İkram Kali

Çanakkale Destanı 100 Yaşında

İkram Kali

100 yıl bir asırdır.

100 yıl unutamayan bir dönem, yaşanılan zaman ve çağdır.

Bugün Çanakkale Savaşları’nın 100. yılıdır.

100 yıl  unutmayan bir milletin hafızasıdır.

1915 – 1916 yılları arasında Osmanlı Devleti ve İtilaf Devletleri arasında yaşanan Çanakkale Savaşı, Osmanlı Devletinin son dönemleri ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu anlamında büyük öneme sahip önemli çok önemli bir zaferdir. Çanakkale Zaferi, büyük zorluklara ve eşitsizliklere rağmen destansı bir zaferle sonuçlanmıştır. Çanakkale Türkü, Kürd’ü, Çerkez’i, Laz’ı, Arabı, Boşnak’ı, Arnavut’u ile bir milletin yazdığı destandır.

Çanakkale emperyalist, işgalci İngiliz, Fransız, Anzak ve hatta Ruslar’a karşı verilen kahramanca mücadelenin adıdır.

Çanakkale Vanlı, Trabzonlu,  Antalyalı, Edirneli, İzmirli 253.000 şehidin adıdır. Çanakkale tarihten silinmek istenen bir milletin ortak inancı, iradesi, cesareti ve kararlılığıdır. Çanakkale bir devrin battığı yerdir.  Çanakkale ruhtur, cesarettir, imandır. Çanakkale işgalci düşmana karşı bir milletin onurlu direnişidir.

Çanakkale Yemen’dir, Trablusgarp’tır, Kahire’dir, Bağdat’tır, İstanbul’dur, Bosna’dır, Kırcaali’dir, Kayseri’dir, Diyarbakır’dır, Van’dır. 

Çanakkale Vanlı Seyyat Onbaşı, Koca Seyit, Mehmet çavuş, Adanalı Faik, Anzaklı Ömer’dir. Çanakkale ağıttır, gözyaşıdır, türküdür, şiirdir toprağa kazınan tarihtir. ÇanakkaleAnafartalar’da, Cönk bayırında, Seddül-bahirde on binlerce çiçeğin solduğu yerdir. Çanakkale mahşer yeridir.

 Nihayet Çanakkale koca bir tarih, silinmeyen hafızadır.

Çanakkale Destanı’nın 100.  Yılında bütün şehitlerimizi, gazilerimizi minnetle ve şükranla anıyoruz..  

 

Çanakkale Destanı için yabancılar şöyle diyor:

 

“Harpte iki meş’um (uğursuz) şey vardır. Bunlardan biri taş duvara körü körüne yüklenmek, diğeri kuvvetleri birtakım ayrı ve bağlantısız harekata dağıtıp körletmektir. Biz bu iki ahmaklığı yapmanın tehlikesiyle karşı karşıyayız.”

İngiliz Başbakanı Asquith


“Çanakkale Savaşları, Avustralya ordusunun gelişimine birçok etkide bulunmuştur. İlk olarak Avustralya ordusu kuvvetlerinin bir yabancı tarafından değil, bir Avustralyalı subay tarafından idare edilmesini temin edecek bir uygulamaya başlanmıştır. Ve Çanakkale olayları, bu uygulamayı başlattı.”Avustralyalı Yarbay D. M. Horner


“Çanakkale Savaşları, savaşa İngiliz bayrağı altında katılan Yeni Zelanda’nın uluslaşma sürecine çok önemli katkılarda bulunmuştur. 1915’te Yeni Zelandalılar, kimliklerini İngiliz İmparatorluğu içerisinde tanımlamaktaydılar ve bağımsızlık kazanmak gibi istekleri yoktu.”Yeni Zelandalı Prof. Dr. J. Philips


“Çanakkale fecayi’ine (çok acıklı olaylarına) ait mesuliyetin, her iki taraftan hangisine ait ve raci olduğu keyfiyeti henüz tahakkuk edemediyse de, bahri hücumun (deniz hücumu) altında mündemiç (saklı) olan hakayik (gerçekler), o kadar basittir ki, bu hususta en müptedi (ilkel) olanlar bile bunu anlarlar.  Biz en müşkülü’l-icra (yapılması zor) harekete tasaddi ettik (başladık) ve esas noktalara dair maluunatı sahiha (gerçek bilgiler) elde etmeden evvel mutadımız (adetimiz) olduğu üzere, düşmanı hakir (küçük) görerek, böyle bir külfetli işe sarıldık. Neticedeyse, herkesin kabul ve itiraf edeceği bir hezimete, mağlubiyete uğradık ki, bunun izin, hiçte şikayete hakkımız yoktur. 18 Martta mağlup olduk. Bu bapta tevile felana (başka anlam vermeye falan) hacet yoktur.” İngiliz Yazar Ellis Ashmit Bartlett

“Avrupa diplomasisinin çıkmazlarında ihtiyatla yolunu arayan ve Avrupa devletleri’nin birbirine düşmüş meclislerinde kendi lehinde fırsatlar kollamaya çalışan ürkek ve tereddütler içindeki Osmanlı, artık yerini, dimdik adeta mağrur ve kendine güvenen, kendi hayatını yaşamaya azmetmiş, Hıristiyan düşmanlarına tam bir istihfafla bakan şahsiyete bırakmıştı.”Alan Moorhead

“Çanakkale Savaşları, modern savaş tarihinde birleşik kara ve deniz savaşlarının başlangıcı ve ilk örneğidir.” Japon Prof. Dr. Em. Krg. Hideo Miki

Unuttuk ayaklarına yatarlar

Çanakkale bu milletin ortak tarihidir.

Çanakkale siyaset ötesidir.

Van’da işlerine geldi mi inanmadıkları bilmedikleri konularda ve günlerde dahi mesaj yayınlayan, bir yerlere göz kırpmaya çalışan bazı uyanık siyasiler, kurumlar ve kuruluşlar varlıklarını borçlu oldukları Çanakkale gibi herkesin ortak değeri olan önemli özel günleri görmezden gelirler, pas geçerler.  Unuttuk ayaklarına yatarlar uyanıklar. Millet keriz ya…

Bugün kimler mesaj yayınlamış, hangi kurumlar etkinlik düzenlemiş lütfen biraz dikkat kesilin. Gerçeği görün.

 

 

Halepçe’de tanık olmak

 

1988 İran-Irak Savaşı’nın en zor yıllardı. Dünya Irak’tan gelen acı haberle sarsıldı. 16 Mart günü, adı Halepçe olan bir Irak kasabasında zehirli gaz kullanıldığı duyuldu. Kürtlerin kasabalarından birine, Saddam’ın adamları tarafından etnik temizlik amacıyla bombalar atılmıştı. İnternetin olmadığı, canlı yayın imkânlarının bulunmadığı bir dönemdi.  

Halepçe’de ne acıların yaşandığını ancak başarılı foto muhabiri Ramazan Öztürk oraya girince anladı dünya. Kadın, erkek, çocuk binlerce insan öldürülmüştü Halepçe’de. Zehirli gaz yakaladığı her canlıyı oracıkta boğmuş ve geride inanılmaz fotoğraflar bırakmıştı. Öztürk’ün torununa sarılan ve yüz üstü düşen dede fotosu bunlardan sadece biriydi. Öztürk’ün objektifine yansıyan fotoğraflar yıllarca unutulmayacak bir travmayı tarihe mal etmişti.

Ne acıdır ki İran’ı haritadan silmek için yıllarca Saddam zalimine her türlü silah desteği veren Amerika ve İngiltere,  Halepçe katliama karşı bir şey yapmamıştı.  

 Ancak Halepçe’de gazeteci olarak tanık olmak aslında Saddam’ın Hardal gazından daha etkili olmuştu.

Yazarın Diğer Yazıları