İkram Kali

HDP kaybederek kazandı

İkram Kali

31 Mart yerel seçim analizleri, tartışmaları devam ediyor. Bölgemizde iki partili seçim yarışından farklı sonuçlar çıktı.

Seçim akşamı daha oylar sayılırken sıcağı sıcağına seçim sonuçlarını analiz etmeye çalıştığım “Vanlılar sandıkta mesaj verdi” başlıklı yazımda siz değerli okurlarımızı kendi ölçeğimizde bilgilendirmeye çalıştık.

Bu yazımızda Halkların Demokrasi Partisi (HDP)’nin seçimde aldığı sonuçları değerlendirmeye çalışacağım.

HDP 31 Mart’ta aday çıkarmadığı kentlerde seçmenlerini CHP'li adaylara oy vermeye yönlendirdi. 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde bir kısım CHP seçmeninin oy desteğini alan HDP bir anlamda borcunu ödemiş oldu.

Öte taraftan… 2015 genel seçimlerinde yüzde 13,1’lik oranla 6 milyon 52 bin oy alarak 80 milletvekili çıkaran HDP Türk, Çerkez, Laz, Yörük, Roman, Boşnak seçmenlerce huzur-barış amacıyla verdikleri siyasi krediyi kullanamadı. Türkiye partisi olma şansını geçmişte elinin tersiyle iten HDP, CHP yakınlaşmasıyla Türkiye partisi olma yolunda yeni bir süreç başlatabilir. En azından biz öyle umut ediyoruz.

Yerel seçimlerde... Muş, Ağrı, Bitlis ve Şırnak'ı AK Parti’ye kaptıran HDP, Tunceli'yi de TKP'nin adayı Fatih Mehmet Maçoğlu'na kaptırdı. Bitlis, Hakkâri ve Urfa’da çok sayıda ilçe belediyesini de kaybetti. HDP’nin, kayyuma geçen bazı belediyeleri kaybetmiş olması da dikkat çekicidir.  

2014’te kazandığı 102 belediyeden ancak 62’sini alabilen HDP, bu illerdeki toplam 1,5 milyonluk nüfusun belediye yönetimini de kaybetmiş oldu. HDP’nin elinde şimdi Van, Mardin ve Diyarbakır var. AK Parti’nin en zayıf olduğu, ekonomik krizin seçmen tercihini etkilediği dönemde belediye ve oy kaybını HDP kurmayları belediyecilik ve siyaset açısından sorgulaması gerekir.

Politikalarını Türkiye gerçeklerine göre yenilemediği, şiddetle arasına mesafe koymadığı, kazandığı belediyelerde başarılı hizmetler vermediği takdirde, HDP bugünleri de arar duruma gelebilir. Seçmenler siyasi partilerin esiri, kölesi olmadığı unutulmaması gerekir.  

Yerel seçimler sadece başkan, meclis üyesi, muhtar seçimi değildir. Toplumsal sorunların, tepkilerin ve tercihlerin  sandığa yansımasıdır. Mesela Suriye ve Irak’ta yaşanan işgal, parçalanma, acı ölümler, hüzün veren göçler de Kürt seçmenleri etkilemiştir. Komşu ülkelerde yaşananları yakından izleyerek ders çıkaran Kürt seçmenler aş, iş, huzur, hizmet, kalkınma ve mutlu bir gelecek isterken bölünüp parçalanarak sonu belli olmayan maceralara da savrulmak istemiyor. Emperyalist tuzağa düşerek 1915’te isyan eden, işgalci Ruslarla işbirliği yapan Ermenilerin ağır yıkımlara neden olan hataları da Kürtleri etkilemektedir. Seçmen; “Hendek, mağduriyetler, katı etnik ideoloji üzerinden siyaset buraya kadar” demiştir. Beğenmeyebilirsiniz, katılmayabilirsiniz ama 31 Mart seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu’da sandıklardan çıkan sonuçlardan biri de budur.

HDP’nin öncelikle hendek ve barikat meselesinde ciddi bir öz eleştiri vermesi gerekliğine işaret eden Merkezi Diyarbakır’da bulunan Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkanı Mehmet Vural seçim değerlendirmesinde, “HDP, 100’ü aşkın belediyeden 40’ını kaybetti. Başarı bunun neresinde? Ciddi düşünmesi ve siyaseti yeniden yorumlaması gerekir. Bölgede HDP’nin yanlış, nobran, yukarıdan bakış açısına Kürtler bir ikazda bulundu. Bu anlayışa bir sarı kart gösterdi. HDP, bu saatten sonra oturup Kürt ittifakını ve seçmenini yeniden yorumlaması lazım. HDP, öncelikle hendek ve barikat meselesinde ciddi bir öz eleştiri vermesi lazım. Bu olay üstü kapatılacak bir iş değildir. İkincisi ‘ben istediğim adayı çıkarırım, herkes de buna uyar’ anlayışı artık geçersizdir” ifadelerini kullanıyor.

Merkezi Diyarbakır’da bulunan Rawest Araştırma Şirketi Genel Müdürü Rojesir Girasun da, seçim yorumunda şunları söylüyor: “HDP’nin oy kaybı için model bir belediyecilik oluşturmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz ama AK Parti de bölgede elindeki belediyeleri çok iyi yönetemedi...”

Van’a baktığımızda…

2014 seçimlerinde Büyükşehir ve 11 ilçe belediyesi kazanan HDP,  31 Mart 2019 seçimlerinde Büyükşehir ve 9 ilçe belediyesini kazandı ama 2014 seçimlerinde elinde bulundurduğu iki belediyenin yanı sıra bütün ilçelerde oy kaybına uğradı. Anlayacağınız kaybederek kazandı.

Seçimler geride kaldı.

Seçim öncesi projelerini açıklayarak hizmet sözü veren HDP’li başkanlar Büyükşehir ve 9 ilçe belediyesini 5 yıl süreyle yönetecekler. 

Yönetecekler ama nasıl?

Zira yeni dönemde HDP’li belediyelerin işinin kolay olamayacağı belirtiliyor. Bir tarafta bağlı oldukları siyasi irade var. Diğer tarafta belediyeleri yakın takibe alacak olan Devlet var. Devlet yeni dönemde sadece siyasi söylemlerde, faaliyetlerde yakın takipte olmayacak. Hazırlanan yeni yerel yönetim reformuyla tüm belediyelerin harcamaları, ihaleleri, iş ve işlemleri sıkı denetim altında olacak. Yani… Devletin geçmişte çözüm süreci nedeniyle gösterdiği toleransı yeni dönemde göstermeyeceği daha şimdiden hissedilmeye başlandı.

Nitekim…

Diyarbakır HDP İl Başkanlığı’nda geçen hafta düzenlenen, yerel seçimin resmi olmayan sonuçlarına göre Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçilen ve aynı zamanda milletvekili olan Adnan Selçuk Mızraklı ile milletvekilleri Berdan Öztürk ve Hülya Alökmen’in de katıldığı toplantıyla ilgili olarak terör örgütü PKK ile teröristleri öven sözde marş okunup, ölen teröristler için saygı duruşunda bulunulduğu, PKK elebaşı Abdullah Öcalan lehine sloganlar da atıldığı iddiasıyla Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma başlattı.

Hatırlayacaksınız. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da seçim öncesi Kızılcahamam'da toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada “Mart seçimleri geliyor. Bu seçimlerde de bu tür teröre bulaşmış olanlar, olur ya sandıktan çıkacak olurlarsa öyle bekleyelim şu olsun bu olsun yok, anında gereğini yapıp kayyum tayinleriyle yolumuza devam edeceğiz” demişti.  

HDP’li belediyeler yasal sınırlar içinde hizmet yaparak kimsenin arzu etmediği demokratik yöntem olmayan kayyum atanmasına izin vermemesi gerekir. Halk hizmet yapsınlar diye göreve getirdi. 

HDP umut olarak siyasette yoluna devam etmek ve tüm endişeleri boşa çıkarmak için belediyelerde asli görevlerini yerine getirerek başarılı olmak zorundadır. Başaramazsa, “eski tas eski hamam” diyerek aksini yapmaya devam ederse 31 Mart’ta başlayan kan kaybı artarak devam eder.  

Yazarın Diğer Yazıları