Barış sürecine yakışmadı

Dün Van'da çözüm süreciyle ilgili temaslarını sürdüren Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu'nun vatandaşlarla yaptıkları sohbetler sırasında kısa süreli bir gerginlik yaşandı.  Çözüm sürecine destek veren bir gazeteci olarak küçükte olsa yaşanan olaya üzüldüm. 
Hoş olmadı.
İnşallah örneği yaşanmaz. 
Olay şu: 
Ahmedi Hani Parkı'nda bir grup vatandaşla bir araya gelen heyet vatandaşlarla konuşuyor.  Kalabalık arasında bulunan bir vatandaşımız orada toplanan insanlardan farklı düşüncesini, "Bizim hiç ciğerimiz sızlamıyor mu 18 yaşındaki çocuğumuz ölünce? Kim öldürüyor, hangi el çeviriyor bu işi? Biz öyle şeyler duyduk ki, dağdakiler ile Ergenekon kol kola çalışıyor"  ifadeleriyle dile getiriyor. 
Vatandaşımızın söylediğini bin yerde okuduk, dinledik. 
Vay sen misin bunu söyleyen. 
Linç edilmediği kalıyor. Hatta bir kısım insan heyetten özür dilemesini istiyor.  
Beyler bu insanımız kimden, neden özür dilesin ki? Fikrini söylemek suç mu? 
Kraldan çok kralcı olmanın alemi yok. 
Olgunluk, empati, ortak akıl nerde kaldı? 
Van'da herkes barış-çözüm- normalleşme ile ilgili fikrini özgürce söyleyebilmelidir. İnsanları susturmak, baskı altına almak çok yanlıştır.
Bırakın herkes yüreğinden,  aklından geçen en uçuk düşünceler olsa dahi özgürce, korkmadan söylesin. Beğenirsiniz veya beğenmesiniz.
Kaldı ki kimse kimseye düşüncesini beğendirmek zorunda da değil. 
Ha yok sadece benim gibi düşünürse konuşsun derseniz kusura bakmayın onun adı ortak aklı olmaz. Güçlünün güçsüzü susturduğu bir durum olur.
Başka bir şey olur. 
O zaman hoşunuza giden insanları seçin. Onlar konuşsun.  Tartışmada olmaz, aykırı düşüncede. 
Ama onun adı da ortak akıl olmaz. 
Kan dursun, gözyaşı dinsin, normalleşme olsun, Türkiye huzur bulsun, güçlensin. Bu hepimizin ortak özlemi ve dileği değil mi? 
Lütfen insanları tedirgin etmeyin, susturmayın. baskı altına almayın, korkutmayın, kırmayın, ürkütmeyin.
Barış iklimine gölge düşürmeyin.  
Umudumuzu, sevincimizi kursağımızda koymayın.