İkram Kali

Konutta fırsatçılık

İkram Kali

Van'da daha önce 1 liraya satılan, ekmek koronavirüs salgının başladığı mart ayında 1.25 TL'ye satılmaya başlayınca hep birlikte fırıncılara tepki gösterdik.  Daha önce verilmiş ekmek zammı fiyat ayarlamasının pandemi döneminde yapılmasının etik olmadığını, esnaf ahlakıyla bağdaşmadığını belirterek fırsatçılık yapıldığını söyledik.  Toplumsal tepki çığ gibi büyüdü.  Eleştiri içeren haber ve yazılarımızdan rahatsız olan bazı fırıncı dostlarımız gönül koydular. Ama bir süre sonra fiyat ayarlama zamanlamasının yanlış olduğunu onlarda kabul ettiler.

Güç durumlarda, davranışlarını ahlak kuralları veya düzenli bir düşünceden çok, çıkarlarına uyacak biçimde ayarlamayı amaçlayan oportünizm (fırsatçılık) bitmiyor. Biri biterken diğeri başlıyor.

Şimdi konut sektöründe fırsatçılık yaşanıyor.

Halkbank, Vakıfbank, Ziraat Bankası geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet tarihinin en düşük konut kredi faizini vatandaşlara sunmaya başladı. İlk 12 ay ertelemeli ve 15 yıl vadeli, evin sıfır ya da ikinci el olmasına göre 0.64 ve 0.74 faiz oranlarıyla kredi veriliyor.

Rekor seviyede gerçekleşen faiz indirimi sonrası konut satışlarına özellikle evi olmayan vatandaşlar büyük ilgi gösteriyor. Vatandaşlar kredi işlemleri için bankaların yolunu tutarken koronavirüs sürecinde büyük durgunluk yaşayan emlak piyasası da yeniden hareketlenmeye başladı.

Piyasanın hareketlenmesi ve vatandaşların konutlara yönelmesiyle birlikte emlak piyasasında beklenmedik anormal fiyat artışları oldu.

Bazı mülk sahipleri fırsat bu fırsat düşüncesiyle konut ve arsa fiyatlarını geçtiğimiz aylara göre yüzde 30 ile yüzde 100 oranında arttırma yoluna gittiler.

Konut, arsa almak isteyen insanlar şaşkın durumdalar.  Pazarlığı yapılan konutu almak için kredi işlemleriyle uğraşan bir okurumuz,  ev sahibinin konuta 70 bin lira zam yaptığını, ayrıca daha önce talep edilmeyen bazı ödemelerine de kendisi tarafından yapılmasını istediğini söyledi. Okurumuz krediyle ev alacakların bu şekilde ev sahibi olmalarının fırsatçılar nedeniyle güçleştiğini,  söz kesildiği halde daha yüksek fiyat teklif edene evin satıldığından dert yandı.

Başka bir vatandaşımız da müstakil ev yapmak üzere arsa almak için 25 gün önce araştırma yaptığını ve bulduğu arsa sahibi ile anlaştıklarını, son aşamada fiyatta makul oranda indirim yapacağını söylediğini ancak kamu bankalarının kredi faizlerinde indirim başlatması üzerine arsa sahibinin bırakın indirim yapmayı fırsatçılık yaparak arsasına 125 bin lira daha zam yaptığını anlattı.

 

Fırsatçılığa  başka örnekler  verebiliriz.

Ama bu kadar da olmaz.

Kriz dönemlerinde ekmekten sebzeye, konuttan arsaya fırsatçılık yapıyoruz. Sonrada Türkiye’nin yüzde 99’u Müslüman’dır, biz de ahlaklı toplumuz yalanıyla fırsatçılığı meşru hale getirmeye çalışıyoruz.

Herkesin zorunlu olarak evinde kaldığı, paranın pulun, dünya malının önemsizleştiği, özgürlüğe özlem duyulan koronavirüs günlerinden sonra hayat yeni normale dönünce her şey bir anda unutuldu. Ölümün herkesin kapısını her an çalacağı günlerde insanların ders aldığı söyleniyordu ancak kimsenin ders aldığı yok.

Yapmayın, etmeyin.

İnsanların hastalarını ziyaret edemediği, ölen yakınlarının cenazesine dahi katılamadığı yasını tutamadığı, insanın insana hasret kaldığı günleri birazcık hatırlayın.

Ülkemizde toplumu içten içe kemiren, ahlak değerlerini bozan, güven ortamını zedeleyen fırsatçılık sosyal  bir virüsütür. Koronavirüse er geç aşı bulunacak. Ama her şeyi para ile ölçen fırsatçılık virüsüne çare bulmak bu gidişle  imkansızdır.

Cuma namazında reklam

Cuma hutbelerinde, kimi zaman din ile alakası olmayan toplumda gerginlik yaratarak tepkilere yol açan siyasi, sosyal konular da anlatılabiliyor.  Ama banka reklamı yapıldığını pek duymamıştım. O da oldu.

Olay geçen hafta yaşandı.

Cuma namazını sosyal mesafeye uyarak açık havada kılmak isteyen bazı vatandaşlar uygun yerde seccadelerini sererek namazlarını kılmışlar.  Namazı kıldıran imam da hutbe okurken minber olmadığından sandalyeden yararlanmak zorunda kalmış. Buraya kadar her şey normal.

Elindeki yazılı kâğıttan hutbeyi okuyan imam: “Kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir” ayeti sonrası faizin haram olduğunu belirtmiş. Devamında ihtiyaç duyulan kredilerin bankalar yerine katılım bankalarından alınması tavsiyesinde bulununca cemaatten tepkiler yükselmiş.

İmamın yanına namaz sonrası giden bazı kişiler, “ Hocam, hutbede resmen reklam yaptın. Yalnızca finans bankalarının adını vermedin, onu da verseydin tamamdı. Okuduğun hutbeyi Diyanet İşleri Başkanlığımı hazırladı ”diye sormuşlar. Hoca da hutbe metinin müftülük tarafından gönderildiğini, hutbeye faiz ve faizsiz bankacılık konusunun kendisi tarafından eklendiğini anlatmış.

Faizsiz bankacılık (Çoğuna göre banka faiziyle aynıdır. Faize uydurulan kılıftır ) konusu ister Diyanet İşleri Başkanlığı, isterse İmam tarafından hutbeye eklesin Cuma namazında finans bankacılığının adres  göstererek reklamının yapılması yanlıştır. Korkarım bir süre  sonra bankalar cami ve  imamlara sponsor olsun.

Yeni sözcükler

Koronavirüs günlerinde birlikte daha önce görmediğimiz, yapmadığımız birçok şeyle tanıştık. Bunların başında da bazı terimler ve kelimeler geliyor.

Sözcük ve terimlerden bazıları.

Virüs, Koronavirüs, Aşı, Bulaş, Antikor testi, Mutasyon, Semptom, Panedemi, Enfekte, Entübe, İzalasyon, Filyasyon, Karantina, Sosyal mesafe, Temas, Vaka, Pik, Hijyen, PCR testi, Plazma tedavisi, Bilim Kurulu, Test, Pozitif, Negatif, Hidroksiklorokin, Sürü bağışıklığı, Triyaj, Üreme Katsayısı…

Yeni normal hayat başladı.

Lakin virüs daha bitmedi.

Koronavirüsten geriye sözcüklerin yanında acı hatırlar kalmasını istemiyorsak sosyal mesafeye, temasa ve temizliğe dikkat etmeliyiz. Tedbir var risk yok.

Yazarın Diğer Yazıları