İkram Kali

Ermeniler barış istiyor mu?

İkram Kali

Bizim kültürümüzde ” Kanı kanla yıkamazlar” diye özlü güzel bir söz vardır. Bu söz akan kan sonrası yaratılacak kin, nefret ve düşmanlığı önlemeyi amaçlayan anlamlı öğretidir.

1915’te Van’da Türkler,  Ermeniler, Kürtler tarifsiz ortak acılar yaşadı. Geçmişte yaşanan acı olayların günümüzde düşmanlığa dönüştürülmesinin, siyasete alet edilmesinin halklara ve ülkelere yararı yoktur.  Yaşanan olayları sebep sonuç ilişkisi içerisinde incelemek ortak kültür,  dostluk, komşuluklardan, ortak anılardan yeni birliktelikler yaratmak gerekir. Bütün acılara duygudaşlık içerisinde saygı duyulması insanlığın gereğidir.  Hiçbir acı ötekileştirilemez. Müslüman’ın, Ermeni’nin acılarına hep birlikte saygı gösterip, gözyaşı dökülmedikçe söylenenler havada kalır.

***

Önceki gün zamanın ruhunu iyi okuyabilen Başbakan Erdoğan, Ermeni meselesinde önemli bir adım atarak 24 Nisan günü nedeniyle Doğu ve Batı Ermenicesi dâhil toplam 9 dilde, Ermeni çevrelerinin katılaşmış ezberlerini bozan, rant ve dine dönüşmüş iddialarını sorgulamaya, özeleştiriye muhtaç bırakan insani, vicdani bir mesaj yayınladı. 

 

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez, 1915 olaylarının yıldönümü vesilesiyle, Başbakan düzeyinde Ermenilere taziye mesajı Diaspora Ermenileri haricinde dünyada yankı buldu.  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan adına, Başbakanlık tarafından yazılı olarak yayınlanan mesajda, Ermenilere taziye dilekleri iletildi.

“Ermeni vatandaşlarımız ve dünyadaki tüm Ermeniler için özel bir anlam taşıyan 24 Nisan, tarihi bir meseleye ilişkin düşüncelerin özgürce paylaşılması için değerli bir fırsat sunmaktadır” sözleriyle başlayan Erdoğan'ın mesajında,

"Kadim ve eşsiz bir coğrafyanın benzer gelenek ve göreneklere sahip halklarının, geçmişlerini olgunlukla konuşabileceklerine, kayıplarını kendilerine yakışır yöntemlerle ve birlikte anacaklarına dair umut ve inançla 20'inci yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz" ifadelerinde ortak acıları, birlikte anmaya, anlamaya vurgu yapılması dikkat çekti.

"Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı herkes gibi Ermenilerin de o dönemde yaşadıkları acıların hatıralarını anmalarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir” denilen mesajda Ermenilerin acılarına duyulan saygıya atıf yapılırken, 1915 olaylarına ilişkin farklı görüş ve düşüncelerin serbestçe ifade edilmesinin çoğulcu bir bakış açısının, demokrasi kültürü ve çağdaşlığın gereği olduğu vurgulandı.

Başbakan Erdoğan mesajında Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarının milyonlarca Osmanlı vatandaşı için acılarla dolu zor bir dönem olduğunun yadsınamayacağını belirterek "Adil bir insani ve vicdani duruş, din ve etnik köken gözetmeden bu dönemde yaşanmış tüm acıları anlamayı gerekli kılar" ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın taziye mesajı dünya basınında da büyük yankı buldu. ABD'deki Ermeni kuruluşlarını çatısı altında toplayan Ermeni meselesini siyasi rant haline dönüştüren Amerikan Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA), Erdoğan'ın açıklamasını ''Uluslararası alanda giderek yalnızlaşan Ankara, inkarı yeniden ambalajladı'' diye değerlendirdi.

Fransız France 24 televizyonu, Erdoğan'ın açıklaması için "Yeteri kadar nadir rastlanılacak ve altı çizilmesi gereken bir bildiri" ifadesini kullandı. Haberde Erdoğan'ın ilk defa açık bir şekilde Ermenilerin tarihte yaşadığı dram hakkında konuştuğu vurgulandı.

Fransız Le Monde gazetesi de Başbakanın önceki dönemlere göre daha uzlaşmacı bir tavır sergilediğini vurgulayarak, "Erdoğan ilk kez bu kadar açık bir şekilde bu dram hakkında konuştu" ifadesini kullandı.

Le Parisien gazetesi ise  Erdoğan'ın taziye mesajının Türkiye'de "siyasi bir deprem" niteliği taşıdığını savundu. Gazete bu durumun Türkiye tarihinde bir ilk teşkil ettiği değerlendirmesine yer verdi.

Alman Tagesspiegel gazetesi internet sitesinde yer verdiği haberde, Türkiye tarihinde ilk kez bir liderin, Ermenilerin tehciri konusunda resmi bir anma mesajı yayımladığını yazdı. Haberde gözlemcilerin, bu mesajı “önemli bir adım” olarak yorumladıkları vurgulanırken, bunun “resmi bir özür anlamına gelmediği” kaydedildi. Başbakan Erdoğan’ın açıklamasının Ermenice olarak da yayımlandığına işaret edilen haberde, bunun da “sıra dışı bir adım” olduğu vurgulandı. Gazetenin haberinde 1915’te yaşanan olayların niteliği ve kurbanların sayısının bugün de tartışmalı  olduğu vurgulandı.

ABD Başkanı Obama, 24 Nisan dolayısıyla yaptığı açıklamada, 1915 olayları için "Büyük Fekalet (Meds Yeghern)" ifadesini kullandı.

***

Erdoğan açıklamasıyla siyasi deprem yaratırken Türk Tarih Kurumu dün  Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde  Birinci Dünya Savaşında Ermeniler  Sempozyumu  düzenledi.  Çok sayıda bilim adamının katıldığı sempozyumda önemli bildiriler sunuldu. Sempozyum bugün de devam edecek.

***

Ermeni meselesinde en büyük acıyı yaşayan illerin başında Van gelir. Van kadar yakılıp yıkılmış, Vanlılar kadar acı çekmiş şehir ahalisi yoktur.  Sormak gerekiyor. 30 bin masum Vanlı Müslüman 1915’te Ermeni çetelerince neden katledildi? Neden isyan ettiniz? Neden Van’ı yakıp yıktınız?  Ruslar Van’ı işgal ettiğinde 1917 Ekim devrimi olmasaydı Van’da bugün tek bir Türk ve Kürt kalmamış olacaktı.  Buna karşın Seferberlikten sağ dönen Vanlı dedeler, nineler,  büyükler yaşadıkları o derin acıları çocuklarına, torunlarına gözyaşları içinde anlatırken Ermenilere yönelik kin, nefret, düşmanlık ifadelerini hiçbir zaman kullanmadılar. Aksine acılarına, çektikleri çilelere rağmen Ermenilerle geçmişte komşu olduklarını, alışveriş yaptıklarını, ortak anıları, kültürleri olduğunu, masum Ermenilerin suçsuz olduğunu anlatarak gelecekte barışa, yakınlaşmaya zihinlerde insani kapı araladılar. Ermenilerle dostluk olacaksa ortak acılara saygı yanında, 1915’i en ağır şekilde yaşayan Vanlı dedelerimizin, büyüklerin olayları anlatırken gösterdikleri insani, vicdani, gerçekçi yaklaşımları Ermeni çevrelerinden de görmek bekliyor.  Neticede isyan eden, yakıp yıkan Ermeniler olmuştur.

***

Ermeni meselesi ile ilgili Ermeniler tarafından 1915 ile ilgili kaleme alınan roman, hikaye ve diğer yazılarda mutlaka çocuk, kadın istismarı var. Müslümanların neden katledildiğine dair tek satır yoktur. Öyle ki olaylar anlatılırken sebeplere değinilmeden kendi kurgularına göre dramatik, trajik anlatımlara yer verilir. Neyse. Önceki gün bir Ermeni bayanın yazdığı yazı bir yazı bu şekilde düşünen Ermenilerin  ne kadar ön yargılı, kin nefret içinde  olduklarını  anlatmaya yetiyordu.

1958’te Beyrut’ta doğan Toronto’da yaşayan Arsinée Khanjian adlı Ermeni oyuncu İstanbul’a geliyor.  İstanbul’da geçirdiği bir günü Agos gazetesinde anlatırken inanılmaz ön yargısını,  bilinçaltındaki kin, nefret ve düşmanlığını satırlarına şöyle aktarıyor:

İstanbul’daydım ve Türk arkadaşım C.M., hazırladığı radyo programı için Osmanlı döneminin önde gelen Ermeni yazarı Zabel Yesayan’nın, Birinci Dünya Savaşı sırasında Türk Hükümeti elinde telef olmuş bir buçuk milyon Ermeni’yi anlatan 'Among the Ruins' ('Yıkıntılar Arasında') eserinden okumalar yapacağını söylemişti. Radyoya doğru giderken, kentin her zamankinden daha fazla sayıda Türk bayrağıyla donatılmış olduğunu fark ettim. Arkadaşım 23 Nisan’ın önemli bir gün olduğunu, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olduğunu anlattı. Bu özel günde, Türkiye Meclisi'ndeki koltukların başına çocuklar geçiyor ve sembolik olarak bir günlüğüne ülkeyi onlar yönetiyormuş.

Biz radyoya vardığımızda, hemen önümüzde sekiz-on yaşlarında güzelim bir grup belirdi yanı başlarında öğretmenleriyle. Kendilerine armağan edilen bu özel günü kutlamak için bir okul gezisi düzenlenmişti. Çocukların âdeta bulaşıcı bir kahkahası ve sevinç dolu gözleri vardı. Arkadaşımla çocukları geride bıraktık, stüdyoya geçip ses teknisyenin karşısına kurulduk….

Zira o anda, o masum çocukların her daim babalarının amellerinin yükünü taşıyacağını, gelecek nesillerin atalarından kendilerine kalan bu mirası göğüsleyeceğini de idrak etmiş oldum.

Bu masum çocukların çoğu, ortak tarihimizde benim atalarımın masum çocuklarını kırıma uğratmış faillerin, bu kırıma seyirci kalanların ya da bunu inkâr edenlerin torunuydular…”

Ermeni Arsinée Khanjian daha önce hiç görmediği, kimin çocuğu olduğunu bilmediği çocukları bilinçaltıyla önce  yargılıyor, sonra çocukların Türk olduklarına kanaat getiriyor ve dedelerini de orada suçlu ilan ediyor. Polis, savcı, yargıç.  Ermenistan’da bütün okullarda çocuklara önce Türkiye düşmanlığı öğretilir. Orda soykırım iddiaları yalandır, 1915’te bizimde hatalarımız,  günahımız var demek suçtur. Dolayısıyla bayanı anlayabiliyorum.

Komşumuz, eski dostlarımız bu toprakların renkleri olan Ermenilerle ortak acılarımıza ortak yas tutmaya, yeniden dostluk kurmaya, aynı sofraları paylaşmaya ve yakınlaşmaya evet. Ancak iftira, kine, nefrete,  düşmanlığa, acılar üzerinden rant elde etmeye, masum dedelerimize iftira atma, kurnazlığa hayır. Türk bayrağını yakarak iftira atarak, yalan söyleyerek, tarihi çarpıtarak, dayatma yaparak ne gönül kapıları ne de sınır kapıları açılabilir. Ermeniler gerçekten barışmak istiyorlarsa önce kendi gerçekleriyle yüzleşerek, empati ve öz eleştiri yapmaları gerekiyor.  Namuslu, onurlu, geçmişine saygısı olan hiçbir kimse Ermeni iftiraları ve yalanlarını kabul etmez,edemez.  

Yazarın Diğer Yazıları