İkram Kali

Herkes kendine ağlıyor

İkram Kali

Tarihi kentler acımasızca, hoyratça öylesine talan edilerek yozlaştırıldı ki yıkılmayan, canı yanmayan, ruhunu kaybetmeyen kent, kentine ağlamayan ahali kalmadı.

Yalan, talan, çalan kentlerden intikam alırcasına işbirliği yapmış sanki.

Türkiye'nin güzel kentleri beton yığınına dönüştürülerek birbirine benzemeye başladı.

Mimari estetik, zevk, işlevsellik hak getire.

Şimdilerde herkes yitirdiği kentine ağlıyor.

Biz doğduğumuz, büyüdüğümüz ve yaşadığımız huzur veren Van'ımızın sözde imarlaşma ve mimari yapılaşma adı altında ruhsuz, kimliksiz beton yığını binalarla boğulmasına ağlıyoruz.

Biz Van'ın ruhunu, kimliğini, geleceğini kaybetmesine ağlıyoruz.

 Biz mahalleleri, caddeleri, sokakları insanlık, şahsiyet, dostluk kokan kadim kentimizin kokusunun, renginin yok edilmesine ağlıyoruz.

 Biz asalet, huzur, mutluluk saçan bahçeli evlerimize ağlıyoruz.

 Biz İskele caddesinin yok edilişine ağlıyoruz.

 Biz o iyi insanların, o güzel atlara binip çekip gitmelerine ağlıyoruz.

 Biz kadir kıymet bilen, vefa, saygı ve hoşgörülü insanların neslinin tükenmeye başlamasına ağlıyoruz.

Biz can diyip can işiten asude Van'ın aç gözlüler tarafından talan edilmesine ağlıyoruz.

 Biz Vanlılar kentimizi için hüzünlenip gözyaşı dökerken sanmayınız ki yalnızca biz ağlıyoruz. Ama her kent kendisine ağlıyor. Türkiye'nin kalbi, medeniyet, kültür, sanat şehri hepimizin kenti İstanbul için herkes ağlıyor

Birsen Aksoy "İstanbul ağlıyor!" başlıklı yazısında şöyle diyor:

"İstanbul ağlıyor, artık sessiz, sessiz değil, duyana, avaz, avaz, çığlık, çığlık.

Sabahları martı seslerine karışan vapur düdüklerinin sesi, vardı. Huzur veren,

Özledim diyor.

Sakin caddelerim, onları süsleyen sıra, sıra asırlık, ağaçlarım vardı,

Çınarlarım, tarihi benimle yaşamış, güzelliğimin, tek şahidi çınarlarım.

Koruyamadınız ağaçlarımı, Koruyamadınız, diyor İstanbul,

Masmavi Deniz'lerim, üzerine Sandal sefası yapan, âşıklar, tertemiz sularım, vardı.

DOSTLARIM vardı diyor. İstanbul'a aşığım diyen, dostlar, nerede?

İSTANBULU, dostları yaktı, yıktı, parça, parça edip bağrını deştiler,

Beton kazıklar çaktılar, adına şehir dediler, utanmadan, yüzüne baka, baka.

Ben zaten kainatın incisi bir şehirdim, neremi beğenmediniz, diye AĞLIYOR İstanbul.

İstanbul AĞLIYOR, avaz, avaz, çığlık, çığlık ne yaptınız bana? diyor, İstanbul.

Yaptığınız, cam kuleler, ile tarihimi kaybettiniz, canlı, canlı gömdünüz,

Sokak aralarında kaybettiniz, tarihimi diyor.

Nerede? Şarkılara konu olan, içinde, aşıkların gezdiği, ressamların resmedip, boyadığı,

Yemyeşil çeşit, çeşit ağaçlarım, her mevsimi görsel şölene çeviren, korularım

Korularım, nerede? O güzelim yemyeşil tepelerim nerede.

İstanbul ağlıyor, içinde her güzelliğini yaşattığı DOSTLARININ ihanetine ağlıyor,

İstanbul kırgın, İstanbul KIZGIN, İstanbul öfkeli, hırçınlaştı İstanbul, neden?

İnsanların sere serpe uzanıp, denizi seyrettiği, hayaller kurduğu, ufku seyrettiği sahillerim Eşsiz manzaralarım, vardı, neydi size zararım diyor.

Taşım, toprağım, her medeniyete, yetti, size yetmedi, dar geldi, nedense,

Getirip taşı toprağı üstüme attınız. Deniz'imden çaldınız, balıklarımı kaçırttınız,

Bedenimi yordunuz, dövdünüz, hırpaladınız, didik, didik ettiniz diye ağlıyor İstanbul.

İstanbul ağlıyor, İstanbul kızgın, onu terk edip, hoyrat ellere bırakıp gidenlere, kırgın.

İstanbul ağlıyor kaybettiği geçmişine, yitirdiği güzelliğine, onun kıymetini bilip de,

Yinede onu terk edip, Gidenlerine ağlıyor, İstanbul.

AĞLIYOR İstanbul, avaz, avaz AĞLIYOR. İstanbulluyum diye övünüp, terkedip gidenlere, ağlıyor.

Medeniyetini kaybettiğine, Gürültünün, kirliliğin, içinde kaybolup gittiğine, isyanı,

İstanbul ağlıyor, İstanbul sevenleri, AĞLIYOR, ağlamayan, sadece

üç MAYMUNLAR."

Kayıplar, gözyaşları, çığlıklar aynı kentlerin adı farklı.

Yazarın Diğer Yazıları