İkram Kali

Bak Hele Bak, Çak Hele Çak

İkram Kali

1960 yılında Cumhuriyet Caddesi eski Altay Oteli (Değer İş Merkezi) altında Uzun Ömer yani Sütçü Ömer (Ömer İpek)in yanında çocuk yaşta çırak olarak  işe başlayan Yusuf Konak bu şekilde meslek hayatına atılıyor.

İşyerini kapatan Ömer İpek İstanbul’a gidince boşta kalan Yusuf Konak'a eski Altay Oteli bugünkü Değer İş Merkezi  altında bulunan Dörtyol Süt Evi sahibi Ali Asker Akçap teklifte bulunarak "Gel garson olarak işe başla "diyor.  Bir yıl garson olarak çalışan Konak, daha sonra şef oluyor. Gösterdiği güven ve sadakat nedeniyle kasanın sorumluluğunu da devralan Yusuf Konak kendi işyeri gibi görevine dört elle sarılarak  keyifle, huzurla severek işini yapıyor.

Dört Yol Kahvaltı Salonu'nda  10 yıl boyunca mesleğin tüm inceliklerini öğrenen Yusuf Konak 1977 yılında askerden döndükten sonra  o yıl eski Çarşı Karakolunun karşısında bulunan sokakta Ali Kerpiç’in bakkal dükkânını devralarak burada kendisine ait kahvaltı salonunu açıyor.

1994 yılında yeni iş yerine “Bak hele bak” ön ismini ekleyen Konak, müşterilerine Van bilmeceleri sorarak Van kültürü üzerine doğaçlamalar yaparak kahvaltıya farklı bir renk, zevk katmaya çalışmakla yetinmedi bilmeceyi bilenlere küçük hediyeler vermeye, fıkralar anlatmaya başlıyor. Yusuf Konak ilgi gören bu farkıyla gazetelerde, televizyonlarda haber konusu oluyor.

Van’da işinin erbabı olan, mesleğinde bir adım öne çıkan, toplumda karşılık bulan Vanlılar şahsiyetlerle yaptığım “İşinin Erbabı” röportajlardan birine 2017 yılında Yusuf Konak’ı konuk ettim.  Ayrıca kendisiyle ilgili çok sayıda haber yaparak gazetemizde yer verdik.

Röportajın giriş kısmında şöyle dedim: “ Van Kahvaltı Salonları Van’ın yükselen,  tanınan yerel markası olarak merak ediliyor, ilgi görüyor. Özellikle son yıllarda basının katkısıyla Van’a yolu düşen konukların ilk uğrak yeri kahvaltı salonları olmuştur.  Van Kahvaltısının “Süt Evi” ile başlayan ticari serüveninde deneyimli Vanlı ustaların saygıyla anılacak emekleri vardır. Sunumdan, bulundurduğu kahvaltılıklara kadar orijinal içeriğe kavuşma sancıları yaşayan kahvaltı salonlarının sayısı İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve diğer illerde tabela olarak çığ gibi büyüyor. Kahvaltı salonlarının markalaşmasında, tanıtımında, yazı ve organizasyonlarıyla emeği, katkısı olan bu satırların yazarı Van’a ait kahvaltı kültürünün sözlü ve yazılı ağır eleştiriler almasına her Vanlı gibi üzüntü duymaktadır. Markalaşan Van kahvaltı kültürü en kısa zamanda her yönüyle disipline edilerek orijinal formata kavuşturulmalıdır.  Kahvaltı salonlarına farklı kendine özgü renk katan, "bak hele bak" lakaplı Yusuf Konak’ın meslek geçmişinde ilginç ayrıntılar var.”  

Van Kahvaltı Salonu kültürünün temelini oluşturan Süt Evi ile ilgili olarak önemli bilgilerin yanı sıra mesleğin duayenlerinden Sütçü Nusret Şahin, Ömer İpek, Şeref Şahin, Ali Asker Akçap, Fevzi Timur, Ekrem Başak, Paşa Timur, Kurban Koç, Hamit Selen, Recep Ali, Ahmet Dayı, Sütçü Abdurrahman Sökmen, Davut, Remzi ustalardan saygıyla söz eden Yusuf Konak,  renkli kahvaltı işletmeciliğiyle özellikle il dışından Van’a gezmeye gelen müşterileri tarafından büyük ilgi çekmeyi başardığı bir gerçektir.

Müşterileri arasında yer alan ünlü sanatçıların, siyasetçilerin, bürokratların fotoğrafları ile kendisiyle ilgili görüşlerinin yazılı olduğu levhaları, çeşitli objeleri, il dışından gönderilen flama,  forma, karikatür gibi hediyeleriyle iş yerinin duvarlarını süsleyen Yusuf Konak iş yerine etnografı müze görünümü de kazandırmıştır.

Kahvaltı bilmece ve otantik ortam ile birleşince Yusuf Konak kahvaltı salonu olmanın çok ötesine geçerek gazete, televizyon ve dergilere konu olmuş.  Yaptığı söyleyişlerde, haberlerde " Van Kahvaltısı kültürünün mucidi"  ifadesini  kullanınca mesleğinde fark yaratma cesaretini desteklediğim dostumuza  bu ifadesinin yanlış olduğunu anlatan “ Bak hele bak”  başlıklı bir yazı yazdım. 

Eleştirim doğru anlaşılmayınca Yusuf Konak duygusal davranarak ve gönül koymakla kalmadı, kahvaltıya davet ettiği bazı basın çalışanlarıyla  toplantı yaparak bazı açıklamalarda bulundu. Bizde zülfü yâre dokunduğumuz için olsun dedik.
Lakin kahvaltı salonlarının özelliğini hızla yitirerek amacı dışına çıktığını, Van’ın beslenme kültüründen uzaklaştığını bu nedenle ticari kahvaltının önce standarda, coğrafi işarete kavuşturulması gerektiğini belirterek kahvaltı salonu işletmecilerinin de yaptıkları işin kültürünü, felsefesini öğrenmeleri gerektiğini bu köşede anlatmaya devam ettik.
Geçen hafta Van’a gözlem için gelen Sabah Gazetesi yazarı dostum Yavuz Donat, Yusuf Konak’ı ziyaret edelim dedi. Birlikte ziyaret ettiğimiz Yusuf Konak'ın kahvesini içerek sohbet ettik.  Yusuf Konak, sohbet sırasında önemli bir karar aldığını söyledi. Nedir diye sordum. Van’ın orijinal kahvaltı kültürüne destek olmak, yozlaşmayı  önlemek  amacıyla  Bak Hele Bak Yusuf Konak Kahvaltı Salonu menüsünde Van’a ait beslenme ürünleri dışında  başka ürünlere artık yer vermeyeceğini söyledi.

Kutlayarak "Helal olsun işte bu" dedim.

Bundan böyle Bak Hele Bak da...

Van ile alakası olmayan,  kalabalıktan ve israftan öteye geçmeyen, yenilmeyen abur cubur ürünler satılmayacak.

Ne olacak?

Domatesten salatalığa, sütten yumurtaya, baldan kaymağa,  cacıktan Van peynirine, tereyağından sucuğa,  murtuğada kullanılan undan yağa, yumurtadan kavuta,  gül reçelinden karadut reçeline, kepekli tandır ekmeğinden Van çöreğine varıncaya kadar sunulan tüm ürünler Van’a ait olacak.

Yani...

Van’a gelen misafirler kaliteli, lezzetli güvenilir kahvaltılık ürünleriyle gerçek Van kahvaltısı yapacaklar.
Haklı olarak geçmişte Yusuf Konak’ı eleştirmiştim.

Şimdi de…

Meslektaşlarına örnek olacak güzel bir uygulamaya öncülük ederek,  Van kahvaltı kültürünün değer kaybetmesinin önüne geçecek karar aldığı için bugün de Yusuf Konak’ı “ Bak Hele Bak, Çak Hele Çak”  diyerek kutluyorum.
Kahvaltı kültürdür, kültürümüze sahip çıkalım.

Yazarın Diğer Yazıları