP’nin 6 Eylül 2014’te gerçekleştirilen 18. Olağanüstü Kurultayı'nda Parti Meclisi’ne seçilerek Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na  getirilen 43 yaşındaki ODTÜ İktisat Fakültesi mezunu  Selin Sayek Böke, CHP’nin 2015 Haziran seçim kampanyasının ekonomi merkezli olacağının kaydediyor.  Böke diyor ki,“Türkiye’de 3 milyonu iş arayıp bulamayan, 2.5 milyonu ise iş bulamayacağı için aramayan 5.5 milyon civarında işsiz var. Gençler arasındaki işsizlik oranı yüzde 19.7. Her 5 gençten biri işsiz. Ağırlıklı bölümü yüksek öğretim mezunu. Hedefimiz her yıl ek 1 milyon istihdam yaratmak. Türkiye’nin yeni bir ekonomik atılıma acilen ihtiyacı var.

6 ay önce CHP’de görev alan bu kadını dikkatle izleyin.

Yazarın Diğer Yazıları