İkram Kali

Bu aşk sana emanet

İkram Kali

Ülkemizde, kentimizde şu sıralar can sıkıcı, yorucu gelişmeler o kadar yoğunki sevgiyi, aşkı, gülümsemeyi nihayet yaşama lezzet katan,  ihtiyacımız olan olguları konuşmaya, yazmaya fırsat bulamıyoruz.  Geçen zaman sanki bir daha geri gelecek, hevesler yeniden yeşerecek gibi ihtiyaçlarımızı ha bire öteliyoruz.

Bunları konuşma, yazma zamandır diye düşündüğümüz anda bir bakıyorsun ya bombalar patlıyor, ya ölüm haberleri geliyor ya da emperyalistler tarafından ülkemizin üzerinde kara bulutlar oluşturuluyor. Yüreğimiz paramparça, düşüncelerimiz alabora olurken hayalimizdeki resim görünmeyen bir el tarafından siliniyor.

Beklersek bu gidişle  gönül dünyamıza  sıra hiç gelmeyecek. Zira ne silahlar susuyor, ne kan duruyor ne insafsız ölümler bitiyor, ne de ABD’nin oyun kurucu olduğu işgalci, kan kokan senaryo son buluyor.

Nefesimizi kesen ağır koşullara, can ve cam kırıklarına, korkulara inat aşka, sevgiye dokunacağız, gülümseyerek hayallerimizdeki resmi gerçekleştireceğiz..

Aşksız olmaz.

Hayatın kendisi aşk üzerine bina edilmiş. Her yerde her işte, her ilişkide aşk var. Aşka sırtımızı döndüğümüzde, aşka inanmadığımızda  hayattan kopar sıradanlaşırız.

Esas kimliği hekimlik olan, aşkı seven Burukan Aşireti reisi, dedesi rahmetli Kinyas Kartal ile aynı ismi taşıyan, başarılı cerrah, edebiyatçı, müziksever değerli dostum Kinyas Kartal’ın kaleme aldığı kısa denemeleri Doğan Kitap aracılığıyla yayınlanıyor. İlk kitabı “ Aşk Büyük Harfle Biter”  2014 yılında çıktı. “ Bu Aşk Sana Emanet”  isimli aşkın hallerini dillendirdiği kitabı Haziran 2016 da raflarda yerini aldı.  Kartal’ın imzalayarak gönderdiği  son kitabını bu  süreçte   keyifle okuyarak aşka yolculuk yaptım.

Kitabında aşkın felsefesini yaparak aşka ve kadınlara çok özel bir anlam yükleyen Kartal, aşkı ikiye bölemezsin, yarısı gittiğinde,  tam bir yarım kalmaz geriye. Ya giden eksiktir ya da kalan fazla tanımında bulunuyor. Kartal,  okurunu aşkın renkleriyle, lezzetleriyle buluşturuyor.  Aşkla aranız iyiyse başka bir boyut kazanıyorsunuz kitabı okurken.

Aşktan beklentisi olanlara seslenen Kartal;

 “ Kimse kandırmasın sevdiğini; her aşk biter..zaten bitmelidir de, inceliği bundandır aşkın…günün bittiği,acının dindiği zamanın geçtiği, yolların, sınırların, ülkelerin değiştiği bir dünyada  bitmeyen bir şey mi arıyorsunuz? Size kolay gelsin..lakin bulacağınız o bitmeyen şeyin adı aşk olmayacaktır”  derken  aşka dair tavsiyelerini de “ her aşk da insan gibi doğar büyür ölür” ile noktalıyor.

Kartal’ın çizdiği aşk resminde keşkeler, senler, yokluklar, ayrılıklar, gözyaşları, şefkat, hüzün, deniz, çiçek, bülbül, şarkılar var.  Yaşam hikâyesinden  kesitlere yer veren yazar, aşkın hallerine Ankara, Van, İstanbul, romantizmi, açmazları   gel gitleri sığdırmış. Yazarımız “En sevdiğim iki yer var.. Biri akşam evimde kalemin kağıdın başı.. Diğeri ameliyathane.. İkisini de bırakamam” diyerek kendisini özetliyor.

Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi’ndeki görevine 6 ay ara veren Kartal, bu sırlar çok uzaklara kanat çırpma hazırlıkları telaşı içinde. 

Meme kanseri tedavisindeki çalışmalara katılmak için başvurduğu Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nce  başvurusu kabul edilen Kartal, gelecekte de tıp ve edebiyat alanındaki çalışmalarını eşzamanlı olarak yürütmeyi planlıyor.

Aşkını emanet ederek dostlarıyla  bir süreliğine vedalaşan Kinyas Kartal’a aşk kokan kitabı için teşekkür ediyor, mesleğinde ve edebiyat  uğraşında başarılar diliyorum.

 

Sevdiklerinize sarılıp şükredin

Mesleği hayata bakışı ne olursa olsun. İnsan  okuyan, düşünen, yazan olunca çevresindeki olayları farklı bir gözle fotoğraflıyor.  Kinyas Kartal, hastasıyla arasında geçen ders niteliğinde  olayı sosyal medyada dostlarıyla paylaştı.

 İlgi çeken diyaloğu Kartal dan dinleyelim..

“Bir hasta geldi polikliniğime.. 24 yaşında incecik, kara kuru bir erkek çocuğu.. Eniştesi var yanında.. "Şikayetin nedir?" dedim, yüzü benzi soluk çocuğa.. Benzi kadar soluk bir ses çıktı genzinden: "ben mide kanseriyim" dedi.. Saat durdu, zaman şaşırdı, dünya utandı.. "nasıl yani?" dedim, tetkiklerini uzattı bana "yapılacak bir şey yokmuş" diyerek.. Baktım.. Baktım.. Baktım.. Vücudunun her tarafına bu kadar erken nasıl sıçradığını anlamaya çalışarak.. "senin için ne ya...yapabilirim?" dedim.. Gülümsedi.. "Yemek yiyemiyorum, ama bu mamaları reçete ederseniz onları alacağım" dedi.. Gözlerimin tam orta yerine bakıyordu. Dimdik.. Tam ortasına.. O an, en az onun kadar çaresiz, bastım kaşemi reçetinin her bir yerine.. 24 yaşında.. midesini cebinde taşıyan bir genç gördüm bugün.. Yanında eniştesi..

Burdan sonra bir şey yazmaya gerek yok bence.. Sevdiklerinize sarılıp şükredin, hayatın size verdiklerine..”

 

Sevgiye muhtaç kalmayız

Van Milletvekili rahmetli Kinyas Kartal,  ayrılık, nifak  ve sevgi üzerine şöyle diyor; “Ayrılık tohumu giren tarladan nifak ve nefret çıkar. Birbirimizi yeterince seversek başka sevgiye muhtaç kalmayız.”

 

Van Kitapları Fuarı

Vanlı yazarların edebi çabalarını başka bir değerli buluyorum.  Kitap konusunda değeri bilinmese de gurur duyacağımız Vanlı markamız var. Osmanlı’da İbrahim Müteferrika tarafından 1727 yılı Temmuz ayında, kurulan ilk matbaada   31 Ocak 1729 da basılan ilk Türkçe eser “Vankulu” ismiyle tanınan Vanlı Mehmed Efendi'nin  Vankulu Lügatı’dır. Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde çok sayıda Vanlı yazar çıkmıştır.Bunun yanında Van üzerine çok önemli eserleri olan yerli ve yabancı Vanlı olmayan yazarlar var.

Diyorum ki:

 Vanlı  ve  Van üzerine kitabı bulunan yazarların Van halkıyla  düzenlenecek kitap fuarında buluşturulması gerekir.  Her yıl veya özellikle  Van’ın Kurtuluşu’nun 100. Yılı olan 2018’de ülkemizden ve dünyanın dört bir tarafından yazarların katılımıyla “ Van Kitapları ve Vanlı Yazarlar Fuarı”  düzenlenebilir. Öneri bizden hayata geçirilmesi  ilgililerden.

Yazarın Diğer Yazıları