İkram Kali

Eleştiriye evet, Potin uşaklığına hayır

İkram Kali

1915’te yani bundan 100 yıl önce Rus askerlerinin Potin’leri altında işgale uğrayarak Rus yıkımlarından fazlasıyla nasibini almış yitik Van şehrinin bir insanı olarak Türk jetlerinin sınırlarını ihlal eden Rus savaş uçağını düşürmesi ile başlayan gelişmeler üzerine bizimde bazı söyleyeceklerimiz var.

Ama bundan önce Mustafa Kemal Atatürk’ün “Savaş hayati ve zaruri olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir'' veciz sözüyle savaşın başvurulması gereken en son yol olduğunu hatırlatalım. Zira savaşların kazananı olmaz.  

Gelelim Türk-Rus gerilimine yönelik düşüncelerimize;

BİR: Esad rejimini korumak, IŞİD’i vurmak hikâyedir. IŞİD’in arkasında en başta Esad ,Rusya var. Rusya Suriye’de silahlı gücünü artırarak daha sağlam yerleşmek için uzun zamandır bahane yaratmaya çalışıyordu. Türkiye’nin Rus savaş uçağını düşürmesiyle Potin bu amacına ulaşmış oldu.  Suriye’nin  Rusya’nın en büyük üssü haline gelmesinin yolu açıldı.

İKİ:  Karizması çizilerek bastonu yere düşen basit taleplerde bulunan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Potin (Putin) yaşadığı prestij kaybıyla Stalins, Deli Petro tarzı duruş sergileyerek Türkiye’ye karşı amacını aşan ekonomik saldırı başlattı. Sergilediği orantısız güç gösterisi Türkiye’nin yanı sıra Gürcistan, Ukrayna, Kırım gibi sorunlu olduğu Kafkas ülkeleri ile ulusal onuru incinen Rus halkına dönüktür.

ÜÇ: Devletlerarasındaki bütün ilişkilerin ekonomik çıkarlar etrafında şekillendiği unutulmamalı.  Güç ekonomidir.  ABD,  Çin, İngiltere, Almanya gibi ülkeler Türkiye -Rusya geriliminde önce kendi çıkarlarına bakarlar.   O nedenle Türkiye diğer ülkelere ekonomik siyasi açıdan ne denli muhtaç ise bu ülkelerde Türkiye’ye en az o kadar muhtaçtır.

DÖRT:  Suriye topraklarında oynanan satrançta Türkiye uluslararası hukuka uygun hamle yaptı. Türkiye sonuçları sarsıcı olsa bile egemenliğini koruma adına uygun adım atmıştır.  Devlet olarak ya varsın ya da yoksun. Bunun ortası Suriye, Irak gibi maskara ülke haline gelmektir.

BEŞ:  Türkiye Rusya ile yaşadığı trajik olay sonunda önemli çıktılar da elde edecektir. Örneğin üyesi olduğu NATO gibi kuruluşların ne işe yaradığını şimdi daha net öğrenecek. Dost gördüğü Müslüman ülkelerin yaklaşımını tartacak. Türkiye’nin askeri, siyasi, diplomatik ve ekonomik kabiliyeti, direnci ortaya çıkacak.

ALTI: Türkiye’nin yaşadığı uluslararası sorun karşısında siyasi karşıtlık ve birilerine olan kızgınlık nedeniyle Potin’in yanında yer almak, Rus uçaklarının Türkiye’yi vurmasını dile getirmek en basit ifadeyle hainliğin aşağılık kompleksinin, uşaklığın daniskasıdır.

YEDİ: Kendi siyasi temsilcilerimizi, dış politikamızı en ağır şekilde eleştirmeye hatta yerden yere vurmaya evet,  ama emperyalist işgalci Potin şakşakçılığına hayır diyorum.  

 

Son tahlilde diyeceğimiz şudur:  Suriye’de çok denklemli it oyunu oynanıyor. Zor ve sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Sosyal medyada gezinen yanlış eksik bilgi kırıntılarıyla gerçekler öğrenilmez, mesela anlaşılamaz. Türkiye-Rusya arasında yaşananları doğru öğrenebilmek için Birinci Dünya Savaşı’nı ve tarihi okumak gerekir. Hiç bir şey göründüğü gibi değil.

 

Büyükşehir'den kültür kentine yakışan karar

Kültür şehirlerini sıradan şehirlerden ayıran bazı özellikler vardır. Kültür şehirlerinde yasalar kurallar toplumsal yaşama yön verir. En önemlisi kültürel şehir hayatı yapılar etkinlikler ile zenginleşerek renklenir. Bir türkü bir şiir bir kitap bir resim etrafında şehirde yaşamanın tadına varılır.

 Kültür şehirlerinde farklı din, dil, etnik kökene mensup insanlar kavgasız gürültüsüz birbirlerine tahammül ederek bir arada yaşar. Kültür şehirlerini tanımlarken şehrin ve toplumun kültürel gelişmişliğinden ya da bir sanat etkinlikleri ve merkezi olmasından söz edilir. Kültür şehirlerinde insanların günlük konuşmalarının tartışmaların bir kısmı kültür üzerine olur.

Kültür kavramını önemseyen kentlerde yerel yönetimler de kültürel, sanatsal etkinliklere ve yapılara öncelik verir. O şehirlerde kültür merkezleri vazgeçilmez olur.

Kültür merkezleri eğitim, dinlence ve eğlence gibi etkinlikler için kurulmuş aynı zamanda çağdaş sanatların tanıtılması ve yaşatılmasına imkân tanıyan, geleneksel kültür etkinliklerinin temsilinde de önemli bir rol üstlenir.

Eskişehir, Samsun, Mersin gibi illerde kent merkezlerinin yanı sıra ilçelerde, semtlerde modern kültür merkezleri var. Zengin tarihsel geçmişiyle çeşitli kültürlerin gelişmesine sahne olan Van ilimiz kültür kentidir.  Ancak ilimizde yerel yönetimler tarafından yapılmış olan kültürel,  sanatsal etkinlikler yapabilecek konser, sergi salonlarına sahip  her kesime hizmet verebilen  modern kültür merkezi yoktur.

Bu eksiklik gideriliyor.

Van Büyükşehir Belediye Başkanlığı kentin kültür merkezi ihtiyacını bir ölçüde gidermek amacıyla güzel bir adım attı.  Büyükşehir Belediye Başkanlığı, depremde ağır hasar görerek yıkım kararı verilen eski belediye binasının yerine modern kültür merkezi yapmayı kararlaştırdı. Şehrin kalbi sayılan gözde bir yerde kültür merkezi yapılması kararını alanları ve   karara katkı sunanları kutlamak gerekir.

İnsan trafiğinin en yoğun olduğu cadde üzerinde modern kültür merkezinin yapımı şehrimize yeni bir görünüm kazandıracaktır. Yürüme mesafesinde yaşamın içinde yer alacak olan kültür merkezinin kültür ve sanat etkinlikleri açısından önemli işlevler göreceğine inanıyorum.  Kültür merkezi önünden geçenlerin yolu bir şekilde buraya düşecek. Kimi bir sergi gezecek kimi konser dinleyecek kimi de panel veya konferans takip edecek.

Bu arada  kültür merkezi yapılacak belediye yeri ile ilgili kısa bilgi.

Uzun yıllar hizmet veren tek katlı mütevazi önü ağaçlarla çevrili şirin görünümlü Van belediye binası caddeden yüksek bir yerdeydi. Cumhuriyet caddesinden 20’yi aşkın basamaklı merdivenlerden önce belediye avlusuna çıkılırdı. Kapı girişinde 8-9 basmaktan sonra da belediyeye girilebilirdi. Belediye binasını caddeyle bağlayan basamaklarının kenarındaki mozaik trabzan bizim gibi şehri arşınlayan çocuklar için kayarak hoşça vakit geçirilen yerdi. 1970’li yıllarda dönemin belediye başkanı rahmetli Mustafa Altaylı tarafından yıktırılan belediye binasının yerine müteahhitliğini eski Van Milletvekili Selahattin Mumcuoğlu’nun yaptığı yıkılarak yerine kültür merkezi yapılacak mevcut dört katlı belediye binası inşa edildi.

Yapımı kararlaştırılan belediye kültür merkezi için birkaç öneri:

  • Kültür merkezinde biri 600 -700 kişilik diğeri ise 100-150 kişilik olmak üzere en az 2 adet konser salonu (konser salonları mimari ve ses, ışık akustik gibi teknik açılardan toplantı salonlarından farklı özellikler taşır) yer almalıdır.
  • Kültür merkezinde farklı kapasitelerde konferans, kütüphane ve toplantı salonları bulunmalı.
  • Galeriler, çağdaş ve geleneksel sanat atölyeleri ile eğitim odaları düşünülmeli
  • Kültür merkezinin planı ve mimarisi kentimizin geçmişini yansıtan, şehir merkezine modern görünüm kazandıran görünümde olmalı.
  • İlçelerde hatta TOKİ konutları gibi insan yoğunluğu olan yerleşim bölgelerinde de kültür merkezleri açılmalıdır.
  • Kültür merkezi yalnızca belli bir siyasi düşünceye mensup kuruluşların, çevrelerin sahiplenerek kullanabildiği tek renkli kültüre açık yapı olmamalıdır.

 

Ben doğudan doğuya sürülen ilk kişiyim

Ankara'da 86 yaşında hayatını kaybeden, ömrünü devlete hizmete adayan, 6 yabancı dili ana dili gibi konuşan eski diplomat, milletvekili, senatör ve bakan Seyyid Sıbgatullah-i Arvasi hazretlerinin torunlarından Kamran İnan Bitlis'in Hizan ilçesine bağlı Gayda köyündeki aile mezarlığında toprağa verildi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar ile Devlet Bakanlıkları görevlerinde bulunan Kamran İnan’ın telkinini Van Müftüsü Nimetullah Arvas okudu. Cenazesine Bahçesaray’dan Meki Arvas’ın yanı sıra Van ve farklı  illerden  büyük bir kalabalık katıldı. Yeğeni eski milletvekili Safder Gaydalı taziyeleri kabul etti.

Kamran İnan’ın vefatı sonrası İzmir eski milletvekili Prof. Dr. Suat Çağlayan TBMM’de  birilikte siyaset yaptığı İnan’dan Van milletvekilliği ile ilgili  dinlediği ilginç bir anıyı şöyle aktarıyor: “ Kamran İnan parlamento hayatı boyunca Bitlis’i temsil etti. Fakat yalnız bir kez (21. Dönem), ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz tarafından Bitlis’ten değil, Van’dan milletvekili adayı yapıldı. Yeğeni olan Edip Safter Gaydalı Bitlis’ten birinci sıraya konmuş, Kamran Bey ise Van’a kaydırılmıştı. Bu olayın onu çok üzdüğünü bilenlerdenim. Konu açıldığında, yüzünde acı bir gülümseme belirir, hem Mesut Bey’e ve hem de yeğeni olan Safter Gaydalı’ya sitem ederek; Ben doğudan doğuya sürülen ilk kişiyim.”

Doğunun doğusunun neresi olduğunu,  adaylık meselesinin  arkasında  neler yaşandığını şimdi anladınız mı?

Yazarın Diğer Yazıları