İkram Kali

Herkes aynı soruyu soruyor

İkram Kali

Bayramlaşma birkaç konu etrafında geçti. Yerel seçimler,  başkan adayları, vatandaşı rahatsız eden Genel Kurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'a verilen ceza, yeni Anayasa,  çözüm paketi, Gezi Parkı olayları, giden gelen valilerin değerlendirmesi ve TOKİ konutlarında yaşanan yönetsel sorunlar.  
Bugün veda yemeği yarın ayrılık var.  Van Valisi Münir Karaloğlu bugün Vanlılar ile son kez yemek yiyecek yarın Van'dan ayrılacak. Kendisine bir kez daha Bursa da başarılar diliyoruz.  
Gelelim seçim gündemine.
Van'ı, belediyeyi " yön-etmek"  için aday adaylığı kuyruğuna girenlerin isimleri ortaya bir bir dökülüyor. Siyasi gündem hızla ısınıyor. Ramazan sonrası bugünden itibaren siyasi kulisler yoğunluk kazanıyor. 
Kentin derdi, vatandaşın isteği belli.
Vatandaş kaliteli, temiz, modern, huzurlu bir kentte yaşamak istiyor. Van'ı geleceğe taşıyacak başkan istiyor. Ben atadım sen oy ver dönemi geçti. Bu yaklaşım çok gerilerde kaldı. Depremde 400 bin insan farklı illerde kaliteli belediyeciliği,  modern şehirleri gördü, o illerde 8-9 ay yaşadı.  Yani deprem göçü vatandaşın gözünü açtı. Bir kent nasıl güzelleştirilir, nasıl doğru, temiz, modern, planlı yönetilir gerçeğini herkes yerinde gördü. Kıyaslamalar yapıldı. Cin şişeden çıktı.
Herkes aynı soruyu soruyor. Van'ı kim yönetecek? 
Birileri de  "başkan olarak kimi görmek istersiniz"  diye soruyor
Diyorlar ki ihaleyi,  sokağı, toplumu,  parayı, siyaseti, atamaları, perde gerisini, rantı bugün kim yönetiyorsa, etkiliyorsa 2014 yerel seçimleri sonrası Van'ı da o kadro, o anlayış yönetecektir. Aksini beklemek hayal olur.  Daha şimdiden Büyükşehir Belediyesi Daire Başkanlığı, Şube Müdürlüğü ve rantı bol makamları için " ben"  diyenler atama kulisleri ve kavgası yapıyorlar. Lakin seçim sabahı büyükşehir belediyesi hangi kadro, hangi yasa, hangi kanun ve hangi genelgeler ile nasıl yönetileceğine,  nasıl hizmet sunacağına dair bir çalışma, çaba yok. 
İktisat Profesörü Mehmet Altan Van depreminin ilk günlerinde siyaset- belediye gerçeğini Van örneği ile özetleyen tespitte bulunarak şöyle demişti: 
" İnsanlarımız gene bu sefer de siyasetin ve bürokrasinin koruyup kolladığı hırsız müteahhitler nedeniyle öldü... Deprem nedeniyle yıkılan bina sayısı 970'di...  Ve çoğu da kamu binası... Siyaseti müteahhitler finanse ediyor... Siyaset de müteahhitlere devlet ihalesi veriyor... Sadece devlet ihalesi vermekle kalmıyor, ihaleleri AB standartlarında rekabete açmıyor, yapılanı da ciddi bir şekilde denetlemiyor... Hırsızlık üçgeni nedeniyle yıllardır her depremde önce kamu binaları yıkılıyor ve insanlarımız ölüyor... Eğer yıkılan kamu binası değil ise bu kez de devreye rüşvet veren müteahhit ve rüşvet alan belediye koalisyonu giriyor... Depremin mağduru halk da inşaat sektörünü aktif bir denetleyici olmaktan çok uzakta olunca, artık içimiz kan ağlayarak kanıksadığımız felaket tablolarını yaşayıp duruyoruz…" 
Altan, bir başka söyleyişisinde siyaset-rant ilişkisini özetliyor ve diyor ki:  
"…İlerlemiş bir toplumda siyaset bu kadar etkin olamaz. Siyaset gittikçe gelişmiş ülkelerde önemini kaybeden bir kurumdur. Çünkü para dağıtamıyor. AB Euro'su o siyasetçinin para dağıtmasını engelliyor. Dolayısı ile herkesin fikri bilgisayar, daha iyi eğitim falan değil siyasetin içinde yer alma çabası olarak ortaya çıkıyor. Siyasal rant peşinde koşmak. Piyasada önde gelmek amaç değil, siyasi ranttan daha fazla pay almak…"
Belediyeleri emeksiz kazanç kapısı, vurgun, soygun,  rüşvet yapısı olmaktan çıkarmak gerekiyor. Bu kadim kente ve bu kentin insanlarına yazıktır,  günahtır.  Artık yalan söyleyerek, boş sözlerle, vasat kadrolarla, vizyonsuz yönetimle yerel siyaset, kenti yönetilemez. Vatandaş kaliteli hizmet istiyor.  Daha önce yazmıştım. Bir kez daha altını çizmeyi yararlı görüyorum. Mantalite değişmediği sürece yerel seçimlerde birileri  "ben"  kazanacak Van yine kaybedecek. Şahsen yerel seçimler için çok umutlu değilim.  Çünkü  "biz" adına umutlanabileceğimiz sağlıklı bir gösterge,  heyecan veren çaba şimdilik ortada yok. 
Umarım yanılırım.

Yazarın Diğer Yazıları