İkram Kali

Dünyaca ünlü Van Kirazı’ndan haberiniz var mı?

İkram Kali

Van Kedisi, Van Balığı, Van Otlu Peyniri,  Van Balı, Van Cevizi, Van Kavurması, Van Kebabı,  Norduz Koyunu, Van Gölü, Van Kalesi, Van Kahvaltısı  ilimizin markalaşmış yöresel zenginliklerinden  bazılarıdır.

Birde Van Kirazı var.

Vanlılar Van Kirazı’nı  iyi  bilirler.  Van Kirazı  iri, etli, sarı ve  pembemsi renklerde olur. Van  Kirazı  ağacı  halen  bizim bahçemiz gibi birçok bahçede bulunmaktadır.

Dünyanın bildiği kiraz markalarından , Vanlıların pek de  bilmediği uluslararası tanınırlığı olan markalaşmış başka  bir  Van  Kirazı daha var. Sanırım  bundan birçoğumuzun haberi yoktur.  

Evet.  Kaliteli, aranan, beğenilen lezzetli kiraz türleri arasında Van Kirazı da var. Kiraz üreticileri Van Kirazı fidanlarını tercih ediyorlar.

Nasıl mı? Okuyalım görelim. 

Ağacı yarı dik yayvan çok kuvvetli olan,  ağaçları mayıs ayı içerisinde çiçeklenen, pek çok kiraz çeşidine göre daha erken olgunlaşan, haziran ayı içerisinde meyve veren, çoğu kiraz çeşidinin tozlayıcısı olarak da ilgi gören, yüksek verimi, sahil bölgelerin dışında her yerde 12 ay boyunca ekimi yapılabilen, orta irilikte kısa saplı, yuvarlak kalp şekilli görünme sahip,  koyu kırmızı renginde, sert etli ve sulu  kirazın adı  dünyanın her tarafında Van Kirazı’dır

Van Kirazı adının aksine Türkiye asıllı bir fidan olmadığı ileri sürülmektedir. Ana yurdunun Kanada olduğu belirtiliyor.  Konunun uzmanı değilim ama fidanının Van’dan götürülerek çok ıslah edildiği düşüncesindeyim. İsminin Van Kirazı olması sahiplenmemiz için yeterlidir. İlgi göstererek Van Kirazı’nı Van’ın tarımsal bir  ürünü olarak  değerlendirebiliriz.   

Kamuoyunu Van Kirazı ile ilgili  aydınlatması gereken  YYÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü’dür. Van kamuoyunu aydınlatılmasına ihtiyaç vardır. Akademisyenlerden çalışma bekliyoruz.

Van Kirazı deyip geçmemek lazım. Bir ürün, bir marka bir  kentin ekonomik ve sosyal kaderini bir anda değiştirebilir.

Dayanıklı olması sayesinde, ticaret ve pazarlama için tercih edilen Van Kirazı’na  sahip çıkılmalıdır. Bunun için Van Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ve DAKA işbirliği ile Gevaş, Alaköy, Erciş, Sıhke, Edremit’te uygun alanlarda Van Kirazı bahçeleri kurularak deneme üretimi yapılabilir.  Van Kirazı ile tarımda, ekonomide, tanıtımda,  istihdam da yeni bir alan açılabilir.


Van’da kiraz üretimi

Konu Van kirazı olunca 90’lı yılları anımsadım. O zaman valilikte çalışıyordum. Bursa’da kiraz fidanı ve üretimi yapan firma yetkilileri Van’a gelmişlerdi. İl Gıda ve  Tarım Müdürlüğü’nde düzenlenen tanıtım toplantısına meyvecilikle uğraşan Vanlı çiftçiler katılmıştı. Basın mensubu arkadaşlarımızla bizde o toplantıyı ilgiyle  izlemiştik.

Kirazın hem iç piyasada hem de dışarıda yüksek fiyattan alıcı bulduğunu, ticari değeri ve ihracat potansiyelinin yüksek olduğunu anlatan konuşmacılar bodur ve yarı bodur kiraz ağaçlarının ömrünün 20-25 yıl, olduğunu, kiraz bahçesinin en az 5 dönüm üzerine kurulması gerektiğini, bir  bahçeden bugünkü rakamla yılda 30-40  bin liraya kadar gelir elde etmenin mümkün olduğunu söylemişlerdi. Van’ın yüksek rakımı, kirazda geç hasat yapması nedeniyle Vanlı kiraz üreticilerinin kendine özgü avantajlara sahip olabileceklerini, ürünlerini yüksek fiyattan iç ve dış piyasalarda satabileceklerini  rakamalar eşliğinde aktarmışlardı.  O gün toplantıya katılan çiftçilerimizden  kaçının kiraz tarımı yaptığını bilemiyorum.


Özlem

Bahçe  işleriyle uğraşan, aynı zamanda esnaf olan bostancılığı hobi olarak yapan Fahrettin Bulgan abimizle geçenlerde karşılaştık. Biraz yorgun, suratının  da yanık olduğunu görünce “ abi hayırdır “ diye sorduk. “ Bostanla, kerdilerle (sebze ekilen bostanların  her bir bölümüne Van’da verilen isim)  uğraştım, bahçeyi temizledim, ağaçları budayarak tumpları (bostanları, kerdileri, tarlaları birbirinden ayıran ve çevreleyen toprak tümsek) düzelttim yorgunluk ondan.  Bunları yaparken güneşte kalınca yüzüm  yandı ama severek uğraşıyorum  şikayetçi değilim” dedi. “ Abi, sefa başına, toprakla doğayla buluşmuşsun” diyerek kendisine özendiğimi söyledim.

Bağ, bahçe, bostan işi ziraatçıların, çiftçilerin meslek dalı olsa da bağ bahçe ve  ağaçlarla uğraşan herkes bir anlamda  ziraatçı sayılır. Bu işi meslek edinerek gelir elde edenlere çiftçi deniliyor. Van’da geçmişte bostancılık yaparak hayatını idame ettiren onlarca bostancı vardı. Bu isimler ‘bostancı’ olarak tanınır bilinirlerdi. Örneğin, Şamranaltı mahallesinde  Bostancı Yakup Efendi,  Şabaniye mahallesinde  Bostancı Şükrü,   Kör Hakkı, Yusuf Dayı,  Erek mahallesinde  Bostancı Hacı Tahir, Akköprü mahallesinde Bostancı  Ahmet Başıbüyük…

Bahçeli Van evlerinin beton binalara yenik düşmediği, bahçelerin yan yana sıralandığı dönemlerde aile fertlerinin tamamı doğuştan ziraatçıydı. Her evde bahçe bostan işleriyle ilgili  alet edevat mutlaka bulunurdu.

 İlkbahar geldiğinde büyük küçük, çoluk çocuk ekip ruhuyla    sebze ekimi ve bahçe işleriyle uğraşırdı. Hayatın  keyifli uğraşıydı bu.  Ailelerde mart ayının sonunda ağaç budama ve  bahçe temizliği, nisan ayından itibaren kerdilere sebze tohumu ve fide ekimiyle zirai faaliyetler başlardı.

Sebzelerde ve  ağaç diplerinde  doğal hayvan gübresi kullanılır, ilaçlama yapılmazdı. Bahçe işleriyle uğraşırken yapılan fiziksel hareketler bir anlamda spor olurdu. Toprak, böcek çiçek ve otlarla iç içe olan, doğaya saygılı insanlar gibi sebzeler ve  meyvelerde doğaldı.

 Elde edilen sebze ve meyvelerde komşuların, akrabaların, yoldan geçenlerin, misafirlerin, fakir fukaranın hatta uzaklarda  olan yakınların payları ayrılırdı.  Bahçeler yaz mevsimi süresince komşuların, dostların, akrabaların bir araya toplanıp yiyip içip, gülüp eğlendiği,  coşkulu çocuk seslerinin  birbirine karıştığı şenlik yeri gibiydi.

Ev halkının ortak emekleriyle yetiştirilerek dalından koparılan  lezzeti kokulu organik domates, biber, salatalık, maydanoz, turp, dereotu, kişniş, reyhan, nane gibi sebzeler ile dalından alınan elma, armut, erik, vişne, kiraz sofralardan eksik olamazdı.

Bahçenin helal ürünü sebzeler, meyveler sofralara bereket, bedenlere sağlık, gönüllere neşe verirdi.

Çirkin şekilde betonlaşarak estetikten, mimari özenden uzak şekilde rant uğruna  kimliksizleşerek irileşen Van şehir merkezinde  bahçeli evlerin sayısı artık yok denilecek kadar azaldı. Yalnızca Şamranaltı, Şabaniye, Akköprü, Edremit, Sıhke, İskele, Alaköy, Gevaş  taraflarında meyve bahçeleri olan, sebze eken aileler var. Bu ailelerden bir kısmı  yerli soğan, maydanoz, marul, turp, kişniş, tere otu gibi sebze ve  elma, armut satışlarından hatırı sayılır miktarda  gelir elde etmektedirler. 

Umarız Edremit, Şamranaltı, Gevaş, Alaköy, Sıhke’de bahçeler rant uğruna betonlaşmaya feda edilmez.   

Bahçelerden yoksun çok katlı binaları ‘beton kutu’ yani hapishane olarak  tanımlayan berber Seyfettin Demirkan abimiz sitemli tanımında haksız değil.  Çocuklar toprağa dokunmadan, enerjilerini boşaltmadan, bahçelerde çığlık atıp oynayıp gülmeden, bitkileri çiçekleri tanımadan beton evlerde bilgisayar başında mekanik ruhla büyüyorlar.

Bahçeli evlerin doğal ortamda geçirilen güzel günlere  özlem duyan aileler şimdi  yeşile doğaya olan özlemlerini balkonlarında saksılara ektikleri domates, biber, maydanoz ile  gidermeye çalışıyorlar. Ne garip değil mi?

İnsanlar bahçe ve toprakla birlikte neler kaybettiklerini sonradan farkına varıyor. Bağrına aldığı bir tohumu bin misli artırarak geri veren, bir dalı bağ bahçe yapan cömert toprağın kıymetini kaybettikten sonra anlamak fayda vermiyor. Toprağa, bahçeye zamanında sahip çıkılmalı. Toprağa  sahip çıkacaksınız ki toprağınızda size sahip çıksın. Toprağınızın kıymetini bildiğinizde toprak sizi bolluk berekete boğar, başınızdan gözünüzden yağdırır. Bizleri doğduğumuz yerlere bağlayan toprağın tarifi imkansız efsunlu çekim gücü değil mi?  

Yazarın Diğer Yazıları