İkram Kali

Batı ülkeleri de Ermeniler de bizden iyi biliyorlar

İkram Kali

Ruanda ve Cezayir'de soykırım yapan Fransa'nın 24 Nisan'ı "Ermeni soykırımını anma günü" ilan etmesinin ardından Türkiye ve Fransa arasında yaşanan gerginlik, geçen hafta Antalya'da düzenlenen NATO Parlamenter Asamblesi Akdeniz-Orta Doğu Özel Grubu Ortak Toplantısı'na damga vurdu.

 

Toplantıda Macron'un Partisi'nden parlamenter Sonia Krimi, Bakan Çavuşoğlu'nun sözde Ermeni soykırımını yönelik eleştirilerine karşı şoke olduğunu belirterek, "Tarih kazananlar tarafından yazılmaz mı? Birçok ülke için PKK terörist değildir ama sizin için böyledir. Bunu dikkate almamız gerekiyor" yönünde soru sordu.

 

Bakan Çavuşoğlu  bu soruya, "Fransa Anayasa Mahkemesi aldığı kararlarla çelişmiyor mu? Çelişiyor. Fransa'nın aldığı karar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'yle çelişiyor mu? Çelişiyor. Tarihteki bir olayı soykırım olarak yada değil olarak değerlendirmek, siyasetçilerin görevi mi? BM'nin kararını okudunuz mu? Uluslararası hukuk ve sistemden bahsediyorsunuz. BM'nin bir olayın nasıl soykırım olabileceğini açıkça söylemiş. Burada siyasilere böyle bir karar verme yetkisi vermemiş. Siyasetçiler tarihle yargılamayı, karar vermeyi kendinizde bir hak olarak görüyorsunuz. Görüş başka, karar verme başkadır. Hangi kıt bilgiyle tarih konunda böyle net bir karar veriyorsunuz. Böyle bilgi eksikliği olduğu halde karar vermenin tek sebebi vardır o da popülizmdir. Maalesef sizin başkanınız da popülizme yenilmiştir. Soykırım ve tarih konusunda Türkiye'ye ders verebilecek en son ülke Fransa'dır. Çünkü Ruanda, Cezayir'de olanları unutmadık. Fransa önce kendi karanlık tarihine baksın, Türkiye'ye ders vermeye kalkmasın. Sizler böyle tepeden bakmaya devam edin, biz de size bu şekilde haddinizi bildirmeye devam edeceğiz. Eski Türkiye yok, hak ettiğiniz cevabı alacaksınız. Siz kendinizi üstün görmeye devam edin bu muameleyi kabul etmeyen doğruları söyleyen bir Türkiye var" cevabını verdi.

 

Kendisini nezaketsizce alkışlayan Fransız parlamenterlere sert  tepki gösteren Çavuşoğlu, "Ne kadar nezaketli olduğunuzu görüyoruz. Ne kadar saygılı olduğunuzu görüyoruz. Gerçekleri duymaktan hoşlanmıyorsunuz. Gerçekleri söylemeye devam edeceğiz. Buna alışacaksınız, alışacaksanız, başka seçeneğiniz yok" sözleri sonrası adeta duvara toslayan iki kadın Fransız parlamenter salonu terk etmek zorunda kaldı.

 

Peki, Türkiye ile Fransa'yı karşı karşıya getiren  1915'te gerçekte neler oldu? Osmanlı tehcir kararını neden almak zorunda kaldı?

 

Bir kez daha anlatalım.

 

Selçuklular döneminde de Hıristiyanların can ve mal güvenliği koruma altına alınmış ve mabetlerine dokunulmamıştı. Bu nedenle bazı Hıristiyan müellifleri, Selçuklu sultanlarının gayrimüslimlere karşı hoşgörülü davranışından övgüyle bahsetmişlerdir.  Fatih Sultan Mehmet'te, Rum, Yahudi ve Ermenilere, yani Osmanlı Devleti'nin dini anlamda tanımlanmış topluluklarına, özerklik bahşetmiştir. Nitekim Fatih'in siyaseti ve hedefi, bütün vatandaşların din, dil, ırk ve mezhep farkı gözetmeksizin hepsinin sevgi ve teveccühünü kazanmıştı.

 

Osmanlı devleti zayıflamaya başlayıp, hemen her konuda Avrupa'nın müdahalesine maruz kalınca, Türk - Ermeni ilişkilerinde de bir bozulma devri başlamıştı. Osmanlı Devletinin gayrimüslimlere tanıdığı hakların uygulanmasındaki bir takım suiistimaller ve özellikle sömürge devletlerin kışkırtmaları neticesinde; kendilerine tanınan haklarla yetinmeyen gayrimüslimler, isyan hareketlerinegirişmişlerdi. 

 

Osmanlı Devleti'ne karşı teşkilatlanan Ermeniler ilk kez 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında isyan ederek Rus ordusu ile birlikte hareket etmişlerdi. Bu savaş sırasında Rusya ve Ermeni komiteleri Doğu Anadolu'da bir Ermeni devleti kurulmasını sağlamak için bölgede yaşayan Ermenileri kışkırtmışlardı.  Ermeni ayaklanmalarını örgütlemek için de 1887'de İsviçre'de Hınçak cemiyeti, 1889'da ise Rusya'da Taşnak terör örgütleri kurulmuştu.

 

1895'te Van'da isyan eden Ermeniler, Rusya'dan "işgal ettiği Doğu Anadolu topraklarından çekilmemesini, bölgeye özerklik verilmesini veya Ermeniler lehine ıslahat yapılmasını" talep etmişlerdi. Rus Generali Mayewski'nin bildirdiğine göre, Ermeni komiteleri, Ermenileri ayaklanmaya teşvik etmiş, hattâ anarşi ve teröre karşı çıkan bazı Ermenileri şiddetle cezalandırmışlardı. Ermeni sorunu böylece ilk kez ortaya çıkmaya ve uluslararası bir şekil almaya başlamıştı.

 

Ermeniler 1915'de ikinci Van isyanı başlatmışlardı.

 

Ermeni isyancıların hedefi Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ve Almanlara karşı savaşan İngiliz, Fransız, Arap ve Rus askerlere yardım etmekti. Nitekim Ruslar ve Fransızlar Ermenileri ikna etmek için onlara Osmanlı İmparatorluğu'nun yerine "Büyük Ermenistan" adlı devlet vaadinde bulunmuşlardı.  Osmanlılar Doğu Anadolu'da Sarıkamış'ta Ruslara karşı büyük mücadele verirken Ermeniler devlete karşı örgütlü ve toplu şekilde isyan etmişlerdi.  Ermeniler Taşnak, Hıçak, Ramgavar, Karhaç gibi terör örgütleri öncülüğünde 20 Mayıs 1915'te Van'ı işgal eden Rus birlikleriyle işbirliği yaparak ihanet suçu işlemişlerdi. Ermeni çeteleri Van ve çevresinde memur ve jandarmalar öldürülmüş, karakollar ve Müslümanların evleri saldırıya uğramış, resmî binalar yakılarak isyan bütün Van bölgesine yayılmıştı.Ermeniler ayaklanmada çoğu Türk ve Kürt olmak üzere Van'da 30 bin Osmanlı vatandaşını katletmişti. Van şehri yakılıp yıkılırken on binerce Müslüman sivil ahali de göç etmek zorunda kalmıştı.

 

Osmanlı hükümetinin seferberlik ilânından itibaren dokuz ay boyunca iyi niyetle ve küçük tedbirlerle işi çözmeye çalışması fayda etmemiş, Ermeniler konusunda köklü tedbirler alma gereği önem kazanmıştı.  Devletin bekası ve emniyetini sağlanmak amacıyla tehcir (Yer Değiştirme ve İskan Kanunu), 1 Haziran 1915 günü dönemin Resmi Gazetesi Takvim-i Vekâyi'de yayımlanarak yürürlüğe giren kanunu uygulamasına mecbur kalmıştı.

 

Tehcir…

 

Kararda Osmanlı Devleti içerisinde Millet-i Sadıka diye adlandırılan Ermeni toplumuna karşı bir soykırım ifadesi olarak değerlendirilmesini kabul etmek mümkün değildir.  Bir katliam veya soykırım emri yoktur, sadece "Doğu Cephe'deki isyancıları Suriye'ye tehcir " emri vardır. Tehcir sırasında yorgunluk, hastalık, sıcaklık, açlık ve düzensizlik nedeniyle ölen Ermeniler olmuştur. Osmanlılar isyan eden Ermenileri Suriye'ye tehcir etmiştir. Bu yüzden Suriye'de daha halen binlerce Ermeni vardır. Osmanlılar bütün Ermeni halkını Suriye'ye sürmedi, sadece Doğu Cephe'nin altı vilayetinde yaşayan çeteler ve Ermeniler  tehcir edilmiştir.  İstanbul, Ankara,  İzmir gibi şehirlerde yoğun yaşayan  Ermenilere dokunmamıştır. Rusya'dan, çevreden gelen Ermeniler ve Van Ermenileri 1918'de geri dönen Rus birlikleriyle Rusya'ya gitmiştir.

 

Başbakanlık tarafından 30 Mayıs 1915'te İçişleri, Harbiye ve Maliye Nezâretlerine (Bakanlıklarına) gönderilen bir yazıda, göçün nasıl uygulanacağı ayrıntılı şekilde anlatılmış ve şöyle denilmiştir:

 

"Göç ettirilenler, kendilerine tahsis edilen bölgelere can ve mal emniyetleri sağlanarak rahat bir şekilde nakledileceklerdir;

 

Yeni evlerine yerleşene kadar iaşeleri Göçmen Ödeneği'nden karşılanacaktır;

 

Eski malî durumlarına uygun olarak kendilerine emlâk ve arazî verilecektir;

 

Muhtaç olanlar için hükümet tarafından konut inşa edilecek; çiftçi ve ziraat erbabına tohumluk, alet ve edevat temin edilecektir; Geride bıraktıkları taşınır malları, kendilerine ulaştırılacak… Bütün bu konular özel komisyonlarca yürütülecek ve bu hususta ayrıntılı bir tâlimatnâme hazırlanacaktır.

 

Sormak lazım...

 

Emperyalist devletlerle yedi cephede savaşan, açlık yokluk, hastalıklar ile boğuşan bir devlet en zayıf hatta çöküş döneminde kendi  vatandaşına soykırım yapar mı? Yapacak olursa yukarıdaki  insani kararları alır mı?

 

Sonuç olarak…

 

Birinci Dünya Savaşı nedeniyle tehcir düzensiz geçmiş ve binlerce Ermeni yorgunluk, hastalık, sıcaklık ve açlıktan hayatını kaybetmiştir. Müslümanlar da yüz binlerce kayıp vermiştir. Ermenilerin ve Müslümanların ortak acıları sözde soykırım suçlaması yapan devletlerin umurunda değildir.

 

 "1915 Olayları" olarak da tanımlanan 'Ermeni Tehciri', ülkemizi haksız bir şekilde zan altında bırakmak amacıyla uluslararası kamuoyunda sık sık gündeme getirilen siyasi bir konudur. Ermeni çete liderlerinin tutuklandığı 24 Nisan 1915 tarihini Ermeniler günümüzde sözde soykırımın başlangıcı kabul ederek dünyanın çeşitli yerlerinde bu amaçla anma törenleri düzenlemektedirler.

 

Ermenileri 1915'de kışkırtan, isyana teşvik ederek destekleyen Fransa, İtalya, İngiltere ve Amerika gibi ülkelerde  alınan kararlarla Türkiye Cumhuriyeti'ni siyasi ve ekonomik olarak baskı altına alınmak ve bölüp parçalamak istenilmekte, Ermeniler de Türkiye'den toprak, tazminat talebinde bulunmaktadırlar. Gerçek budur.

 

Batı ülkeleri de, Ermeniler de sözde soykırım iddialarının siyasi yalan olduğunu bizden  daha iyi biliyorlar.

Yazarın Diğer Yazıları