İkram Kali

Gavur Mü'min

İkram Kali

Vanlı kimliğimiz ve Van dostu üzerine, geçen günkü öz söyleyişi yaptığım yazımın üzerinden iki gün geçmeden Van ile bağlantılı ilgi çekici yeni bilgiler ortaya çıktı.

Kanal D'de 5 Mayıs 1919'la Anadolu işgali başlayan dönem dizisi var.

Savaşın acımasız ortamında vazifeleri ve vicdanları arasına sıkışanların, aşklarını yine de yeşertmeye çalışanların,  her şeye rağmen bir arada kalmaya gayret eden bir ailenin, esaretten özgürlüğe doğru çıkılan amansız bir yolun hikâyesini anlatan Vatanım Sensin büyük bir ilgi görüyor.

Başarılı sinema oyuncusu Halit Ergenç'in dizide canlandırdığı Kurtuluş Savaşı tarihimizde adı sanı hiç duyulmayan, Albay Cevdet'in gerçekte kim olduğu izleyiciler merak ediliyordu.

 Yapılan araştırmalar sonucunda Albay Cevdet'in o dönemki lakabının Gavur Müminin asıl adının Mustafa Mümin Aksoy olduğu, mezarının, Balçova eski mezarlıkta bulunduğu, ölüm ilanının ise Kurtuluş Savaşı'nın belki de bir numaralı milli casusuna yaraşır gizemle "Bir Dost" imzasıyla verildiği ortaya çıktı.

Namını, şanını, nefsini vatanın kurtuluşu için bir kenara atmış kahramanlardan Yüzbaşı İbrahim oğlu Mustafa Mümin, 1892 yılında İzmir'de dünyaya gelmiş. 1911 yılında Beylerbeyi Yedek Subay Okulu'ndan Teğmen rütbesiyle mezun olmuş. Balkan savaşları ve Birinci Dünya Savaşında çarpışmış. İzmir'in işgalinden hemen önce Jandarma Genel Komutanlığı'nın talimatıyla İzmir Jandarma Alay Komutanlığı'nda görevlendirilmiş.

Yunan işgalini kolaylaştırmak için işgal kuvvetlerine sözde yardım etmeye başlayan, işgalcilerle ilişkisi yüzünden İzmirli Türkler tarafından "namı diğer Gavur Mümin", "Hain Mümin" lakabı takılan, sürekli hakaretlere uğrayan Mümin Bey'in Van ile bağlantısı da gün yüzüne çıktı.

Anlatalım…

İşgalcilerin güvenini kazanan Yüzbaşı Gavur Mümin, Yunan Karargahı'ndan elde ettiği bilgileri, Anadolu'ya iletiyor. Bu bilgiler Yunan ilerleyişini ciddi ölçüde etkiliyor ve Ankara'ya hazırlık için zaman kazandırıyor. Türk kuvvetleri arasında düşman için çalışan işbirlikçi bir ajanın ihbarı üzerine Mümin Bey Yunan İstihbaratı tarafından açığa çıkarılarak müebbet hapis cezasına çarptırılıyor ve Atina'ya gönderiliyor. Kurtuluştan sonra, Türk-Yunan esir değişimi sırasında bizzat Mustafa Kemal'in emriyle, General Trikopis'e karşılık takas edilen Mümin Bey yurda döndükten sonra da  çeşitli zorluklarla karşılaşıyor.

Van ile ilgili acı sonla noktalanan bağlantı  başlıyor.

Çok sevdiği askerlik mesleğine dönmek için yaptığı başvurular uzun süre reddedildikten sonra kabul edilen ve Albaylığa kadar yükselen İstiklal Savaşında kahramanca savaşan  "Gavur Mümin" Mümin Aksoy Van'da Mıntıka Komutanı (Jandarma Sınır Alay Komutanı) olarak görev yapıyor.

Yunanlılara canı pahasına meydan okuyarak görevini yerine getiren, yenilmeyen Albay Mümin, Van'dan Hakkâri'ye giderken yolda zatürree hastalığına yakalanarak 24 Ocak 1948'de hayatını kaybediyor. 

Yürekli, cesur askerden geriye tarihe mal olan kahramanlıkları, namı ve Van yollarında son bulan hazin ölüm öyküsü kalıyor.  Ruhu şad olsun.

 

Van o Van

Atatürk Havalimanı camiasının sevilen simalarından ve çalışanların 'Sitare Ablası' Sitare Şençalış, THY'de 22 yıl, Atlasglobal'de de 12 yıl olmak üzere toplam 34 yıl çalıştıktan sonra geçenlerde  havalimanına ve arkadaşlarına Van anısıyla veda etti.

Çalıştığı Atlasglobal, TAV ve birçok kuruluşun kendisi için veda toplantısı düzenlediği Sitare Şençalış, Atatürk Havalimanı'nda görev yapan gazetecileri de ziyaret ederek 34 yıl boyunca kendisine gösterilen desteğe teşekkür etti.

Ziyaret sırasında bir gazeteci meslektaşımızın, "34 yıl boyunca binlerce insanla karşılaştınız. Sizi etkileyen en önemli anı nedir? Sorusu üzerine  Sitare Şençalış,  Van ile ilgili anısını şöyle aktardı:

"Bir bayram üstüydü. Van yolcularını hiç unutamam. Bayram uçuramıyoruz çünkü Van'da hava çok kötü. Ama bunu anlatamıyoruz tabii, eski terminal. Yolcular kontuarlara yürüdü, ben de oradayım. Tam o sırada bir anons yapıldı. Bir uçuş anons ediliyor. Yolcular 101 (İngilizce okunuşu 'van o van') numaralı kapıya çağrılıyor. Danışmada arkadaş bu anonsu 'Van O Van' şeklinde yaptı. Yani  bunu duyan yolculardan birisi bağırarak üzerime geldi; "Uyy" dedi. Bağırarak, 'Sen Van'a uçuruyorsun da bana yalan söylüyorsun. Beni uçurmuyorsun' dedi. Fıkra gibi, zor ikna ettik. 'O Van senin bildiğin Van değil' dedik. O yolcu benim için unutulmaz. Hem yaşlı hem tontondu."

 Herkesin hayatında bir şekilde Van ve Vanlı mutlaka var. Vanlı olmak, Van dostu olmak kadar Van ile yolunun kesişmesi de bir şanstır. Van deyip geçmemek lazım.

 

Düşüş başladı

Arapça kökenli bir kelime olan "cemre"'nin sözlük anlamı kor yani ateştir. Halk arasında ise sıcaklığın artması olarak bilinir. Cemrenin ilkbahar başlamadan hemen önce 7 gün arayla havaya, suya ve toprağa sırasıyla düştüğüne inanılır. Düşen cemreler sayesinde hava, su ve toprak ısınır.

Birinci Cemre dün ve bugün havaya düştü. İkinci cemre 26-27 Şubat'ta suya, üçüncü cemre 5-6 Mart'ta toprağa düşecek.

Diyorum ki; cemrelerle beraber işsizlik, enflasyon, karamsarlık, sıkıntılar, gam, keder,kırgınlıklar, hastalıklar, dövizin ve altının yükselişi de düşse bu bahar ne güzel olur.

Yazarın Diğer Yazıları