İkram Kali

İki fotoğraf bir acı

İkram Kali

Her ölüm ve acının arkasından Anadolu çocuklarının ve ailelerinin yürekleri burkan hüzünlü yaşam hikâyeleri çıkıyor. Toplumdan yükselen sağduyulu barış çağrılarıysa duyulmuyor. Ölümler sonrası öyle hikâyeler dinliyoruz ki yalnızca utanıyoruz. Hikâyelerde yoksulluk, yaşama tutunma mücadelesi yanında gerçekleşmeyen hayaller ve tükenen umutlar var. Biri 75 yaşına varan yaşlı dedesine tutunmuş, diğeri 75 yaşına varan ana babasına. Yaşlılarda gençlerine kol kanat gererek destek olmuşlar. Gençlerin ve ailelerinin filmlere, romanlara konu olacak hazin hikâyelerinin sonu maalesef hep ölüm ve hüzünle noktalanıyor.

Yürekler haykırıyor “yeter artık” diyor.

Son olarak Mardin'in Midyat İlçesi'nde mayın patlaması sonucu hayatını kaybeden 20 yaşındaki Jandarma Komando Er Barış Akkabak’ın hikâyesi gibi. Ramazan dedenin emekle yetiştirmeye çalıştığı, ‘her şeyim dediği’ Barış isimli torunu yani dalı kırıldı.
Gözü görmekte zorlanan, yamalı pantolonuyla tanınan Ramazan Akkabak torununun şehit edilmesinden sonra bundan sonraki hayatı kendisine zehir etti. Hevesi kırılan dede, “Çocuğum şehit olunca buralar bana haram oldu” diyor. 75 yaşında ayakta durmakta dahi zorlanan yaşlı bir insanın torununun ölümü karşısında iç dünyasında yaşadığı fırtınalar ve derin üzüntünün en naif feryadıdır söyledikleri. Dedenin içinde bastırdığı isyanı var, tepkisi var.

Annesinin ölmesi, babasının da evi terk etmesi nedeniyle dedesi Ramazan Akkabak tarafından büyütülen şehit Er Barış Akkabak’ın cenazesi Antalya'nın Serik İlçesi'nde toprağa verilirken dedesi Ramazan Akkabak, gözyaşları içinde Barış'ın hem torunu hem de oğlu olduğunu söyledi. Kızı öldükten sonra torununa hem babalık hem dedelik yaptığını anlatan Akkabak, "Çocuğum şehit oldu. Ben de burada yapayalnız kaldım. Sabaha kadar uyuyamadım. Abdurrahmanlar Mahallesi'ndeki yatılı okula gönderdim. Ziyaretine gittiğimde 3- 4 gün orada kalırdım. Onun annesi de babası da benim. Her şeyi bendim. 3 ay önce askere gitti. Arabası vardı, işyeri vardı. Antalya'da alüminyum işiyle uğraşıyordu. Arabası şimdi burada kaldı. Ortağı vardı. Ramazan Bayramı'nda yanıma gelmişti. Askerden geldiğinde evlendirecektim. 7 çift bileziği vardı. Bankada parası var. Askere gideceğinde uçak biletini aldık. 1000 TL verdim. Acemi birliği Manisa'ydı. Mardin'e gideli 15 gün oldu. Her gün telefon açardı. Sürekli 'paran var mı' diye sorardım. Beni çok severdi. Barış'ım Mardin'deki komutanına 'anam da babam da dedem' diyormuş. Mevlidini, Kuran'ını okutacağız. Yaşım 78. Bir de eşim var 65 yaşında. Devlet 3 aydan 3 aya maaş veriyor. Çocuğum şehit olunca buralar bana haram oldu. Ben artık buralarda durmam. Ben buralarda durmayacağım gidip varacağım" diye konuşuyor.

Er Barış Akkabak’ın dedesi Ramazan Akkavak’ın yaşam fotoğrafı, Karaman’ın Ermenek ilçesindeki kömür ocağında mahsur kalan oğlu Tezcan Gökçe için kazadan günler sonra "Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?” sözleriyle Türkiye'yi ağlatan annesi Ayşe Gökçe ve yırtık ayakkabılarını 2 yıldır giyen babası Recep Gökçe’yle birebir örtüşüyor.

Evleri, yaşamları, acıları, hüzünleri, yaşanmışlıkları, yanaklarından süzülen gözyaşları, vakur duruşları, metanetleri, yüzlerindeki derin çizgileri, gözü gönlü tok, hırsızlar arsızlara ders veren onurlu duruşları ve sessiz haykırışları hep aynı. Tek fark var: Er Barış Akkabak’ın dedesinin pantolonu, madende ölen Tezcan Gökçe’nin babasının lastik ayakkabısı yırtık. Gerçekleri özetleyen insanın içini yakan görüntüler bunlar. Bu görüntülerden yüzlerce var.

İlerlemiş yaşta evlat acısı yaşayarak yüreği yırtılan, takati kesilen, nefesi darlan bu insanların yırtık pantolonu ve lastik ayakkabısı sağlam olsa neye yarar.
Yuvaları yıkıp anaları ağlatıp, yaşlıları sızlatmayın artık.
Bu insanların ahı yerde kalmaz.

 

Susma, sesini çıkar

  • Yaşanan acı ölümlere karşı çıkıyorsan sesini çıkar.
  • Baskıya, sindirmelere karşıysan sesini çıkar.
  • Korku içinde yaşamak istemiyorsan sesini çıkar.
  • Dayatmalara, tek renkliliğe, tek sesliliğe karşıysan sesini çıkar.
  • Yaftalamayı, ötekileştirmeyi reddediyorsan sesini çıkar.
  • Türkiye'nin Suriye, Irak bataklığıns dönmesini  istemiyorsan sesini çıkar.
  • Barış içinde, kardeşçe yaşamak ve paylaşmak istiyorsan sesini çıkar.
  • Demokratik Türkiye'de uygarca yaşamayı arzuluyorsan sesini çıkar.
  • Ölümlerden, çatışmadan, terörden nemalananların kaynağını kesmek istiyorsan sesini çıkar.
  • Hırsızlara, arsızlara, rüşvetçilere karşı sesini çıkar.
  • Çeteleşemeye, mafyalaşmaya ve kurnazlara karşı sesini çıkar.
  • Emperyalist oyunları bozmak için sesini çıkar.
  • Fitne, fesada, kin nefrete karşıysan sesini çıkar.
  • Güven, huzur birliktelikten yanaysan sesini çıkar.
  • Yanlışlara, hatalara dur demek istiyorsan sesini çıkar.
  • Yanan ateşe su dökmek istiyorsan sesini çıkar.
  • Aklın devreye alınmasını istiyorsan sesini çıkar.
  • Ülkemize, gençlerimize, geleceğimize biçilen kefeni yırtmak istiyorsan sesini çıkar.
  • Ey yurttaş, ey vatandaş ey halk;İnsanca yaşamak istiyorsan, 'ben varım' diyorsan " yeter artık" diyorsan korkma ve susma sesini çıkar. Çünkü şimdi sesini çıkarma zamanı.

Yazarın Diğer Yazıları