İkram Kali

Halkların Demokrasi Partisi sancılı geliyor

İkram Kali

Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’nin Türkiye’de kuruluşuna yasal izin verildiği bir süreçte Türkiye’nin Kürt kökenli partisi, Barış ve Demokrasi Partisi ise Halkların Demokrasi Partisi ismiyle bölge partisi görünümünden çıkarak Türkiye’nin demokratik kitle, hatta ana muhalefet partisi olma hedefiyle geliyor. 

Milletvekilleri HDP'ye katılma kararı alan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Bundan sonra hiçbir partide (HDP’yi kastederek) eş başkanlığı düşünmüyorum" dedi. Genç, dinamik, kültürlü ve başarılı bir lider profili çizen Dermirtaş’ın emeğine, ağırlığına karşın aldığı çekilme kararı HDP  çevrlerinde  ihtiyatla karşılandı.   Öyle görünüyor ki HDP’de sancılı bir dönüşüm yaşanacak.  Bu da doğal sayılmalıdır. Çünkü çok denklemli siyasal yapısı olan ideolojik partilerde siyaset yapmak pek kolay değil.

BDP'nin HDP'ye katılma kararını kamuoyu ile açık şekilde paylaşan, partinin yeniden yapılandırma komisyonunda yer alan isim BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, oldu. Dindar muhafazakar Türk kesimlerle yakın dostluğu bulunan Tan, HDP'nin en az yarısının dindar muhafazakar Türklerden ve Kürtlerden oluşmasını istiyor. Tan’ın gönlünden geçen Kürt ağırlıklı ANAP tarzı iktidara yürüyecek HDP oluşumu. Tan,  solcuların, sosyalistlerin ağılıkla yer alacağı HDP’de dindar muhafazakar bir kaç Türk ve Kürt bulunmasının HDP’yi demokratik kitle partisi yapmaya yetmeyeceğini vurguluyor. 

Altan Tan diyor ki;

  • BDP’li Belediye başkanları da HDP'ye geçmelidir. İki başlılık olmaz. Çünkü baş var, gövdeyi ve yerel ayakları ondan koparıyorsunuz.
  • Bütün Türkiye'yi şu anda demokratikleştirecek dini, etnik, mezhebi, sınıfsal, ihtilaf noktalarında uzlaşma sağlayacak bir yeni demokrasi partisine oluşumuna ihtiyacı var. AKP bu ümitlerle geldi, bunu yapamadı.
  • Türkiye'yi dünya ile çevre ülkeleri ile tekrar barıştıracak ve içerideki iç barışı sağlayacak, Ak Parti'nin devirdiği treni tekrar demokrasi rayına oturtacak yeni bir partiye ihtiyaç var.
  • HDP kurulurken maalesef sol, sosyalist gruplar ağırlıklı hatta neredeyse yüzde 90-95'i bunlardan oluşan bir HDP ortaya koydular. Bunun Türkiye toplumun da ciddi bir karşılığı yok, Kürt seçmen tabanı açısından da ciddi bir tabanı ve karşılığı yoktur.
  • Solu, sosyal demokratları dışlamadan, bizim ihtiyacımız olan dindar muhafazakar kitleleri, Kürt toplumunun Kürdi hassasiyetlerini, liberal demokratları, işçileri, işsizleri, Alevileri, Sünnileri, Türkiye'de demokrasi ve hukuk isteyen dünya ile barış isteyen Ortadoğu'da barış isteyen bütün demokrasi güçlerini toparlayabilecek bir ana muhalefet partisi. Önce ana muhalefet partisi olacak sonrada iktidara yürüyecek, Yeni anayasa talebini bu parti canlandıracak.
  • Partinin kadroları yüzde 90'ı laik, seküler, sol sosyalistlerden olsun, yüzde 3-5'de birer ikişer Altan Tan içine koyalım sos olarak. Bunun başarı şansı yok.
  • Türkiye'de emekçilerin, yoksulların, işçilerin ve işsizlerin yarısı kadar AKP'ye oy veriyor. Buna CHP'ninde bizimde kafa yormamız lazımdır. Oyu nerede arayacaksınız.
  • HDP genel başkanlarından, il ilçe düzeyine kadar temsilin dengeli dağıtıldığı demokratik bir kitle partisi olacak. Bunu yapabilirsek başarılı olacağız. Parti içi demokrasi işleyişi çok önemlidir.
  • Türkiye öyle bir demokratik noktaya gelmeli,  PKK kendi ismi ile siyasileşebilmeli, partileşebilmeli. Legal anlamda partileşebilmeli, Sayın Öcalan'da cezaevinden çıkabilmeli, bu partinin yöneticisi, lideri olarak fiilen siyaset yapabilmeli. Kandil'deki kadroların tamamı gelip legal siyasetin içinde olmalı, olabilmeli.
  • Keşke KCK, BDP haline gelse. Bunu gizli saklı değil, legal olarak bir siyaset yapılması, bütün toplumun önüne şeffaf olarak ortaya çıkılması Türkiye'nin de yararınadır.
  • Milletvekilleri HDP'ye geçsin ama BDP'li belediye başkanları geçmesin böyle bir durum olursa ben buna karşıyım. Belediye başkanları da HDP'ye geçmelidir. Çünkü baş var, gövdeyi ondan koparıyorsunuz, yerel ayakları bunu asla doğru bulmam.
  • PKK'nın ilk çıkışında üzerine oturduğu kadro Kürt köylü ve yoksul kesimleridir, ana taban itibariyle kadroları da lider kadroları da öyledir. Fakat, bu 30 yıllık süreç içerisinde o 30 yılın 40 yılın Kürt yoksul ve köylü kesimleri bugün çok büyük oranda şehirleşti, hatta önemli bir kısmı orta sınıf oldu.
  • Halk bize sarı kart gösterdi. Eğer bunu yapabilirse ışık tekrar yeşile dönüşecektir. Yapamaz ise, bir patinaj başlayacaktır. Farklı alternatifler ve farklı çıkışlar ortaya gelecektir. Siyaset boşluk kaldırmaz.

Abdullah Öcalan’ın günün birinde TBMM’ne gireceğini, hatta iktidar ortağı olabileceğini sokaktaki vatandaş yıllardır konuşuyor, dolaysıyla Tan’ın söylediklerinde şaşılacak bir durum yoktur.

Çifte standart

Diyarbakır'da daha önce kurulan Kürdistan Gençlik Hareketi Derneği ve Kürdistan Sanayici ve İşadamları Derneği’nin isimlerinde "Kürdistan" kelimesi geçtiği için, Anayasa ve yasalara aykırı bulunarak, kendilerinden tüzük düzeltmelerini isteyen İçişleri Bakanlığı kuruluş dilekçesi veren Genel Başkanı Mehmet Emin Kardaş’ın olduğu, "Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi"nin kuruluş ve faaliyetine resmen izni verdi. Çifte standart karşısında insan “Bu ne nane bu ne lahana turşusu” demekten de kendisini alamıyor.

Molla Mustafa Barzani tarafından Irak'ta kurulan Irak Kürdistan Demokrat Partisi’ni ve politikalarını örnek alarak kurulan Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’ne izin verilmesi TBMM’de sert tartışmalara neden oldu. İlginçtir BDP etnik yapıya dayalı bölge partisi görünümünden çıkarak HDP ile Türkiye partisi olmaya hazırlanırken, etnik yapıya dayalı isminde “ Kürdistan” olan bir parti kuruldu. Türkiye bölgedeki gelişmelere ve dengelere göre hesapları bozan ileriye dönük siyasi hamleler yapıyor! Sırda başka hamleler  var.

Çocuklara değer verince

Bu köşede 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle yazdığım yazıda çocuklara değer verilmesinden söz ederek “  Belediye başkanları geleceğin seçmeni, yöneticisi olacak çocukların gözünde saygıyla, sevgiyle hatırlanmak istiyorlarsa önce çocuklara yönelik yaşam projelerini yoğunlaştırmaları gerekiyor" demiştim, Yazının yayınlandığı gün çocuklara değer veren Türk Hava Yolları'nın reklam filimi televizyonlarda, dergilerde, bilbord ve sinemalarda dolaşıma girdi.  Çocukların başrolde oynadığı "Türkiye'de uçmadığımız tek bir yer kalsa, dünyada en çok noktaya uçmuşuz ne fayda" sloganıyla ekranlara gelen reklam filmi çok büyük beğeni gördü, karşılığını fazlasıyla aldı.

İzleyenleri duygulandıran reklam filmini daha önce Cem Yılmaz ve Kıvanç Tatlıtuğ gibi ünlülerin oynadığı reklamlarda yönetmenlik yapan Bahadır Karataş çekmiş. Karataş, çocuklara değer veren, çocukları anlayan,  çocukların hayallerini gerçeğe dönüştüren, çocukları mutlu eden,  bakış açısıyla, yüreklere dokunan etkili ve keyfili kısa metrajlı film tadında reklam hazırlamış.

Reklam her ne kadar Iğdır’ı konu alsa da film Antalya Korkuteli İmecik Köyü'nde çekilmiş.  Reklamın diğer sahneleri ise Antalya merkez ve Iğdır Havalimanı'nda çekilmiş.  Filmde izlediğimiz şirin, başarılı minik oyuncular da İmecik Köyü'nden seçilmiş. Reklamda oynayan ilkokul öğrencileri Elvan Büyükkursak, Oğuzhan Yavuz, Nihat Küçükkursak ve Kerim Ardıç’ın reklamda muhteşem bir performans sergilemesi izleyen herkesin dikkatini çekiyor.  Film yönetmeni ve çocuk oyuncuları kutlamak gerekir.  

Yazarın Diğer Yazıları