İkram Kali

Cahiliz!

İkram Kali

Okuryazar seviyesi en düşük ülkelerden biri olduğumuz ortaya çıktı.

Okula gönderilmeyen, okuma yazma şansı bulamayan kalem, defter silgi ve alfabe ile 50-60'lı yaşlarda ancak tanıştıktan sonra heceleyerek okuyabilen kitleden, okuryazar oranından söz etmiyorum.

Radyo, televizyon, gazete, dergi gibi elektronik veya yazılı basın organlarına erişme, kritik bir şekilde okuma, yargılama yeteneği olarak tanımlanan medya okuryazarlığından söz ediyorum.

Medya okuryazarlığı;  medyanın ilettiği mesajların doğru okunması, kişiye medyanın sunduğu dünyanın gerçek olmayabileceğini anlatması, medyanın yönetme fonksiyonun da olduğunun farkına varması gibi hedefleri içeriyor.

Medya okuryazarlığı eğitimi ise medyayı doğru okuyan, çözümleyen, kitle iletişim araçlarından gelen iletilere eleştirel bakan bireyler yetiştirmeyi amaçlıyor.

Medya okuryazarlığı alanında kurumlar kuruluşlar dernekler eğitimler düzenliyor,  çocuklar, yetişkinler, öğretmenler, gazeteciler için bilgilendirici yayınlar yapıyorlar. Ama ülke olarak çok gerilerdeyiz, adeta dökülüyoruz.

 

 

2018 Medya Okuryazarlığı Endeksi'nde 35 Avrupa ülkesi arasında Finlandiya, Danimarka ve Hollanda medya okuryazarlığında zirvede yer alıyor. Listenin sonuna sırasıyla Arnavutluk, Türkiye ve Makedonya yer alıyor. Türkiye medya okuryazarlığında 35 ülke arasında 34. sırada bulunuyor.

Elimizde son model pahalı telefon, evimizde son model televizyon, masamızda son model bilgisayar var. Günümüz medya ile başlıyor medya ile bitiyor ama bilinçli kullanmayı, zararlarından korunmayı bilmiyoruz, çünkü medya okuryazarlığı cahiliyiz.

Hürriyet yazarı Selçuk Şirin geçenlerde bu konuyla ilgili önemli bir yazı yazdı.

Facebook'un yaygın olarak kullanıldığı, herkesin elinde bir telefonun bulunduğu bir ülke için bu durumun  oldukça kaygı verici olduğunu kaydeden Şirin ülkemizin 35  ülke arasında 34. sırada yer almasını şöyle açıklıyor:

"Medya okuryazarlığının en yüksek olduğu ülkelerin ortak özelliği toplumsal güvenin de çok yüksek olması. Yurttaşların birbirine güvendiği toplumlarda sahte haberlerin etkisi daha sınırlı oluyor. Yani bir ülkede insanlar birbirine daha çok güvendiği zaman medya okuryazarlığı seviyesi düşük olsa bile sahte haberler üzerinden maniplasyon büyük bir tahribata yol açmıyor."

Toplumda yurttaşlar birbirine  güven duyuyorlarsa siz istediğiniz kadar sahte, yalan ve yönlendirici yayın yapın. İstediğiniz kadar panik yaratmaya, birilerini karalamaya çalışın. İstediğiniz kadar çıkar amaçlı yönlendirici paylaşım yapın, etkili olmuyor, dikkate alınmıyor.

İnternet yaygınlaşmaya başladığı dönemlerde ve günümüzde geleneksel medyanın sonunun geldiği şeklinde bir algı oluşturulmaya çalışıldı. Bu algıyı yaratmaya çalışan çevreler de dahil olmak üzere bugün herkes yalan, sahte haberlerin havada uçuştuğu, kimsenin sorumlu tutulmadığı internet haberciliğinin gazetelerin, dergilerin yerini almasının mümkün olmadığını gördü.

Bu konuda güvenilir haber kaynaklarına olan ihtiyacın hızla arttığına dikkat çeken  Selçuk Şirin,"

Eski çağın medyası gazeteler, dergiler bir bir yerini dijital platformlara bırakıyordu. Ama şimdi anlaşılıyor ki bilgi paylaşmanın bu kadar kolay olduğu, herkesin elindeki telefonla fotoğraf, video çekip anında yayın yaptığı bir çağda veri çok ama teyit yok. Sorun içerik değil, içeriğin yalan mı doğru mu olduğunun teyit edilmesi. Öyle olduğu için de pek çok 'fact check' yani veri doğrulama platformu doğdu. Bu teyit kaynaklarıyla medya okuryazarlığı yüksek seviyede yurttaşlar bir haberin gerçek mi sahte mi olduğunu teyit edebiliyor. Ancak bu herkesin yapabileceği pratik bir çözüm değil" diyor.

Güvenilir habercilik işinin yine gazetecilere düştüğüne ve medya okuryazarlığının bir milli mesele olduğuna dikkat çeken  Şirin şunları söylüyor: "Güvenilir haber kaynaklarına olan ihtiyaç hızla artmaktadır Örneğin Amerika'da New York Times ücretli abonelik sayısında rekor üstüne rekor kırıyor. Washington Post yüzlerce gazeteciyi işe alıyor. Bu güvenli kaynak arayışı gazetelerle de sınırlı değil. Başından beri kendisini bir 'medya platformu' olarak konumlandırmak istemeyen Facebook bile eskiden olduğu gibi her şeyi algoritmalara bırakmak yerine binlerce genç gazeteciyi işe alıyor. Çünkü güvenilir haber kaynağına her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunun onlar da farkında. Bu ihtiyacı ülke olarak ne kadar erken görürsek o kadar iyi olacak. Çünkü içinde bulunduğumuz bu çağda toplumsal huzurun yolu medyayı bilinçli kullanmaktan geçiyor. O nedenle medya okuryazarlığı bir milli mesele."

Herkesin elindeki telefonla fotoğraf, video çekip anında paylaşmasına bakmayın. Dikkatli medya okuryazarı olarak haberin/ paylaşımın doğru ve güvenilir olup olmadığına bakın.

"Medyanın azı karar, çoğu zarar. Medya Obezi Olmayın"

 

Mahremiyet yok

68 Facebook 'beğenisi' ile bir kullanıcının ırkını, dinini, alkol ya da sigara kullanımını veya oy verdiği partiyi tahmin etmek mümkün oluyor! 

Selçuk Şirin diyor ki,

Kredi kartı kullanıyorsanız, akıllı bir telefon taşıyorsanız, evinizde internete bağlı TV setiniz varsa tüm bilgilerinizin mahrem olduğunu hiç düşünmeyin. Zira bu uygulamaların her birinin arkasında CA tarzı veri modellemesi var. Hepsinin arkasında aynı mekanizma farklı formüllerle de olsa işliyor. O nedenle Facebook'tan çıkmayı düşünüyorsanız bu çare değil.

Peki, çare ne?

Teknoloji ile bilinçli yaşamayı öğreneceğiz.

 

 

Arif Sağ'ın Van üzüntüsü

5 yaşında kaval, 6 yaşında gramofon ile tanışan,  2018 Aydın Doğan Ödülü alan Türk halk müziğinin usta sanatçısı Arif Sağ'ın ilginç yaşam öyküsü var. Sağ 12 kardeş... 40 yeğenler. Yeğenleri çocukları ile birlikte 200 kişilik aile olan Arif Sağ 12 kardeşin en küçüğü.

Sağ'ın hayatta en çok üzüldüğü şeylerden biri Van ile ilgili. 

Arif Sağ abisi Hüseyin Sağ askerlik yaptığı sırada Van'da hayatını kaybetmiş. Sağ, bir söyleşide abisinin ölümüne duyduğu üzüntüyü hiç unutamadığını söylüyor.

Yazarın Diğer Yazıları