İkram Kali

Bunların IŞİD’ten ne farkları var

İkram Kali

Kendisini medeni ve demokrasinin beşiği olarak kabul eden İsviçre’de ‘Ermeni soykırmı yoktur’ demek yasak. Sadece halka değil. Tarihçilere de yasak.  İsviçre, Estonya, Yunanistan farklı düşünceyi ırkçılık kapsamında değerlendiriyorlar. Yani bu ülkelerde ifade özgürlüğüne izin yok.

Fransa’da da ifade özgürlüğünü yasaklayan girişim olmuştu. Ancak Fransa Anayasa Konseyi, kabul edilen yasanın iki maddesinin de düşünce ve ifade özgürlüğü, bilimsel araştırma özgürlüğü, iletişim özgürlüğü ile suç ve cezanın yasallığı ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle 1789 tarihli İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi ve 1958 tarihli Fransa Anayasasına aykırı olduğunu ilan ederek yasayı iptal etmişti.

Siyasi komedi şimdi Kıbrıs Rum kesiminde sergileniyor.

Güney Kıbrıs Rum yönetimi parlamentosu, 2 Nisan'da 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını inkar edenlerin cezalandırılmasını öngören yasa tasarısını kabul etti. Tasarıya göre, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını inkar edenlere 5 yıl hapis ve 10 bin avro para cezası uygulanabilecek.

Yasaya göre  “Ben senin gibi düşünmüyorum “ demek yasak ve cezaya tabi.

Rumlar İsviçre’ye özenmişler.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’da  (AGİT), yasa tasarısının Güney Kıbrıs Rum yönetimi parlamentosunda kabul edilmesinden endişe duyduğunu açıkladı.

AB pişmanlık içinde.

AGİT Basın Özgürlüğü Temsilcisi Dunya Miyatoviç yaptığı açıklamada, "İnsanı amaçları anlamakla birlikte, yasanın, ifade özgürlüğünün uluslararası standartlarına uygunluğu konusunda ciddi endişeler olduğuna inanıyorum. Yetkililer, hoşgörülü, çoğulcu ve demokratik bir toplumu, baskıcı bir rejimden farklı kılan ifade özgürlüğünün en temel yanlarından biri olarak hassas ve tartışmalı konuları açıkça tartışma hakkını dikkate almalıdır" ifadelerini kullandı.
Yanlış ya da suçlayıcı bile olsa tarihle ilgili tartışmaları suç kapsamına almanın AGİT'e üye ülkelerin hakları ve yetkilileri arasında anlayışın sağlanmasına yardımcı olmayacağına dikkati çeken Mijatoviç, "Farklı halklar ve bölgelerin kültürüyle tarihi hakkında belirli açıklamaların yasaklanması, uluslararası ifade özgürlüğü standartlarını, konuşma ve ifadeleri düzenlemek için yapılan ulusal stratejilerin altına indirecek ve uzlaşıp kurbanlar için adaletin sağlanması girişimlerini zora sokacaktır. İfade özgürlüğü ve basın özgürlüğü, bu süreçte büyük önem taşımaktadır" dedi.

Kıbrıs Rum kesimini Hıristiyan imtiyazı ile AB’ye alarak şımartırsan olacağı budur.

Parlementolar, dini kurumlar tarihi olaylar hakkında siyasi karar alıyor.  Ve bu karar dışında farklı düşünenleri cezalandırıyorlar.

Lütfen Dikkat!

Bir tarafta insan hakları demokrasi havarisi Avrupa Birliği ülkeleri diğer tarafta vahşi IŞİD var. IŞİD ne yapıyor? İnsanlar farklı inandıkları, düşündükleri ve yaşadıkları için vahşice katlediyor. İsviçre, Rum kesimi gibi devletler ne yapıyor? İnsanlar tarihi konuda farklı düşünce dile getirdikleri için cezaya tabi tutuyorlar.  Allah aşkına Ortadoğu’da kan akıtan IŞİD’le ifade özgürlüğünü yasaklayan faşist anlayış arasında ne fark var.  Gerçi  IŞİD  denilen  canavar  özüğnde  bunlardır. 

 Papa’ya fren

Katolik aleminin ruhani lideri Papa Francesco’nun, Vatikan’da düzenlediği ayin sırasında, 20. yüzyılın ilk “soykırım’ının Ermenilere yapıldığını söylemesi büyük tepki gördü. Siyasilerden sonra din adamalarının tarihçilerin görevine müdahale etmesi, tarihi konuda ahkam kesmesi Birleşmiş Milletler  (BM) ve  İtalya’da da geniş yankı buldu. 

Önce İtalya hükümeti Papa Francesco’ya sert çıktı.

İtalya’nın  Başbakanlık nezdindeki AB İşlerinden Sorumlu Devlet Sekreteri Sandro Gozi, "Bir hükümet, ’soykırım’ kelimesini kullanmamalı. Bu hükümetlerin değil, tarihçilerin görevidir" dedi.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon da açıklama yaparak Papa Franciscus'un 1915 olaylarını "soykırım" olarak nitelemesine katılmadığını bildirdi. Açıklamayı yapan Ban Ki-moon'un sözcüsü Stephane Dujarric, BM Genel Sekreteri'nin 1915 olaylarının tanımlanmasıyla ilgili hassasiyetlerin farkında olduğunu söyledi.

Papa’nın tarihçilerin işine burnunu sokması bence doğaldır. Çünkü 1915 ve öncesinde Van ve diğer illerde başlayan Ermeni ayaklanmalarını bizzat yürüten ve koordine eden,  komşumuz Ermenlieri kışkırtan ve yüz  üstü bırakan Hıristiyan Misyonerler, Kilisler ve din adamlarıdır.

 

Van  üniversitesi uyuyor mu?

Ermeni meselesinde bütün dünya tarihçileri Van’da yaşananları araştırıyor, konuşuyor.  Zira 1915’te yaşanan acıların, ıstırapların canlı tanığı Van’dır. 24 Nisan 1915’te Osmanlı Devleti tarafından alınan tehcir kararının yegâne nedeni Van’da Ermeni Daşnak, Hınçak ve Ramgavar çetelerinin Türk ve Kürt halkına yönelik dayanılmaz boyutlara varan katliamlarıydı.

Gelelim Van’a…  

Mayıs ayında Van’ın işgalinin, yakılışının, unutulmaz yaralar açan katliamlara maruz kalışının 100. Yılıdır.

Ama hangi kurum hatırlayacak. Hangi üniversite 100.  Yılı anacak? Onların daha önemli  işleri var  sanırım. 

Vanlılar da haklı olarak soruyor:

Devlet bu halkın vergileri ile toplanan bütçeden üniversitelere, akademisyenlere araştırın, düşünün, yazın diye maaş ve paye veriyor. Peki, akademisyenler nerede?

Devlet tarihi gerçekleri akademi tarafsızlığı ve ilkesiyle topluma anlatın,  karanlıklara ışık tutun diye akademisyenleri destekliyor hatta yurt dışına gönderiyor.  Nerede akademiysen ışığı?

33 yıllık Van 100.  Yıl Üniversitesi ve Tarih Bölümü bu konuda ne yapıyor? Yatıyor mu?

YYÜ Van’ın 100 yıllık acı dolu tarihini anlatmayı, anmayı düşünüyor mu?

SOROS Vakfı destekli toplantılara kapılarını açan, destekleyen YYÜ 1915’in 100 yılında etkinlik düşünüyor mu?

YYÜ tarihi ve akademik sorumluluğunun gereğini hatırlayacak mı?

YYÜ ve Tuşba Belediyesi sınırları içinde yer alan Zeve’de katledilen masum Vanlılar ne zaman farkına varılacak?

Tarihi  günlerde  tarih olmayın lütfen. 

Yazarın Diğer Yazıları