İkram Kali

Darbe tiyatrosu son buldu

İkram Kali

Lise son sınıf öğrencisiydim. Bütün ülkede olduğu gibi Van’da sağ sol çatışması vardı. Olaysız, ölümsüz geçen bir gün yoktu.  Çavuşbaşı mahallemizin Toprak Kale kışlası yolu üzerinde bulunan evimizin önündeki yoldan her gün onlarca askeri araç ve personel gelip geçerdi.  Kışlada, askerde olağanüstü  sessizliği veya hareketliliği anında fark ederdik. 
 12 Eylül 1980 Cuma sabahı bizi okula uğrulamaya hazırlanan rahmetli anam, sabah namazına kalktığında askeri araçların gece boyunca hiç durmadığını, anormal bir durumun olduğunu söyledi.  Kısa bir süre sonra televizyondan askerin darbe yaptığını, sıkıyönetim ilan edilerek sokağa çıkma yasağı getirildiğini öğrenmiştik. Güne darbeyle uyanmıştık.  Caddeye çıktığımızda silahlı askerlerin belli noktaları tuttuğunu görmüştük. Ülkede demokrasi askıya alınmış, Türkiye dışa kapanmış, tutuklamalar başlamış özgürlükler sona ermişti. Sonrası malum.
60’tan sonra her 10 yılda bir askeri darbe ile yolu kesilen Türkiye, 36 yıl sonra 15-16 Temmuz geceleri  başarısız darbe girişimi yaşadı. Darbeci askerlerin kalkışması farklıydı. Sergilenen darbeden öteye tiyatroydu, komediydi. Bildik darbe şekline uymayan, Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesinin desteklemediği darbeci tayfa rezil rüsva oldu. Vatandaşların Van’da ve ülkenin dört bir yanında sokaklara , meydanlara çıkarak demokrasiye sahip çıkması darbe girişimine son verdi. Darbe  sürecine ilişkin sorular şimdi yanıt bekliyor.
Hepimize geçmiş olsun.
15 Temmuz gecesi İstanbul’da köprü geçişlerini engelleyen güdümlü askerlerin ne yapmaya çalıştıklarını televizyonları izleyerek, internetten haberleri okuyarak, yetkililerin açıklamalarını dinleyerek anlamaya çalıştık. Ankara’da yaşayan dostlarımızdan ve sosyal medyadan F 16 savaş uçaklarının ‘alçak uçuş’ yaptığını, helikopterlerin bazı yerlere bombaladığını, insanların korku içinde olduklarını öğrendik. 
Sivil halka, polise namlusunu doğrultan, TBMM gibi önem taşıyan stratejik yerleri bombalayan, sivil araçları ezip geçen, Türkiye’nin demokratik düzenine,  itibarına, ekonomisine, birlik beraberliğine kasteden, genelkurmay başkanını esir alacak kadar gözü dönen, polisleri öldüren ihanetçi askerler en büyük zararı demokrasi yanında başta Türkiye’nin ulusal güveliğini sağlamakla görevli unsuru olan, dünyada saygınlığı bulunan kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’ne vermiştir.  Türkiye’nin askeri kurumu maalesef bir kez daha yıpratılmıştır. Asıl darbe budur.
Son 15 yıl içinde askerimizin başına ABD ve işbirlikçileri tarafından üç kez çuval geçirildi. 

BİRİNCİSİ 4 Temmuz 2003 günü Kuzey Irak'ın Süleymaniye kentinde karargâh kurmuş bulunan (bir binbaşı komutasında) 11 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun Irak'taki işgal kuvvetlerinin bir parçası olan Amerikan 173. Hava İndirme Tugayı'na bağlı askerlerce sürpriz bir baskın sonucu derdest edilerek başlarına çuval (kukuleta) geçirilmek suretiyle götürülüp 60 saat süresince alıkonularak sorguya çekilmeleri.  Ki bu olay Türkiye’nin kapanmayan yarasıdır.
İKİNCİSİ 2008-12 yılları arasında askeri kozmik evrakların Genel Kurmay’dan çuval çuval çalınarak Taraf gazetesine servis edilerek satılmış solcular tarafından yayınlanması. Ardından darbeye teşebbüs ve terör örgütü kurma iddiasıyla birinci ve ikinci Ergenekon sonrasında Balyoz ve Poyraz davalarıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin 26. Genelkurmay Başkanı ve bazı kuvvet komutanlarının rütbeli askerlerin keyfi tutuklanması. Amerika’nın yerli işbirlikçilerinin TSK’nın kurumsal yapısını tahrip etme girişimleri ikinci çuval hadisesidir.

ÜÇÜNCÜSÜ  de 15-16 Temmuz geceleri emperyalist güçlerin işbirlikçisi askerler tarafından  yapılan darbe girişimdir. Orduya zarar veren kalkışma Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başına geçirilmiş üçüncü çuval olayıdır. TSK darbe tiyatrosuyla bir kez daha zafiyete uğratılarak itibarı zedelenmiştir.  

Türkiye’nin ihtiyacı

Demokrasi sayesinde cuntacıların oyununu bozan Türkiye, darbe girişiminden güçlenerek çıkacaktır. Atatürk’ün kurduğu modern laik, demokratik Türkiye’nin darbelere, demokrasi dışı karanlık rejimlere ihtiyacı yoktur. Türkiye’nin daha çok  demokrasiye, özgürlüklere, hukuka, barışa, kardeşliğe, kalkınmaya, güçlü ekonomiye, sosyal adalete ve dünyanın gelişmiş saygın çağdaş ülkesi olmaya ihtiyacı vardır. Neticede Türkiye’nin herkesi kucaklayan sivil Anayasa’ya ihtiyacı var. 

 

Alçaklar yargılanmalı

Gözü dönmüş darbeci askerlerin sivillere, polise, demokrasiye yönelik saldırılar ne denli alçakça girişim ise kendini bilmez bazı göstericilerin askerlerin boğazını kesmesi, yerde yatan askerlere kemerle vurması  o denli alçakça davranıştır.  Boğaz kesme görüntüleri hepimizin vicdanını yaralamıştır. Darbeciler gibi bu alçaklarda  yargılanmalıdır. Türkiye’de hukuksuzluğa, keyfiliğe darbe kadar tehlikeli olan bu kalkışmalara izin verilmemelidir.

  

Darbeden geriye kalanlar

15-16 Temmuz geceleri kalkışılan darbe girişiminden geriye hafızalarda silinmeyecek görüntüler, izler, sözler ve acılar aldı.   
15 Temmuz gecesi İstanbul’da Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin Anadolu’dan Avrupa’ya geçiş yönünün jandarma tarafından trafiğe kapatılması. 
Boğaziçi köprüsü girişindeki askerlerin arka planındaki Beylerbeyi Van Kahvaltı Salonu’nun ekrana gelen görüntüsü.
Cuntacıların onlarca özel kanal yayın yaparken az izlenen TRT yayını karartması ve TRT’de ‘Yurtta Sulh Konseyi’ tarafından hazırlanan darbe bildirisini okutması.
Askerlerin Taksim Meydanı’nda konuşlanması.
AK Parti demek Tayyip Erdoğan demek olduğu darbe gecesi bir kez kanıtlandı. Krizi soğukkanlılık ve başarıyla yöneten Cumhurbaşkanı Erdoğan halkı sokaklara, meydanlara davet etmesi.
Başbakan Binali Yıldırım liderliğini süreçte pekiştirmiştir. Yıldırm’ın ilk andan itibaren hesap sorulacağını söylemesi ve kararlı tutum sergilemesi.  
Tankın içerisindeki erin dışarıdakilere, "Evliyim, eşim hamile" şeklinde yazdığı not. 
Tank içerisinde vatandaşların linç girişimine uğrayan askerlerin polisin havaya ateş açarak kurtarması.
İstanbul ve Ankara’da yaşanan darbe girişimine karşı yurdun dört bir tarafında camilerde sela okunması.
1.Ordu Komutanı Org. Ümit Güler’in, “Küçük bir grubu temsil ediyorlar. Diğer birliklerle birlikte gerekli tedbirleri alıyoruz.”,  Deniz Kuvvetleri Komutanı Bostanoğlu’nun, “Komuta kademesi olarak bu girişimi kesinlikle kabul etmiyoruz.” Jandarma Harekat Başkanı Tümgeneral Arif Çetinin, de  “Darbe girişimini şiddetle bastıracağız. Darbe girişimini kesinlikle reddediyoruz, birliklerimizin başındayız” açıklamaları.
AK Parti, CHP, HDP, MHP liderlerinin darbe karşısında dik durması ve ilk defa ülkeyi ilgilendiren bir  konuda ortak hareket etmesi. 
Halkın sokaklara çıkıp tankların karşısına dikilebilmiş olması, meydanlarda nöbet tutması 
Tankta sıkışan bir askerin polisin yardımıyla dışarı çıktıktan sonra asker polisin birbirine sarılması.
Askerlerin tutuklanarak çıplak şekilde araçlara doldurulması, silahlarının, kıyafetlerinin yerlerde savrulması.
Darbeci askerlere direnen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın  yakın koruması, özel kalemi tarafından başına silah dayanması ve boğazının kemerle sıkıldığının ortaya çıkması.

Bir askerin boğazının IŞİD tarzı alçakça göstericilerce kesilmesi. Bir kısım askerlerin rahatsız edici görüntülere maruz bırakılması.

CNN Türk televizyonunun askerler tarafından ele geçirilmesi. 
Cuntacı Albay Yurdakul Akkuş’un çantasında, olası darbe sonrası 81 ile atanacak valilerin isimleri, Merkez Bankası’na başkanlık yapacak kişinin adı, önemli bakanlıklara atanacakların adlarının yer aldığı önemli isim listenin ele geçirilmesi.
Paralelcilere devletin bütün imkânlarını geçmişte sunan, etkinliklerinde hazır bulunan, TSK içinde, kamu kurumlarında, özel sektörde palazlanmalarını sağlayanların darbe gecelerinde ikiyüzlü açıklamaları..
Darbe adım adım gelirken Ankara’nın istihbaratın uyuması.
On binlerce Vanlının şehir merkezinde ve ilçelerde yıllar sonra kitleler halinde Türk bayraklarıyla meydanlara inmesi evlerine bayrak asması.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şehitlerin cenaze töreninde gözyaşları akıtarak konuşmasını yarıda kesmesi.
Darbe girişiminde hayatını kaybedenlerin üzüntü veren hazinli cenaze törenleri.

 

Ders çıkarılmalı

Türkiye büyük bir felaketin eşiğinden döndü. Üzüldük, endişelendik. Katılımcı demokrasiye olan inanç bundan sonra daha güçlendirecektir. Türkiye hak etmediği Ortadoğu ve Afrika ülkeleri benzeri görüntülere maruz kaldı.  Bundan sonra Türkiye’de darbe yapmak tarihe karışmıştır. Ülkemizi yönetenler, siyasiler, askerler, polisler ve siviller nihayetinde Türkiye bütün kurumlarıyla darbe girişiminden ders çıkarması gerekir.

Cemaatlerin, bazı siyasi odakların TSK’nın, yargının, polisin  içine sızmasının, askerin Cumhuriyet yolundan koparılarak görevleri dışı faaliyetlere yönelmesinin Türkiye’nin başına ne denli tehlikeler açabileceği darbe girişimiyle bir kez daha görüldü. Dolaysıyla TSK kendine özgü askeri disiplin yapısı içinde güçlendirilerek korunmalıdır.

Kamu kurumlarında işe alımlarda ve terfilerde ehliyet liyakate önem verilmeli.  Devlette sen-ben değil,  ‘biz’ anlayışı hakim kılınmalıdır. Bir sınıfa, düşünceye imtiyaz sağlanmamalıdır.

Ülkemize burnunu, elini sokan emperyalist güçler ile onların yerli uşakları Türkiye’den bir Suriye, Irak çıkmayacağını bu ülkenin ele geçirilmesinin,  bölünmesinin mümkün olmadığı dersini  artık çıkarmış olmaları gerekir.

 

Basının başarısı

Demokrasi tarihimizde kara leke çalan darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması için özel televizyon kanalları başta olmak üzere tüm basın cesurca görevini yaptı.  Darbe girişiminin en kritiktik saatlerinde CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Hande Fırat'ın telefonu üzerinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bağlantı kurdu. Erdoğan, canlı yayında halka sokağa, meydanlara çıkma çağrısı yapması darbenin kader ve kırılma anıydı.  Ülkede sivilleri harekete geçiren bu bağlantı yılın gazetecilik, habercilik başarısıdır. Başarı Fırat’a haklı ödül gerilecektir. Meslektaşımızı yürekten kutluyorum.

Bağımsız, özgür basının bir gün herkese lazım olduğu görüldü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbenin kaderini değiştirdiği o çağrısını pek haz etmediği, hatta mesafeli durduğu Aydın Doğan’ın kanalından yaptı. Unutmayalım, bağımsız basının gücü halkın gücüdür, basının sesi halkın sesidir. O nedenle basının susturmayın, gazetecileri ezmeyin.

 

Yazarın Diğer Yazıları