İkram Kali

Bayram sevinci

İkram Kali

Önce Ramazan.

Ramazan’da tutulan oruç duygudaşlık yapmaktır. Arınmaktır. Saygı duymaktır. Sabretmektir. Paylaşabilmektir.

Ramazan geldiğinde Van’da sahur, ramazan davulcusu, iftar, iftar saatinin koşturmacası, ramazan topu, teravih, oruçlu çocukların sırtta taşınması, iftarlıkların alınması biz çocuklar için eğlenceydi. Aslında bugünde öyledir. Babamıza, anamıza,  ağabeylerimize, ablalarımıza özenerek 5-6 yaşlarda oruç tutmaya niyetlenirdik.  Körpe bedenimiz aç ve susuz kalmaya pek dayanamayınca da bir şeyler yer sonrada rahmetli anamıza  “ Orucum bozuldu mu” diye sorardık. O da “sen tabak orucu tutun” diyerek orucumuzun boşa gitmediğini bizim anlayacağımız bir dille anlatır,  gönlümüz hoş ederdi.  Van halk kültüründe “Tabak Orucu” çocukların yemek görünceye kadar tutabildikleri oruca verilen yöresel bir tanımdır. Böyle olduğunu çocukluk sonrası öğrenmiştim.

Bugün ismi Ferit Melen Meydanı olan 5 Yol’da önünden söğüt ağacının dallarının dokunduğu billur gibi Kehriz suyu akan, kerpiç iki katlı Akay ailesine ait Ferah Oteli’nin yanında yer alan rahmetli Adil Ağar’ın kahvesinin karşısı köy çeşmesi gibiydi. Civar kahvelere, lokantalara, otellere, evlere bakraçlarla her gün bu Kehriz’den su taşınırdı. Yaz aylarında kahvenin önünde bulunan söğüt ağacı dallarının gölgesinde tahta sandalyelere kurulan beyler aralarında sohbet ederken Kehriz suyunun sesiyle dinlenir, serinliğinde huzur bulurlardı. Su taşıyanların çabasını izleyen yaşlı kahve müşterileri semaverde demlenmiş tavşankanı sıcacık tekiş ( masaya gelen iki bardak çayın arka arkaya içilmesi)  çayları bir nefeste arka arkaya kırtlama şekerle yudumlarken şirin Van’ın bozulmamış doğasının küçük ayrıntısında unutulmaz keyifler yaşarlardı.

Hüzünle anımsadığımız, kimi zaman özlem duyduğumuz yaşama ve Van’a dair o zaman dilimi söz konusu olunca anılar anıları getiriyor.

O günden bu güne küçük bir anı: Mevsim yaz, hava ise çok sıcaktı. Ramazan günüydü. Çocuktum ve oruçluydum. Güneş tepeden vurunca dilim dudaklarım kurumuş, sıcaktan bunalmış gücüm tükenmişti. Orucumu bozup bozmama arasına gidip geliyordum. Ama şeytana uymamaya da kararlıydım. Baktım ki olmuyor. 5 Yol’da Adil Ağar’ın kahvesinin önünden pırıl pırıl, buz gibi akan Kehriz’e kafamı defalarca batırarak rahatlamaya çalışmıştım. Çaktırmadan ağzıma kaçan o buz gibi su ile tabi ki orucuma olan olmuştu.  Kahvenin önde zaman geçirmeye çalışan büyüklerden biri bu halimi izlerken “ orucun mekruh oldu evlat ” diye seslenerek beni uyardığını dün gibi hatırlıyorum.

Bu yılda Van, kendine özgü manevi iklimini doyasıya yaşadı.

Hava sıcak olmasına rağmen tutulan oruçlar, okunan mukabeleler güzel ve renkli geçti denilebilir. Toplu iftarlar, yardımlaşmalar, davetler ilişkileri güçlendirdi. Genelde ise çevremizde ekonomik, siyasal, toplumsal olayların, sıkıntıların insanları gerdiği, karmaşık duygularıyla yoğunlaşan Ramazan ayını geride bıraktık.

IŞİD’in Irak’ta Suriye’de Kürt, Türkmen, Arap, Hıristiyan ayrımı yapmadan binlerce masum insanı boğazlaması iftar sofralarının komşudan gelen acı sosu olmuştu.  IŞİD yaptığı katliam  görüntüleri siyasileri, çokbilmişleri ters köşe yaparken vicdan sahibi insanların da kanını donduruyordu. Kimilerinin bütün katliamlara insanca tepki göstermek yerine acıları ırk, bölge üzerinden ayrıştırmaya kalkması, acıları yarıştırması insanlığa gölge düşürüyordu. O acılar yetmemiş gibi İsrail Gazze’de katliama başlaşlatıyordu. IŞİD’in katliamları karşında sesi, sedası çıkmayanlar, cami önlerinde aranır olmuştu. Coca Cola boykotu uygulayarak sözüm ona İsrail’in vahşetine tepki verilmesi ise cola şişesinde bulunan gazın gücü kadar etkili oluyordu.  Dünyanın dört bir köşesinde yaşanan insanlık dışı katlamaları, zulümleri yazarsak sayfalara sığmaz.

Ramazan’ın yürekleri yaralayan kısa özeti bu.

Gelelim bayrama…

Herşeye rağmen dini ve sosyal boyutuyla bayramı bayram gibi kutlamalı.  Değişen yaşam ve tüketim anlayışına karşın bayrama ruhen, bedenen hazırlanmalı. Üzüntüleri bir süreliğine bir kenara bırakarak hiç olmazsa üç gün bayram heyecanı duymalı insan.

O zaman size önerim;

Bayram öncesi yetimleri, öksüzleri, muhtaçları, kendinden utananları, köşede unutulanları, el açmayanları özellikle hatırlayın.  Sahipsiz bütün kadınları, yaşlıları sevindirin mutlu edin.  

Ölmüşlerinizin, dostlarınızın, sevdiklerinizin, arkadaşlarınızın kabrini ziyaret ederek dünle bugün arasında duygusal bağ kurun. Bir dua ile ecdadınız ile bugünkü neslin iletişimini güçlendirin. Geleceğe geleneklerle kök salın.

Bayram namazına çocuklarınızla, torunlarınızla birlikte gidin. O eşsiz, benzersiz manevi heyecanı, lezzeti mutlaka tadın. Bayram namazı sabahı doğan güneşin ışıklarının farkını yaşayın.

Bayram namazı sonrası çoluk çocuk güzel bir kahvaltı yapın.  Bayrama özgü yemekler yiyin.

Aile içinde birbirinize bayram özeni gösterin, hatta bayram hatırına şımartın.

Sonra güzel giyinin, şık olun. Aile içinde bayramlaşmayı tören, şenlik havasında yapın. Cebi kabarık eli sıkı olanlardan yaşınız ne olursa olsun harçlık almayı unutmayın.  Eli sıkıların en azından bayramda çocuklara karşı cömert olmalarını teşvik edin. Gerekirse aile baskısı kurun!

Bayramda bütün çocuklara kapınızı güleryüzle açın. Para, çikolata, şeker, mendil ile onları sevindirerek başlarını okşayın. Örnek model davranış ve paylaşımınızla algı dünyalarında iz bırakın.

Tembellik etmeyin. Komşularınızla, uzak-yakın akrabalarınızla, dostlarınızla kucaklaşarak bayramlaşın. Hatırlı, gönlü kırık (taziyesi, hastası,  sorunu) olanları sakın unutmayın.   Uzun zamandır aramadığınız sevdikleriniz, dostlarınızı hatırlayarak telefonla bayramlarını kutlayın.

Bir kaç kilo fındık alın. Eviniz, mahalleniz müsaitse bir tümsekte  ( eğilimli yerde) milav  ( küçük yuvarlak çukur) kazın. Büyük küçük bir araya gelin. Van çocuk oyunlarından fındık, yani milav oynayarak bir bayram oyununu yaşayın,  yaşatın.  Çoluk çocukla hoşça vakit geçirerek kültürümüze can verin. 

Bayramda sevdiğiniz neşeli bir türkü veya içli bir şarkı dinleyin. Hatta dinlerken uzaklarda özlem duyduklarınıza,  yıkılan bir yanınıza hüzünlenerek iki damla gözyaşı da dökün.

Bunları yapmak için insanca duygulara sahip olmak yeter sanırım.

Bayramınız kutlu olsun. 

Yazarın Diğer Yazıları