İkram Kali

Eylem yapan mı kazanıyor?

İkram Kali

İkram KALİ

2011 depremi sonrası mağdur olan 150 bini aşkın depremzede devlet tarafından konteynırlara yerleştirildi. 23 Ekim 2012 günü TOKİ konutları teslim edilmeye başlandı. Teslim tarihi sonrası konteynır kentte barınan ailelere konteynerleri boşaltın denildi.  

Herkes konteynırları boşaltırken evleri yıkılmayan, yani depremde maddi bir kaybı olmayan kiracı konumuyla konteynırlara yerleştirilen 90 aile yasal hiçbir dayanakları, hakları olmadığı halde ilginç bir çıkış yaparak “Bize TOKİ konutlarından kalıcı ev verilmese konteynırları boşaltmayız” dediler. Önceleri pek önemsenmeyen bu tavır zaman içinde meydan okuma şeklinde eyleme dönüştü. Siyasiler, meslek odaları, kimi sivil toplum kuruluşları bu insanların ayağına gitti, kimi “ insanlık”  adına destek oldu, kimi de konteynırları boşaltmaları için ikna etmeye çalıştı. AK Parti ve BDP milletvekilleri bu insanları ziyaret etti. “ Ev vermeseniz çıkmayız” dediler.

Bütün çabalar nafile.

Konteyner kenti boşaltması gereken 90 aileden ihtiyacı olanlara kira yardımı, iş bulma desteği sağlanacağını belirten Valilik geçen gün yazılı açıklama yaparak, “Yürümekte olan hukuk düzenimiz itibarıyla, konteyner kentte yaşamaktan kaynaklanan bir üstün hakkın varlığını kabul etmek mümkün değildir. Dolayısıyla buna bağlı olarak ifade edilen konut talebi karşılanabilir değildir. Nitekim bu durum vatandaşlarımızla Valiliğimizin yaptığı toplantılarda ve diğer temaslarda çok açık biçimde belirtilmiştir. Dolayısıyla ev verilmediği takdirde konteyner kenti boşaltmak istemediklerini beyan eden vatandaşlarımızın talebi hukuki olmadığı gibi adil de değildir. Bu nedenle de uygulanabilir bulunmamaktadır”  dedi. Yani size TOKİ konutlarından ev vermemiz mümkün değildir” denildi.

Van Belediye Başkanı Bekir Kaya’da attığı tweet’te şöyle dedi,”  Baştan beri hepsine kiralık ev bulma ve kirayı karşılama önerimizi kabul etmiyorlar. Aynı teklifi  il valiliği de yapıyor. Eyleme devam etmek istiyorlarsa da; çocuk, hasta ve yaşlıları kiralanacak evlere yerleştirebileceğimizi belirttik. Taleplerinin sosyal konut olduğunu, karşılanmadığı müddetçe başka bir çözüm kabul etmediklerini belirtiyorlar. Isınma problemi için katalitik soba istenildi, belediye olarak karşıladık. Yine banyo sorunlarını istedikleri şekilde çözdük. VEDAŞ’ın elektrik bağlaması halinde faturayı karşılayacağımızı söyledik ve girişimlerde bulunduk. İçinde Van Mv. Özdal Üçer, İHD, Mazlum Der ve KESK’ten temsilcilerin olduğu bir koordinasyonla birlikte çalışıyoruz”

Bunu da kabul etmediler. 

Konteyner Kentten çıkmayan eylemcilerin elektriği 120 gün önce AFAD tüketilen elektrik faturalarını ödemeyeceğini belirtmesi üzerine VEDAŞ tarafından elektrikleri kesilmişti. Van Valiliği’nin kira yardımını da kabul etmeyen eylemcilerin kaldığı konteynerlere önceki gün elektrik verildi.  Ben eylemcilerin yerinde olsam bu kadar güçlü destek almışken dayalı döşeli, 1 yıllık yakıt, elektrik,  su gideri ödenmiş, 1 yıllık gıdası sağlanmış ev almadan konteynerlardan çıkmam.

Gelelim TOKİ Afet Konutlarında oturan depremzedelere.

Ey insan severler! Ey yetkililer, yetkisizler, siyasiler, sivil toplum kuruluşları, vekiller. Vatandaş size soruyor.

TOKİ afet konutlarında kalanların sorunlarına neden aynı şekilde duyarlı değilsiniz? Edremit Belediyesi TOKİ depremzedelerine 350 lira su abone kazığı atarken AK Parti ve BDP ilçe başkanları, meclis üyeleri, sivil toplum kuruluşlarının sesi neden hiç çıkmadı? Neden yakıt ve ortak gider ödedikleri halde konutları pislik içinde olan, kalorifer kazanları çamur akan depremzedelerin feryadına kulak vermediniz?  Sabahın karanlığında TOKİ’de yollara dökülerek saatlerce minibüs bekleyen hasta, yaşlı, kadın çocukların ulaşım çilesine neden duyarlı değilsiniz?  Sizin duyarlılığınızın rengi, ölçüsü nedir? TOKİ konutlarında sorun yaşayan insanların eylem yapmasını mı bekliyorsunuz?  Çok beklersiniz.

 

Türkiye'yi sarsan operasyon

 

Türkiye dün yapılan operasyonla sarsıldı. Ankara’da siyaset şok geçirdi. 1 yıldır devam eden fiziki ve teknik takip süreci sonunda başlatılan soruşturmada sanatçı Ebru Gündeş’in müstakbel eşi milyarder Azeri Rıza Zarrab'ın sahte belgeler ve hayali ihracat gibi yöntemlerle şüpheli para transferleri ve bakanların oğulları üzerinden Türk vatandaşlığı olmayan kişilere rüşvetle vatandaşlık verilmesini temin etme; imar usulsüzlükleri, rant yolsuzlukları, yerel yönetimlerin imara açmadığı arazilerin rüşvetle bakanlık üzerinden illegal olarak imara açılması;-Fatih Belediyesinin sit alanındaki arazilerin bakanlığın gücünü kullanarak illegal olarak imar ve inşaata açılması; Marmaray projesine ciddi zarar vereceği halde rüşvet karşılığında bazı arsalara imar ve inşaat izni vermek gibi suçlamalarının muhatabı olan çok sayıda iş adamı ve siyasi  isim var.

Operasyonda Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Ebru Gündeş'in kocası Reza Zerrab, Ali Ağaoğlu,- Osman Ağca,Taş Yapı'nın sahibi Emrullah Turanlı,- Halk Bankası Genel Müdürü  Süleyman Arslan, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Ekonomi Bakanının Özel Kalem Müdürleri M.B.K ve O.K, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın Danışmanı Songül S, Çevre Şehircilik Genel Müdürü M.A.K  gözaltına alındı. Soruşturma devam ediyor.  Hukuki süreç işliyor.

Operasyon ile ilgili olarak  “ Türkiye’de hukuk var”  demek yeterlidir.

Maalesef her dönem bazı siyasilerin çocukları, kardeşleri, aile yakınları, ortakları bu işlere bulaşıyor. Ülkemizin, halkımızın en büyük düşmanı, gelişmemize, adaletli paylaşımın önünde duran en büyük sorun rüşvet ve yolsuzluktur. Mesela yerel seçimler üzeri Van’da kahvede, köşede kimin nasıl nereden rüşvet alıp verdiği; devlet kaynakları ile kimlerin nasıl haksız bir şekilde yat, kat, araba,  iş yeri sahibi olduğu;  bu beyzadelerin lüks yaşamları konuşuluyor.

Sonuç olarak. Türkiye’de siyaset kurumu zenginleşme aracı olmaktan çıkarılmadığı sürece yolsuzluk,  rüşvet çarkı işlemeye, birileri de zenginleşmeye devam edecektir.  

Yazarın Diğer Yazıları