Mehmet Bedri Gültekin

Bölgesel Birlikler Dünyası

Mehmet Bedri Gültekin

Günümüz dünyasına damgasını vuran en önemli olgu, 1960’lı ve 70’li yıllarda ortaya çıkan, daha sonraki neo liberal gericilik döneminde başlangıçtaki önemini kaybeden bölgesel birliklerin (AB hariç), yeniden canlanması ve eskiden beri var olan birliklere yenilerinin eklenmesidir.

İkinci Dünya Savaşı sonrasının dünyasına, bir dönem iki kutupluluk damgasını vurdu. 1990’lar ve 2000’lerin başında ABD, tek kutuplu dünya hayalinin gerçekleştiğini sanıyordu. Bugünün dünyası ise artık herkesin kabul ettiği üzere çok kutupludur. Başka bir deyişle Bölgesel Birlikler Çağı’ndayız.

Avrupa Birliği, Afrika Birliği Örgütü ve bu kıtadaki üç alt birlik, Latin Amerika Ülkeleri Birlikleri (ALBA, CELAC ve MERCOSUR), Kuzey Amerika Ülkeleri Birliği (NAFTA), ŞİÖ, Rusya, Belarus ve Kazakistan’ın Avrasya Birliği, Arap Birliği Örgütü vd.

En büyük bölgesel birlik     

Şimdi bu birliklere son olarak önemli bir birlik daha eklendi. 15 Kasım 2020 günü Vietnam’ın başkenti Hanoi’de toplanan 15 Doğu ve Güneydoğu Asya ülkesi, “Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık”ın (BKEO) kuruluşunu ilan etti.

Bu ülkelerden 10 tanesi (Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam) daha önceden Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) üyesi idi. Bu ülkelere Çin, Japonya, Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda’da katılarak son beş yıldır bir ortak ekonomik bölge oluşturmak üzere görüşmeler yürütüyorlardı.

Görüşmeler sonuçlandı ve BKEO’nun (RCEP) kuruluşu ilan edildi. BKEO, özetle bir Serbest Ticaret Bölgesi anlaşmasıdır.

Dünya çapında yürürlükte olan diğer serbest ticaret anlaşmalarıyla karşılaştırıldığında, “Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması”, daha kapsamlı olan yeni bir serbest ticaret anlaşması türüdür. Anlaşma yalnızca mal ticareti, anlaşmazlıkların çözümü, hizmet ticareti ve yatırım gibi konuları değil, aynı zamanda fikri mülkiyet hakları, dijital ticaret, finans ve telekomünikasyon gibi yeni konuları da içermektedir.

Anlaşmanın asıl amacı, bölgede birleşik bir kurallar sistemi oluşturmak, işletme maliyetlerini düşürmek ve operasyonlardaki belirsiz riskleri azaltmaktır. Anlaşmaya dahil olan ülkeler arasında ticarette gümrüklerin kademeli bir şekilde aşağı düşürülmesi, ticaret ve yatırımların önündeki engellerin kaldırılması amaçlanmaktadır.

BKEO, böylece dünyadaki en büyük ekonomik bölge olarak ortaya çıkmaktadır. Bugün itibariyle dünya nüfusunun yaklaşık üçte birini barındırmakta, 26 trilyon dolarlık ekonomisiyle, ABD’den (20 Trilyon) ve Avrupa Birliği’nden (23 trilyon) daha büyüktür.

Son zamanlara kadar Ortaklığın görüşmelerine dahil olan Hindistan daha sonra çekildi. Ama BKEO’nun kapıları Hindistan’a açıktır ve bu ülkenin önümüzdeki süreçte BKEO’ya dahil olması yüksek olasılıktır.

Hiç şüphe yok ki böyle bir ekonomik birlik, üye ülkelerin ekonomilerini olumlu yönde geliştirecektir.

Türkiye’nin yapması gereken

Türkiye’nin Bölgesel Birlikler tecrübelerinden çıkarması gereken önemli dersler vardır. 60 yıllık maceranın sonunda Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olamayacağı anlaşılmıştır. Kaldı ki Avrupa Birliği alsa bile Türkiye’nin bu birliğe dahil olmaması gerekir.

Çürüyen ve çöken bir uygarlığa yamanmanın Türkiye’ye bir faydası olmayacaktır.

Öte yandan Türkiye’nin netleşmesi durumunda hemen gerçekleşme sürecine girecek olan Bölgesel Birlik, Batı Asya Birliği’dir. İlk elde Türkiye, İran, Irak, Suriye, Lübnan, Azerbaycan ve KKTC’nin oluşturacağı birlik kısa süre içinde Katar, Kuveyt, Ürdün, Filistin, Gürcistan ve hatta Ermenistan gibi ülkeleri de kucaklayarak dünyanın 4. veya 5. büyük ekonomik gücü haline gelebilir.

Batı Asya Birliği için zemin, dünyanın başka hiçbir bölgesi ile karşılaştırılmayacak kadar olgundur. Buna rağmen bugüne kadar adım atılmamasının nedeni, Bölgenin stratejik öneminden dolayı emperyalistlerin yoğun faaliyetine sahne olması, savaş dahil her türlü dış müdahaleye sürekli olarak maruz kalmasıdır.

Türkiye bu ülkenin motor ve öncü ülkesi olacaktır. Adı geçen ülkelerde hatırı sayılır bir Türk nüfusun olması, bölgenin en azından önümüzdeki 50 yıl boyunca sanayinin temel girdilerinden olacak enerji kaynakları konusundaki zenginliği, bütün Avrupa’yı beslemeye yetecek büyük ve elverişli coğrafyası, güçlü bir sanayileşme hamlesi yapmaya yetecek hazır alt yapısı ve yetişmiş genç ve dinamik insan potansiyeliyle Batı Asya, arkamızda kalan 12 bin yılın ezici çoğunluğunda olduğu gibi yeniden insanlığın tarih içindeki yürüyüşünde en öne geçmeye adaydır.

Bu gerçeği kavramak demek, komşu ülkelerin topraklarında küçük etki alanları yaratmak diyebileceğimiz küçük hesaplardan kendimizi kurtarmamız ve dünya ölçeğinde hatırı sayılır saygın bir güç olma yolunda ilerlemek demektir.

Küçük etki alanları yaratma hayali peşinde olanlar, bu yöndeki çabalarının bugüne kadar hep zararlarını gördüler. Israr ederlerse Bölgenin ve ülkenin siyaset sahnesinde kendilerine yer kalmadığını göreceklerdir.

Önemli olan içinde bulunduğumuz çağın gerçeklerini doğru okumak ve ona uygun hareket etmektir.

 

Yazarın Diğer Yazıları