İkram Kali

Bundan büyük acı olur mu?

İkram Kali

23 Ekim 2011 Pazar günü 7,2 şiddetindeki depremde 68'i öğretmen, 614 insanımız hayatını kaybetti. Dün 23 Ekim Van depreminin beşinci yıl dönümüydü. Beş yıl önce yaşadıklarımızı yeniden anımsadık. Bir kez daha sarsıldık, bir kez daha kıyameti andıran dakikaları hatırladık.

Yıldönümü olan 23 Ekim Pazar gününün, beş yıl önceki aynı güne denk gelmesi nedeniyle resmi anma etkinlikleri bugün gerçekleştirilecek.

Biz unutmaya çalışsak da belleğimizde yer eden toplumsal acılar, gönül kırklıkları unutulmuyor.

Aramızda olmayan yakınlarımızın, sevdiklerimizin eksikliğini 5’nci yılda bir kez daha hissettik.

Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımız bir kez daha gözyaşları içinde dualarla, saygıyla hatırlandı.

Belediyeler, meslek odaları depremde yıkılan binalarda hiç kusurları yokmuşçasına bugün mesaj yayınlayacaklar, konuşmalar yapacaklar.

Bilim insanları Van'ın 1. derce deprem bölgesi olduğuna, depremlerin her an yaşanabileceğine dikkat çekecekler.

Yetkililer, 2011 23 Ekim, 9 Kasım depremlerinde Van'da gerçekleştirilen yardım ve hizmetleri bir kez daha anlatacaklar.

Depremde yıkılan vatandaşlar yeni evlerinde buruk mutluluk yaşarken evlerinin yapılmasını bekleyen depremzedeler ise umutlarını 6. yıla taşıyacaklar.

Deprem sonrası tüccarların, esnafların vergi affı beklentisi bu gidişle taksitlendirmenin ötesine geçemeyecek.

Deprem nedeniyle farklı illere yerleşen Vanlılar bu yılda Van'a geri dönmediler. Görünen o ki depremin topraklarından kopardığı hemşerilerimiz, komşularımız, yakınlarımız bir daha geri dönemeyecekler.

23 Ekim 2011 depreminde on binlerce konut ve iş yeri yıkıldı. Geçen 5 yıl içinde yıkılan binaların ancak bir kısmının yerine yenileri yapılabildi. Bu arada depremi fırsata çevirmeye çalışan, ihtiraslarının esiri olan sermayesi bulunmayan bazı müteahhitler depremzedeleri istismar ederek hüsrana uğrattı.

Yeni hayatlar kuruldu.

Van'ın kent kimliği, görünümü değişti. 5'inci yılda post modern şehir kimliği ortaya çıktı. Yaşanan diğer olayların, ekonomik sorunların etkisiyle maddi ve manevi kayıplar kısmen devam etti.

Deprem sonrası, "Budan büyük acı, felaket olmaz"  diye düşünülürken geçen 5 yıla deprem acılarını bastıracak acılar, üzüntüler sığdırdık.

Komşu ülkelerde, ülkemizde ve kentimizde endişe yaratan ölümlere,  ürkütücü olaylara tanık olduk. 2014 6-8 Ekim tarihlerinde deprem yaralarını saramamış kentimizde kışkırtma ve teşvikler sonucu işyerleri, binalar, kurumlar yakılıp yıkılarak vahşi terör saldırılarıyla yerle bir edildi. Depremde yıkılan bir kentin bağrında insan eliyle daha derin yaralar açıldı.

"Yaşanan bütün olumsuzluklar geride kalsın, bir daha olmasın" temennisinde bulunulurken 2015-2016 içinde insanların canını, malını ve huzurunu hedef alan bombalı terör saldırılarına maruz kalındı.

Van yıprandı, yoruldu.

6'ıncı yıla girilmesine rağmen hala çözüm bekleyen sorunlar da var.

BİR: Deprem sonrası rekor sürede tamamlanan Edremit TOKİ afet konutlarına ulaşımı sağlamak üzere 2012 yıllında çift şeritli yeni yol açıldı. Keskin virajları, inme çıkmalarıyla kusurlu olan yolda mal ve can kaybına neden olan trafik kazaları meydana gelmeye devam ediyor.  Binlerce aracın kullandığı yolun araç trafiğine uygun olmadığını, önemli kursları bulunduğunu herkes biliyor ama bu sorun çözülmüyor.

İKİ: Belediye ve TOKİ arasında çaresiz kalan konut sahipleri şikâyetlerini iletecek, sorunlarını çözecek muhatap aramaya devam ediyor.

ÜÇ: TOKİ konutlarında oturan hak sahiplerinin konut fiyatlarında indirim beklentisi sürüyor. 

DÖRT: Deprem öncesi imar yasalarına göre yüzde 60 inşaat alanı izni ve beş kat bina ruhsatı olan yerlerde inşaat alanı izni deprem sonrası yüzde 30'a çekildi. Kat sayısı da 7 kata çıkarıldı. Deprem geçirmiş bir yerde binaların geniş alanda ve az katlı yapılması mantığı olması gerekirken, depremin nedeni yeşil alan ya da otopark alanının azlığıymış gibi sözüm ona modern kent anlayışı gereği ince uzun binalar dikilmesi teşvik edildi. Depremde yıkılmış bir binanın imarını değiştirmekle yüzlerce kooperatif binası sadece bu nedenle yeniden yapılamamaktadır. Çünkü deprem öncesi üyelerin sayısı ve evin nitelikleri konusunda uzlaşı sağlanamamaktadır. Arsa sahipleri deprem nedeniyle yıkılan ya da yıktırılan binaların deprem öncesindeki imar yasalarından doğan haklarının geri iade edilmesini istiyor.

BEŞ: Deprem döneminde Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın o dönem “orta hasar olmaz, ya yıkım ya hafif kararı verilmelidir” sözlü talimatına karşın yüzlerce ağır hasarlı bina orta hasara dönüştürülerek güçlendirildi. Orta hasarlı konutların birçoğu makyajlanarak beton tabut olarak kullanıma açıldı. Van'ın deprem kenti olduğu gerçeği göz göre göre yok sayıldı.

ALTI: Depremde ağır hasar raporu verilerek yıkılması gereken, bir kısmı kamu binası olan 11 bin bina 5 yıl geçmesine rağmen yıkılmayı bekliyor.  Ağır hasarlı binalar tehlike yaratamaya devam ediyor.  Bu binaların yıkılmaması akıllarda soru işaretleri bırakıyor.

2011'de yaşadığımız deprem günlerinde gerek devletimiz, gerek hükümet, gerek ülkemizin resmi ve sivil kurumları, gerekse her yöreden koşan insanımız ve yurt dışından gelen gönüllüler Vanlı mağdurların yardımına koştu. Zor günlerde olanaklar ölçüsünde yapılabilecek her şeyin en iyisi özveriyle yapılmaya çalışıldı. O günlerde sergilenen insani duyarlılık, kardeşlik için Vanlılar herkese minnettardır. Vanlılar o günleri unutmadı, unutmayacak.

Vanlılar şimdi deprem sonrası ortada duran sorunların çözülmesini bekliyor. 

 

Deprem anıtı neden yok?

23 Ekim ve 9 Kasım depremlerinde aralarında gazeteci, öğretmen, mühendis,  esnaf, sağlık personeli, işçi, şoför, memur, ev kadını olmak üzere hemen hemen her meslekten insanımızın bulunduğu 640'ın üzerinde vatandaşımız ve yurt dışından gelen Japon gönüllüsü Miyakazi hayatını kaybetti.

Depremde hayatını kaybedenleri unutmamak, deprem gerçeğini simgeleştirmek üzere Van şehir merkezine deprem anıtı dikilmesi gerekmektedir.

Kentimizin en uygun bir yerinde depremde hayatlarını kaybedenleri, deprem sürecindeki yardımlaşmaları ve deprem duyarlılığını yansıtan anıt 5 yıl geçmesine rağmen hayata geçirilemedi.

Diyorum ki, 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 depremlerinde Van ve Erciş'te hayatlarını kaybedenler anısına 2017'de depremin sanatsal anlatımı olan bir anıt dikilsin artık.  Öngörülen anıt depremin 6. yılında, 23 Ekim veya 9 Kasım'da törenle açılabilir. Bu düşüncenin hayata geçirilmesi için de yaşanan acılara saygı, kadirbilirliliğe önem veren anlayış yeterlidir.

 

Türküler öksüz kaldı

Deprem Van'ın kültürel birikiminde de ciddi hasarlar, kayıplar meydana getirdi. Van şehir merkezi ve Erciş'ten on binlerce deprem mağduru Vanlı farklı kentlere göç etmek zorunda kaldı.  Gidenler arasında kentimizin renginde, havasında, kokusunda, anılarında, türkülerinde, şiirlerinde nihayetinde kültürel birikiminde yer edinmiş insanlarımız oldu. Bunların büyük bir kısmı, özellikle evi olmayanlar bir daha geri dönmedi. 

Büyük türkü ustası, Erciş'in Neşet Ertaş'ı sayılabilecek Mehmet Bülbül de İzmir iline gidip geri dönmeyen renklerimizden birdir.

"Menşure Hanım", "Kara Yer Kara Yerde", "Su Gelir Millendirir", "Ha Bu Dereden Esen Yel" gibi birbirinden güzel 79 Van ve Erciş türküsünün kaynak kişisi, Erciş halk oyunlarını özgün figürleriyle oynayan, şiirleri, besteleri olan Mehmet Bülbül biraz da gönlü kırık memleketinden gidince türküleri öksüz kaldı.

İl olma çabası veren koca Erciş ilçesi heykeli dikmesi gereken Mehmet Bülbül gibi değerine bir ev temin ederek gurbet ele yerleşmesini önleyemedi.  Memleketi için türküler yakıp, şiirler dizen gönül insanının ev sorunu nedeniyle toprağından çekip gitmesi, hak ettiği değeri görmemesi üzücü olduğu kadar düşündürücüdür. 

Depremin 5. yılında hatırlanması gereken hasarlardan biri de budur.

Yazarın Diğer Yazıları