İkram Kali

Bilim insanından çığlık: Önümüzü göremiyoruz

İkram Kali

İnatla kurallara uymayanların, “ bana bir şey olmaz” rehavetine kapılanların ihmali nedeniyle koronavirüs vaka sayıları yeniden artmaya başladı. 3 hafta içinde vakalar ve can kayıpları katlanarak pik yaptı. Artış gösteren iller arasında Van’da var.  

Virüsten dolayı çevremizde, yakınımızda sevdiğimiz, tanıdığımız güzel insanlar kuru yaprak misali savrulup gidiyor. Çağın belası şaka yapmıyor, adres tanımıyor.  Her gün bir yenisini duyduğumuz hasta ve can kaybına üzülmekle yetiniyoruz.  Acı ve zor günde yan yana dahi olamıyoruz. Buna rağmen koronavirüs riski hala dikkate alınmıyor.  

Koronavirüs mücadelesinde en çok yorulan, yıpranan,  hastalanan ve hayatını kaybeden meslek grubunun  başında sağlık sektörü geliyor. Onlar bir taraftan hastalarının yeniden sağlığına kavuşması için mücadele veriyor, diğer taraftan kendi ve ailelerini salgından korumaya çalışıyorlar. Riskli, stresli zor bir süreçten geçiyorlar. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde her kademedeki sağlık personeli gece gündüz yoğun mücadele veriyor.  Vatandaşlara  “acil hasta olmadıkça hastaneye gelmeyin” uyarısında bulunurken kendileri virüs bulaşma riskinin yüksek olduğu hastane ortamında gece gündüz görev yapıyorlar.  Emekleri, fedakârlıkları asla unutulamaz.   

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Ahmet Arısoy hastalarının sağlığına kavuşması için aylardır mücadele veren hekimlerimizden biridir. Ahmet Hoca deneyim ve gözlemleri ışığında sosyal medya hesabından hastane ortamını, hastaların yaşadıkları süreci anlatarak vatandaşlara uyarılarda, devlet yetkililerine önerilerde bulundu. 

İçinde bulundukları ruhsal durumu, “Sağlık çalışanları olarak önümüzü göremediğimizden dolayı oldukça tedirginiz” ifadeleriyle anlatmaya çalışan Dr. Ahmet Arısoy bakın neler söylüyor: 

-Altı aydır covid hastalarını takip ediyoruz. Daha önce bilmediğimiz bu hastalıkta deneyimlerimiz oluşmaya başladı.   

1. Kapalı ortamlarda özellikle de aynı evi paylaşanlarda çok kolay bulaşıyor, maske - mesafe kuralına uyulursa bulaşma ihtimali çok düşük. Kapalı mekânlarda bir araya gelmemeye özen gösterilmeli. Market alışverişlerinde mümkün olan en tenha olanı tercih edilmeli.   

2. Sağlık çalışanlarına, serviste yatan hastalardan, gerekli şartlar sağlandığında bulaş oldukça düşük.  

3. Kimde kötü seyredeceğini önceden kestirmek mümkün değil. Yaş ve eşlik eden hastalıklar önemli bir faktör gibi görünse de, genç ve eşlik eden hastalığı olmayanlarda da ağır seyrettiğini çok gördük. Nasıl olsa gencim diyerek asla kendinize güvenmeyin.  

4. Ayaktan ve yatan hastalarımızın tamamında tedaviye başladığımızda, hangi ilacın iyi veya kötü etkilediğini bilmiyoruz. Tüm hastalarımız tedavi aldığı halde kimi olumlu yönde çok iyi seyrederken kimi tüm tedavilere rağmen cevap vermeyip ağırlaşmaktadır.  

5. Testin güvenirliği çok iyi değil. Radyolojik, labaratuvar ve klinik olarak covid olduğuna kesin baktığımız bazı hastalarda pcr sonuçları negatif gelmekte. Bunda pek çok faktör olabilir.  

6. Şimdilerde uygulamasak da, bazı hastalarda haftalarca pcr pozitifliği devam etmektedir.   

7. Herkeste aynı klinikle seyretmediği gibi herkeste aynı labaratuvar değişikliği yapmamakta.   

8- Bazı hastalar ishal karın ağrısı ile gelirken bazı hastalar ateşle bazıları ciddi solunumsal etkilenmeyle gelmekte. Özellikle gençlerde yaygın kas ağrıları ile de seyredebiliyor.   

9-Bazı hastaların ferritin değerleri çok yükselirken bazılarının karaciğer enzimleri bazılarının da d-dimer seviyeleri ciddi yükselmekte. Bazılarında ise lenfosit sayıları ciddi düşmekte.   

Paylaşımının son paragrafında salgınla mücadelenin içinde olan bilim insanı olarak birikimlerine, gözlemlerine dayanarak devlet yetkililerine seslenen Ahmet Hoca şöyle diyor: 

 “Sağlık çalışanları olarak önümüzü göremediğimizden dolayı oldukça tedirginiz. Çok çalışıyor oldukça da yıpranıyoruz. Burada esas rolün siyasi otoriteye daha sonra da halkımıza düştüğü açık. Bu işi çözen veya iyi yöneten ülkelerin devlet gücü ile çözdüklerini veya yönettiklerini söylemek de yanlış olmaz. Halkın vicdanına ve insafına bırakılarak çözülecek gibi görünmüyor maalesef.”  

Hoca daha ne desin?  

Bütün ülkeler panikte. 

Salgında yeni vakaların, can kayıplarının artışı ülkemize, kentimize has bir durum değil, dünya genelinde salgın yeniden artışa geçmiş durumda. Ancak daha planlı ve organize önlemler alan, insanların özenle kurallara uyduğu ülkelerde durum göreceli olarak daha iyidir.  

Vatandaş olarak bize düşen görev!  

Kalabalıklara girmemek, kalabalık ortamlar yaratmamak, maske, sosyal mesafe, temizlik kurallarına uymak, uymayanları uyarmak olmalı. 

Önerdiğimiz oldu

Bu köşenin değerli okurları hatırlayacaklar.  24 Ağustos günkü “Koronavirüse düğün yapmaktan vazgeçin” başlıklı yazımda “Taziye kalabalıkları önlenirken bu kez düğün kalabalıkları virüs yaymaya başladı. Düğünlerde virüse açık davet çıkarılıyor”  dedim.

Yazımda  özetle  “Virüs bulaşma ortamı yaratan düğün yapılmazsa genç çiftler ve aileler mutluluklarından ne kaybederler ki? Sizlerde oğlunuzu, kızınızı, ailenizi, dostlarınızı ve davetli yakınlarınızı seviyor, sağlıklarını düşünüyorsanız salgının artarak can aldığı bu dönemde virüse düğün yaptırmayın. Düğün yerine tüm önlemleri alarak nikâh töreni yaparak virüsün yayılmasının önüne geçin. Kentimizde artan virüs salgını nedeniyle Van Valiliği İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulunun kapalı ve açık alanlarda tüm düğünleri yasaklaması kaçınılmaz hale getirmiştir. Koronavirüse düğün dernek yapmaktan vazgeçelim, mutlu, güzel günlere gölge düşürmeyelim.” önerisinde bulundum.. 

Önceki gün. 

Olması gereken yapıldı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatları doğrultusunda İçişleri Bakanlığı, 81 il valiliğine "COVID-19 Tedbirleri" konulu ek genelge gönderdi. Daha önce 14 ilde uygulanan genelge 81 ilde uygulanacak. Buna göre; sokak/köy düğünü, sünnet düğünü, kına gecesi, nişan gibi etkinliklere müsaade edilmeyecek. Ancak nikah merasimi şeklinde yapılabilecek düğünler ile nikahların en fazla 1 saat süre içerisinde tamamlanması sağlanacak. 

Aklın yolu birdir. 

Salgında İranlılar gelsin mi?

Van’da en kolay iş basın açıklaması ve basın toplantısı yapmak, dernek ve oluşum kurmaktır. Van Ticaret Sanayi Odası, Van Organize Sanayi Bölgesi ile Van Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği yönetim kurulu üyeleri hafta içinde turizm konulu toplantı yaptılar.   

Değerlendirmeler sonrası salgın noktasında Van’ın Türkiye’deki birçok ilden daha güvenli olduğu, hasta sayısının az olduğu, Van’da ciddi bir sıkıntının yaşanmadığı gibi gerçekçi olmayan ifadelerle koronavirüs tedbirleri çerçevesinde kapatılan Kapıköy Gümrük Kapısının yeniden açılması istendi.   

Bunları söyleyenler sanırım Van’da yaşamıyorlar. 

Virüsün artışa geçtiği koşullarda Kapıyöy Gümrük kapsının açılarak İranlıların Van’a gelmesini istemenin karşılık bulacak hiçbir yönü yoktur. Zaten gerçekleşmesi de mümkün değil.  

Açıklamayı yapanlarda söylediklerinin olamayacağını eminim biliyorlar. Maksat dostlar pazarda görsün. 

Bari bu ortamda yapmayın. 

Açıklama öncesi İl Umumi Hıfzıssıhha Kurul’undan görüş aldınız mı? Hayır. 

Kâbusun büyüdüğü İran’da vaka ve hayatını kaybedenlerin sayısından haberiniz var mı? Hayır. 

Van’da hızla artış göstererek endişe yaratan vaka ve can kayıplarını dikkate aldınız mı? Hayır. 

Bende diyorum.

“Kapı açılsın İranlı gelsin”

Ama bu ortamda İranlıların gelmesi zor.  

Çünkü öyle bir ortam yok. 

Turizm sektörünün sorunları gerçekçi olmayan, ayakları yer basmayan açıklamalarla çözülmez. Esnafa yapacağınız en hayırlı destek virüs salgınının yayılmasını önlemek için tedbirlere uymaları çağrısını yapmak, toplumsal mücadeleye aktif katılmak, esnafın yükünü azaltacak ve iş hacmini artıracak alternatif öneriler gündeme getirmektir. Örneğin esnafların ortak olduğu Van merkezli alışveriş sitesi kurmayı düşünmüyorsunuz? 

Olmadı. Kaş yapayım derken göz çıkardınız. 

Yazarın Diğer Yazıları