İkram Kali

Demokrasiyle gelişen şehir

İkram Kali

Demokrasiyi, insan haklarını, ifade özgürlüğünü samimi olarak herkes için isteyen, her alanda demokrasiyi yaşayan ve yaşatan toplumlara, şehirlere insan özeniyor. Söz konusu şehirler aynı zamanda istikrarlı kalkınan hızla gelişen ve planlı büyüyen iş alanında ve siyasette  lider çıkaran şehirlerdir.  Bu konuda üreten, çalışan ve paylaşan Gaziantep örneği önümüzde duruyor.

Tarihini, kültürünü geleneklerini yozlaştırmadan yaşayan, yaşatan Gaziantep.

Demokrasiye olan bağlılığını,  inancını üretim, kalkınmayla bütünleştirerek günlük yaşama ve siyasal tabloya yansıtan   diğer illerin  model aldığı Gaziantep var.

Büyükşehir Belediyesini yerel seçimlerde AK Parti’nin eski bakanı Fatma Şahin’e teslim eden Gaziantepliler 12 milletvekillini toplumun demokratik yapısına uygun şekilde paylaştırdılar.  Gaziantep Ak Parti’ye 6, CHP’ye 2, HDP’ye 2,MHP’ye 2 Milletvekili verdi. Gaziantep 7 Haziran seçimlerinde demokratik iradesini kendisine yakışan şekilde sandığa yansıttı.  Ekonomide marka kent olan Gaziantep siyasette de Mustafa Taşar, Vehbi Dinçerler, Hasan Celal Güzel, Celal Doğan, Fatma Şahin, Umut Özdağ  gibi marka isimler çıkarıyor. Başarının sırrı sanırım demokrasi, çalışma ve üretimde. Zenginleşen , refahı topluma yayan  Gaziantep'in farkı da burada. 

 Onları da görün, gözetin

Ramazan hayır hasenat ayıdır. Paylaşma, yardımlaşmanın, yokluğu, açlığı görebilmenin adıdır ramazan.   Diğerini mutlu ederken mutluluk duyabilme fırsatıdır ramazan.  Dini boyutu kadar sosyal, hatta kültürel boyutu olan güzel bir aydır ramazan.  Yemeklere çok başka bir lezzet,  sofralara daha zengin bereket,  yüreklere merhamet ikliminin geldiği aydır ramazan.  Güneşin çöküşü vakti geldiğinde kaybettiğimiz yakınlarımıza, sevdiklerimize, özlediklerimize, dertlerimize ve günahlarımıza kimi anlar hüzünlendiğimiz kimi anlar gözyaşı döktüğümüz günlerin toplamıdır ramazan.

Ramazan ayında hayır hasenata dil, din, ırk sınırı yoktur. Muhtaç olan herkese el uzatılmak,  yardımlaşmak vardır.

O zaman;  

Van ilimizde iflas etmiş müflis olan çarkı dönmeyen esnafımız var.

Dara düşmüş köşesine çekilmiş insanlarımız var.

Bırakın başkasından bir şey istemeyi, darlığının hissedilmesini bile ar eden aileler var.

Yeni evlenmiş, yeni iş kurumuş çaresiz gençlerimiz var.

Yakınlarını kaybetmiş, çokluktan tekliğe bolluktan yokluğa düşmüş kimsesizler var.

Başı okşanacak, gönlü alınacak, yüzü güldürülecek çocuklar var.

Hastane, hapishane köşelerine düşmüş ailesi mağdur olanlar var.

Merhametle uzatılan sıcak eli bekleyen garipler var.

Yanı başımızda desteğe ihtiyacı olan   onurlu kimseler var.

Diyorum k; 

Onları sakın unutmayın, görün gözetin.

 Oldu mu şimdi?

Van Su ve Kanalizasyon İdaresi (VASKİ), Erciş Şubesi ile birlikte Yukarı TOKİ adlandırılan bölgede su sorunu için daha önce açılan sondaj devreye alarak 40 blok ve 2 okulun su sorununu gidermiş. İyi  etmiş.

Peki, Kalecik TOKİ’de taşındıkları günden bu güne kadar su sorunu yaşayan, çile çeken depremzede insanlarımızın günahı, suçu nedir? Onlar neden susuz?

IŞİD’in kaynağı ABD, Avrupa…

Dünya toplumunun bugün, terörize ve radikal fikirlerin hızla yayılması sorunuyla karşı karşıya olduğunu, küreselleşme nedeniyle her insanın, nerede ve hangi şartlarda yaşadığına bakılmaksızın, terörist ideolojilerin kurbanı olabildiğine dikkat çeken Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Yılmaz, İŞİD’in kendisine savaşacak eleman bulabilmek için İslam’ı bir araç olarak kullandığına söylüyor. IŞİD’in İslam ile ilgisinin olmadığını vurgulayan Yılmaz, “Sonuç itibariyle yaptığı uygulamalara baktığımız zaman, İslam’la hiçbir şekilde alakasının olmadığını görüyoruz. IŞİD’in bu şekilde kendisine eleman kazanmasının en büyük nedenlerinden birisi, aslında Avrupa’da ortaya çıkan ve hızla yükselen islamofobik ve Amerika’nın özellikle Irak’ta son beş yılda uyguladığı politik açmazdır” diyor.

ABD’ni, istediği zaman IŞİD ile mücadele ettiğini, istemediği zaman etmediğini de kaydeden Yılmaz, “Amerika Birleşik Devletleri istediği zaman IŞİD’in gücünü kırabiliyor, istemediği zaman ise onları serbest bırakıyor. Tamamıyla ABD'nin inisiyatifine kalmış bir şey. Yani biz şunu söyleyebiliriz: her ne kadar resmi olarak elimizde bir delil olmasa da, IŞİD’in ortaya çıkış sürecinde Amerika’nın Ortadoğu politikası var"  diye belirtiyor.

IŞİD’in en önemli eleman kaynağının Avrupa olduğunu kaydeden Yılmaz, “ Yakalanan Avrupalı elemanlar, yapılan sorgulamalarda, Avrupa’da İslam’ı yaşayamadıklarını, ikinci sınıf vatandaş olarak kabul edildiklerini ve özellikle Fransa gibi ülkelerde kendilerine karşı ayrımcılık uygulandığını söylüyor. Bu gibi sebeplerden dolayı, Batı ile mücadelenin merkezi olarak IŞİD’i görüyorlar. Yani bunlar, IŞİD’i bir taraf olarak görüyorlar” diyor.

IŞİD’in kullandığı silahların tamamının  Amerika merkezli silahlar olduğunu  vurgulayan  Yılmaz,  “  IŞİD’in ortaya çıkış süreci de, çok hızlı biçimde gerçekleşti. Dikkat ederseniz, artık El Kaide diye bir şey duymuyoruz. Yani, El Kaide tamimiyle etkisiz hale geldi ve onun yerine IŞİD ortaya çıktı. IŞİD’in şimdiye kadar yaptığı tüm eylemler, ABD’nin lehinedir… Yine IŞİD sayesinde Amerika Birleşik Devletleri, özellikle Irak’ın petrol sahalarının denetiminin kendisi dışında hiçbir Batılı güç tarafından kullanılamayacağını da ortaya koymuş oldu. Bunları düşündüğümüzde, IŞİD’in kuruluşunda ABD'nin payının olduğunu düşünmek, çok da yanlış olmasa gerek."

ABD için dün El Kaide taşerondu bugün IŞİD yarın bir başkasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları