İkram Kali

Böyle barış süreci olmaz

İkram Kali

6-7-8 Ekim Kobani Eylemleri sırasında gerçekleşen üzücü olayların ardından çözüm sürecinde yeni bir döneme girildi.  Süreç dondu. Umutlar zayıfladı, taşlar yerinden oynadı. Bunu kimse inkar edemez.  Yaşananların ardından toplumda ve taraflar arasında bu işin bittiğini, bitkisel hayata giren çözüm sürecinin sonuç vermeyeceğini düşünenlerin sayısı da arttı. Samimiyetin sorgulandığı tam bu noktada taraflar sürecin kaldığı yerden karalılıkla devam etmesi konusunda irade beyanında bulundu. Kriz aşılsa da komaya giren süreç adeta suni teneffüs, kalp masajları ile yaşatılmaya çalışılıyor. İhtiyaç duyulan hayata dönüştürecek kan ise daha bulunmuş değil. Bu siyasal psikoloji ve toplumsal baskı altında süreçte finalin nasıl olacağını, şapkadan ne çıkacağını bilemiyoruz.

Özellikle bölgede insanlar 30 yıldır çok yoruldu. İnsanların sinirleri boşaldı, heyecanları, şevkleri kırıldı,  moral ve motivasyonları sarsıldı. Ekonomik ve sosyal yaşam olumsuz tablodan büyük zarar gördü görmeye de devam ediyor. Eğer ki Türkiye’de yaşayan bütün insanların düşünceleri, kaygıları çözümde esas alınıyor ise ki alınmalıdır. Önce sarsılan, inancını kaybeden toplumda güven, huzur ortamı gerçek anlamda sağlanmalıdır. Teoride toplumu rahatlatacak kulağa hoş gelen sözler söylemek,  duymak iyidir, ama güzel sözler söylemek pratikte artık işe yaramıyor.  Çünkü 6-8 Ekim olaylarının etkisinden daha çıkamamış toplum var.

Tartışma, görüşme, buluşma derken süreçte uzun bir zaman kaybı yaşandı. Sermaye ve insanlar bölgeden göç ediyorsa belirsizlik sürüyorsa geç gelen çözüm neye yarar ki. Böyle barış süreci olmaz.

Tedirginlik, baskı, endişe, kaygılar toplumu mahvetti. Yeter artık.  Ne olacaksa olsun. Görüşmeler halka açılsın. İnsanlarda geleceklerinin nasıl şekilleneceğini nerede noktalanabileceğini bilsin.

 Uzadıkça uzayan süreç bölgede yaşanan dış olayların,  güçlerin etkisine giriyor. Yani kontrolden çıkıyor sanki.  Bu da üçüncü tarafların işine geliyor. Bu anlamda İran-ABD yakınlaşması manidardır. Diğer taraftan  HDP, DBP, HÜDA PAR, HAK PAR  dışında Azadi İnisiyatifi, Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi, Kürdistan Özgürlük Partisi vesaire yeni Kürt siyasi oluşumları geliyor. Kürt Siyasi Hareket sahası kimine göre renkleniyor, kimine göre alan kapma mücadelesine dönüyor. Çözüm düne göre daha  zorlaşıyor.

Sürecin içinde yer alan akil insanlarda,  siyasilerde, taraflarda topluma somut bir şey söyleyemiyor. Çözüm sonunda muhtemel neler olabileceğini az çok bilenler bile temkinli.  Çözüm sürecinin netleştirildiğini, yol haritasının belirlendiğini söyleyenlerde var. Onlarda bekle gör diyorlar.

 Kesildiği yerden yeniden başlayan çözüm süreci neyi öngörüyor,   görüşülen formüller nelerdir soruları cevap ararken gelinen noktada şunlar yazılıyor, tartışılıyor, konuşuluyor:
Güvenlik,  PKK’nın silah bırakması, Eylemsizlik, Üçüncü göz,  Hükümetin tarihi adımlar atması, Kamusal alanda ana dilde eğitim, Yerinden yönetim, Demokratik konfederasyon, Dış gözlemci, Aydın insanlardan oluşan gözlemci heyet, Kamu düzeni. Yol hartası,  Provokasyonlar,  Silah bırakacak olanların yaşama katılımı, Güvensizliğin ortadan kaldırılması, Türkiye’nin diğer bölgelerinde yaşayan Kürtlerin dikkate alınması,  Acı olaylardan husumet çıkarılmadan ders alınması, Tehditler, şantajlar, Sosyal ve siyasal anlamda  PKK'nın  bölgede egemenliğinin farklılıkları yok edebileceği analizi, Sivil dinamikler, sivil ve siyasi grupların, kanaat önderlerinin, aydınların, tacirlerin, toplumsal geleneksel kesimlerle ilişkilerin önemsenmesi… 

Süreçte değişen şeylerde var tabi ki. PKK Terör Örgütü yerine Kürt Siyasal Hareketi,  Görüşmeler yerine Müzakere tanımlanması kullanılıyor. Tanımlamalar, kavramlar zamana,  zemine ve toplumun reflekslerine göre değişebiliyor.

Hükümet açısından 2015 Genel Seçimleri yaklaşırken çözüm sürecinde final yapmak çok zor gibi görünüyor. Örgüt açısından da yol keserek, haraç alarak, sokakları savaş alnına çevirerek,  başka görüş ve düşünceye tahammülsüzlük ile çözüm sürecinin başarıyla sonuçlanamayacağını onlarda biliyor.  

Evimizdeki sorunu karşımızdakini anlayarak, dinleyerek, ötekileştirmeden ve düşman ilan etmeden Türkü Kürdü ile el ele vererek çözme iradesini ve başarısını göstermek zorundayız. Herkes mutlu, huzurlu bir son arzuluyor.

Yazarın Diğer Yazıları