İkram Kali

Bir tek kendisine ilaç yapamadı

İkram Kali

Ak saçlı, güleç yüzlü sevgili annem gibi vefat eden,  bütün anneleri saygıyla, rahmetle anıyor, hayatta olan annelerimize sağlıklı uzun ömürler diliyorum.

 Baba evin direği ise anne evin temelidir.  Direk ne kadar sağlam olursa olsun temel çöktü mü evin yıkılması kaçınılmazdır.  Kadınlık içgüdüsü, sahiplenme duygusu, merhameti ve sınırsız özverisiyle annelerin yerini hiçbir şey dolduramaz.  

Anneniz yaşıyorsa fırsatı kaçırmadan, daha sonra da “keşke” demeden doyasıya sevin, sevindirin, mutlu edin. Her fırsatınızda dokunun, öpün, koklayın. Sakın incitmeyin.  

Anne çocuklarının yaşamında yemekteki tuz gibidir. Nasıl ki tuzsuz yemek lezzetsiz yavan oluyorsa annesiz yaşamda tuzsuz yemek misali lezzetsiz olur.  

Kendi adıma 20 yıldır tuzsuz, lezzetsiz yaşıyorum.

Annenin benzeri yoktur.  Hiçbir sevgi, hiçbir dokunuş, hiçbir gülüş, hiçbir gözyaşı, hiçbir özlem onunkine benzemez. Anne fırtınalı dalgalarda sığınılacak en güvenli limandır. Anne sırdaştır,  yoldaştır, arkadaştır,  dosttur. Anne yağmurda şemsiye,  felakette çadır, soğukta sıcaklık sevinçte coşkudur.

Anne aynı zamanda gözü pektir,  cesurdur, merttir. Anneler toplumlarda geleceği şekillendiren ve yönlendirendir.  

Van’dan 1915’te muhacir olarak gittikleri Kerkük’te doğan, ilkokula orada giden başkada  eğitimi olmayan  annem bilge kadındı. Van sevgisini bize anlatan öğreten oydu.

Annem öğretmendi;  Bize insanları sevmeyi,  temel ahlak değerlerini,  sosyal ilişkileri,  paylaşmayı, yardımlaşmayı ve yakınlaşmayı geçmişle geleceği ak ve karayı öğreten oydu.

Annem hâkimdi; Komşuda, ailede, yakınlarda yaşanan en çetin kavgaları, çekişmeleri barışla sonuçlandırdı. Gücü vicdanındaki adalet terazisinden ve sosyal anlayışından kaynaklanırdı.  Erkeği kadını kararına saygı duyardı.

Annem iyi bir aşçıydı; Başta Van yemekleri olmak üzere yaptığı bütün yemeklerde ayrı bir lezzet olurdu.  Düğün pilavını kazanla yapar, kışlık kavurmayı usulüne uygun tutardı. Ölü helvasını da, Van’ın gül reçelini de,  kavurgalık sütlü buğdayı da,  tutma yoğurdu da, İran köftesini de,  su böreğini de hakkıyla yapardı.  O nedenle de misafiri de hiç eksik olmazdı. Yemeklerini abdestsiz yapmazdı. Beş kişilik yaptığı bir yemek bazen on kişiye bile yeterdi. Kendisinden yemek tarifi alan genç kadınlar “ biz aynısını yaptık böyle lezzetli olamadı” dediklerinde “sizinde saçlarınız ağardığında,  bir tarafınız yıkıldığında,  hayatınız dem tuttuğunda sofranız ve gönlünüz açık olduğunda, birde az konuşup çok dinlediğinizde yaptığınız bütün yemekler lezzetli olur” derdi.

 Annem çevreciydi; Gün ağarırken kapımızın önünü toprak sokağa kadar sular ve süpürürdü. Evden çıkan çöpleri kuşlara, kedilere, köpeklere göre ayıklar sonrasını çöpe atardı.  Mutfakta kötü bir huyu vardı. Kendisi dışında örneğin misafir kadınların yıkadığı kap kaşığı gözle kaş arasında çaktırmadan bir kez daha yıkardı. Suyla arası pek barışıktı. Küpeli çiçeği evin  penceresinden eksik olmazdı.

Annem sigortaydı; Yol yordam gösterir önsezileri ve birikimiyle olacakları önceden kestirirdi. Uyarırdı. Uyandırırdı.  Duaları ile her türlü tehlikelerden, belalardan bizleri korurdu.  Kıtlık ve savaş senelerinde gelen bir alışkanlık olacak sanırım, kilerde yiyeceklerin bulunmasına önem veridi.

Annem kırılgandı;  Ağlardı ağlatmazdı.  Misafiri gelmediğinde üzülürdü.  Misafirleriyle heyecanlanır onlarla mutlu olurdu. “ Herkesten her olaydan öğrenecek mutlaka bir şey var”  derdi.   Bunun iyi anlaşılması için kulağa küpe olacak anılarını anlatırdı.

Annem doktordu; Küçük çocukları hasta olduğunda panikleyen genç anneler kendisinden öğüt alırdı. Ailenin ve yakın komşuların doğan bebeklerini ilk o yıkardı. Kendi yöntemiyle, doğal malzemelerle yaptığı merhem 3. derce yanıkları ve birçok yarayı iyileştirirdi. Ancak iki genç evladını kara toprağa gömdükten sonra gözyaşı hiç dinmedi, renkli elbise giymeyi dahi kendinse haram etti. Yaşadığı evlat acısına daha fazla dayanamayınca göçüp gitti.  Her soruna çare bulmaya çalışan,  ilaç yapan annem o bilgeliğiyle bir tek kendi yarasına merhem yapamadı. Ruhu şad olsun.

Annenizin, yani tuzunuzun kıymetini bilin.

Yazarın Diğer Yazıları