İkram Kali

Atatürk’ün ölümü Van’ı nasıl etkiledi?

İkram Kali

Kentimizin ve toplumumuzun silinen hafızasına katkı sağlamak üzere YYÜ Yrd. Doç. Dr. Abdulaziz Kardaş’ın “Demokrat Parti İktidarı Döneminde Doğuda Bir Üniversite Kurma Çabaları (1950-1958)” başlıklı makalesinden de yararlanarak Van Üniversitesi’nin Erzurum'a kaydırılmasının aslında yerel bir konu olmadığını, aksine uluslararası  çevreleri ilgilendiren, emperyalistleri rahatsız eden, gelişmişlik farkını  kaldırmayı hedefleyen  kalkınma  projesi olduğunu aşağıda bilinmeyen bazı gerçekler ışığında okuyunca daha net anlayacaksınız.

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 1930’larda Ankara’da ve Van’da birer üniversite kurulması düşüncesini hayata geçirerek çalışma başlatılması talimatını veriyor. Atatürk Van için talimat vermekle kalmıyor,  1915’de yakılıp yıkılan, Rus işgaline uğrayan,  ahalisi Ermeni çetelerince katledilen, geride sağ kalan insanları yaprak misali savrulan,ağır travma geçirerek toplumsal hafızasını kaybeden, 1918’de düşman işgalinden kurtarılan, 1920’de kent nüfusu 3 bin , 1935’de, kent nüfusu 9 bin 563'e, toplam  nüfusu 70 bin  ulaşan,  devlet kademeleri ve  siyasette temsilcisi bulunmayan, bir anlamda sahipsiz kalan, büyük acılar ve yıkımlar yaşayan ve küllerinden doğan  Van’ın gönüllü hamiliğini yaparak Van Üniversitesi kuruluş çalışmaları ve  düşündüğü  Van projesini  bizzat takip ediyor.

Atatürk, TBMM’nin 1 Kasım 1937 açılış konuşmasında şunları söylüyor: “Ülkeyi şimdilik üç büyük kültür bölgesi olarak düşünüp, Batı bölgesi için İstanbul Üniversitesi’nde başlamış olan düzeltim programını daha kökten bir biçimde uygulayarak Cumhuriyete gerçekten çağdaş bir üniversite kazandırmak; merkez bölgesi için Ankara Üniversitesi’ni az zamanda kurmak ve Doğu bölgesi için Van Gölü kıyılarının en güzel bir yerinde, her bölümünden, ilkokullarından üniversitesine varıncaya değin çağdaş bir kültür kenti yaratmak yolunda şimdiden çalışılmaya başlanılmalıdır.””

Atatürk’ün direktifleri üzerine, 1937’de bakanlıklar kendilerine verilen görevler doğrultusunda çalışmalara başlıyor. Doğu’nun kültür, kalkınama, sanayileşme hayatında büyük bir atılım yapacak olan üniversitenin kurulabileceği alanları tetkik etmek üzere Kültür Bakanı Saffet Arıkan, beraberindekilerle Van’da incelemelerde bulunuyorlar. Heyet incelemeler sonrası hazırladığı raporu Atatürk’e ve ilgili makamlara sunuyor.  Raporda; önce Van veya Ahlat civarında üniversite inşaat merkezlerinin kurulmasını öneriyor.  

1937 yılında ilk hastalık belirtisi ortaya çıkan Atatürk, 1938 yılı başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî şekilde hastalanıyor. Atatürk hastalığı nedeniyle 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde katılamıyor.  Atatürk kaleme aldığı Van’a özel bir önem verdiği nutku Başbakan Celâl Bayar TBMM’de okuyor.  Bayar,“ İstanbul Üniversitesinin tekâmülü, Ankara Üniversitesi’nin tamamlanması ve Şark Üniversitesinin yapılan etütlerle tespit edilmiş olan esaslar dairesinde Van Gölü civarında kurulmasına hızla ve önemle devam edilmektedir”  sözleriyle başlatılan çalışmaları anlatıyor.

8 Kasım 1938’de hastalığı şiddetlenen Atatürk Van Gölü kıyısında  üniversite kurma ve modern Van kurma projesinin gerçekleştiğini göremeden 10 Kasım 1938’da Hakk’ın rahmetine kavuşuyor. Atatürk’ün vefatından sonra başlatılan kuruluş çalışmalarıyla gerektiği kadar ilgilenilmiyor ve çalışmalar durma noktasına geliyor. 

6 Ağustos 1944’te İstanbul Üniversitesi Rektörü Tevfik Sağlam’ın başkanlığında 12 kişilik bir heyet Van’da düzenlenen ve altı gün süren “Beşinci Van Üniversite Haftası”na katılıyor.

Atatürk’ün ölümünün ardından çalışmalara 12 yıl ara verildikten sonra Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, 1 Kasım 1950’de TBMM’nin IX. Dönem Birinci Toplanma Yılının Açış Konuşmasında, DP iktidarının Atatürk’ün Van Gölü sahillerinin en güzel yerinde bir üniversitenin kurulması talimatını programına aldığını açıklıyor.  9 Mart 1951-14 Mayıs 1954 tarihleri arasında Adnan Menderes’in başbakanlığında seçimden zaferle çıkarak kurulan DP hükümeti programında üniversitenin kurulmasına; “Doğu’da bir üniversitenin temeli atılacaktır” şeklinde yer veriyor.

27 Temmuz 1951’de Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı’nın talimatıyla İstanbul Teknik Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi temsilcilerinden oluşan on beş kişilik bir heyet, Doğu Üniversitesinin kurulacağı yeri incelemek üzere bölgeye geliyor.  Yabancı bir ismin bulunmadığı heyet Bingöl, Muş, Bitlis, Van, Siirt, Diyarbakır’da incelemeler yapıyor.  Heyette bulunan Atatürk’ün manevi kızı öğretmen,  sosyoloji profesörü ve Cumhuriyetin ilk tarih profesörlerinden olan Prof Dr. Ayşe Afet İnan üniversitenin Ahlat’ta kurulmasını teklif ediyor. Heyet, Doğu Üniversitesi’nin fakülte ve enstitülerini Van, Erzurum, Elazığ ve Diyarbakır illerine yaymanın uygun olacağını rapor ediyor.

Doğu Üniversitesi Tetkik Heyeti üyeleri Atatürk’ün düşündüğü esasları yerine getirerek Van Gölü çevresinde üniversite kurma çalışmalarını sürdürmek yerine Van Gölü’ne yüzlerce kilometre uzakta olan Erzurum Elazığ ve Diyarbakır illerini gündeme getirerek üniversitenin Van’dan kaydırılmasını düşünen siyasilere altyapı hazırlıyorlar.

Hükümet 25 Şubat 1953’te “Doğu Üniversitesi Kuruluş Hazırlıkları Hakkında Kanun” çıkararak Doğu Üniversitesi için bütçeye 2 milyon lira ödenek bırakıyor.

Van Gölü kıyısında bulunmayan illerde inceleme yapılmasıyla bölge halkı arasında büyük bir ilgi ve heyecan yaratılıyor. Bu illerin milletvekilleri, şehir temsilcileri harekete geçerek üniversitenin kendi illerine kurulması için çalışma içine giriyorlar.

 1953’te Doğu Üniversitesi’nin Van dışında başka bir vilâyette kurulması ile ilgili basında çıkan haberler üzerine Van merkez, Gürpınar ve Başkale DP İlçe Başkanı

Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’a telgraflar gönderiyorlar. DP’liler telgraflarında; “Doğu illerinin maddi ve manevi kalkınmasında en büyük rolü oynayacağına inanan büyük Atamızın hayatta iken ele aldığı, maalesef ömrünün vefa etmemesi sebebiyle tahakkuk ettiremeyip vasiyet ettiği Doğu Üniversitesi’nin Van’da kurulması partimiz ve hükümetimiz için büyük bir şeref ve muvaffakiyet olacaktır” ifadeleriyle Atatürk’ün üniversite talimatının yerine getirilmesini istiyorlar.  

Doğu Üniversitesi’nin yerini tespit etmek için, oluşturulan ikinci bir heyet,  öncelikle incelemesi gereken Van’ı ziyaret etmeden Siirt, Muş, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum ve Kars’ta incelemelerde bulunduktan sonra Ankara’ya dönüyor.  Heyetin Van’ı yok sayan tavrı Vanlılar arasında derin üzüntü yaratıyor. Bu gelişme Van’da üniversitesinin Van’dan alınacağı şeklinde yorumlanıyor.  Gelişmeleri üzüntüyle izleyen Vanlılar, Atatürk’ün vefatı ile Van’ın sahipsiz kaldığını üniversitenin de başka bir şehre kurulacağını anlıyorlar.

Van Üniversitesi politik oyunlara alet ediliyor

Vanlıların sesi, Vansesi gazetemiz Van Üniversitesi’nin politik oyunlarla Van’dan alınmasına  tepki göstererek, 1 Ağustos 1953 tarihli sayısında; “Atatürk’ün yara almayan, yaralanmayan tek eseri ve ideali olarak kalan Van Üniversitesi’nin günün politika oyunlarına alet edilişi, bütün bunların en acısı. Van Üniversitesi’ni kısırlığa mahkûm eden Erzurumlu Milli Eğitim Bakanı’nın (Rıfkı Salim Burçak) eserini ve Vanlıyı nasıl kündeye getirdiğini gör. Bizim yerimize sen ağla ulu Atatürk” ifadelerine yer veriyor.

Sergilenen oyunları yakından takip eden birçok Vanlı, Doğu Üniversitesi’nin Van’da kurulmasına katkı sağlamak amacıyla arazilerinden feragat etme kararı alıyor.

 Cumhurbaşkanı Celâl Bayar 1 Kasım 1953’te TBMM açış konuşmasında Doğu’da kurulması kararlaştırılan basın ve kamuoyunda “Doğu Üniversitesi” olarak geçen üniversitenin adının “Atatürk Üniversitesi” olduğunu açıklıyor.  

Atatürk Üniversitesi’nin Van dışında diğer vilâyetlerde kurulacağını Celal Bayar ve diğer yetkililerce dolaylı şekilde dillendirilmesi üzerine Vanlılar Atatürk’ün direktiflerinden dışarı çıkıldığını görmekten müteessir olduklarını belirterek, Van’da tetkiklerde bulunan Başbakan Adnan Menderes’ten bu durumun düzeltilmesini istiyorlar. Adnan Menderes Vanlılara, Atatürk Üniversitesi ile ilgili olarak; “Atatürk Üniversitesi artık tahakkuk safhasındadır ve Van bu üniversitenin merkezlerinden biri olmaya namzettir” diyor. Bu konuşmalar üniversitenin kurulacağı yerin Van olmayacağı yönündeki endişeleri iyice güçlendiriyor.

Amerikalılar Van’a üniversitenin kurulmasını istemiyor!

Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, ABD Başkanı Dwight Eisenhower’in davetlisi olarak 28 Ocak 1954’te Amerika’yı ziyaret ediyor. Bayar, 27 Şubat 1954’e kadar süren (bir ay) ziyaretinde Amerika Hükümeti’nden Doğu vilâyetlerinde kurulacak olan Atatürk Üniversitesi’nin Amerikan usullerine göre kurulmasına yardım etmek üzere bir eğitim uzmanının görevlendirilmesini istiyor!

3 Ekim 1954’te Amerika’nın Nebraska Üniversitesi’nden Ziraat Uzmanı Prof. Dr. W. V. Lambert, Mühendis Roy M. Green, Halkla İlişkiler Uzmanı Dr. Knute O. Broady, Patoloji Uzmanı Prof. Carl Olson; Türklerden oluşan heyet Van’da incelemeler yapıyor.  Heyette yer alan Lambert ; “Van bölgesi hakikaten çok zengin ve tükenmez imkânlara maliktir. Biz, Amerikan dostlarınız size bir parça yardım edebilirsek çok bahtiyar olacağız” diyor. 

Celal Bayar Erzurum’dan yana tavır alıyor.

Amerikalı profesörler ve Türk bilim adamlarından oluşan heyet Erzurumlu siyasilerin bürokratların girişimleri ve Cumhurbaşkanı CelalBayar’ın talimatıyla Van’dan sonra programda olmamasına rağmen Erzurum’a gidiyor. Heyetteki Amerikalıların önerisiyle üniversitenin Van’da kurulmasından vazgeçiliyor. Ve Erzurum’a kurulmasının uygun olacağı rapor ediliyor.

Atatürk’ün talimatlarına uymayan bu karara tepki gösteren Van halkı ve bazı kurumlar harekete geçerek Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve hükümet makamlarına, Atatürk’ün talimatını hatırlatan telgraflar çekerek, Atatürk Üniversitesi’nin Van’da kurulması gerektiğini dile getiriyorlar.

23 Nisan 1955’te temelinin atılması planlanan ancak kurulacak yeri siyasilerin bildiği, yurttaşların bilmediği Atatürk Üniversitesi’nin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun merkezi konumunda olan Diyarbakır’da kurulması için Gaziantep, Maraş, Urfa, Mardin, Muş, Bingöl, Bitlis, Hakkâri, Siirt milletvekilleri bir mazbata hazırlayarak ilgililere sunuyorlar. Ancak bu girişim sonuçsuz kalıyor.

 Atatürk’ün Van kültür kenti düşüncesi dikkate alınmayarak, Van’a haksızlık yapılarak Erzurum milletvekillerinin çalışmalarıyla 12 Mart 1955’te Erzurum’un kurtuluşunun 37. yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın başkanlığında yapılan toplantıda Atatürk Üniversitesi’nin Erzurum’da kurulmasına karar verildiği açıklanıyor.

 Üniversitenin kurulacağı 350 dönümlük bir arazi toplam 5 milyon lira karşılığında istimlak edilmeye başlanıyor. Atatürk Üniversitesi’nin temeli 1957’de açılışı 17 Kasım 1958’de Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Amerika Büyük Elçisinin katıldığı törenle açılıyor. Demokrat Parti,  Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes’in Vanlılara verdikleri Van Üniversitesi kurma sözleriyse Amerikan eliyle havada kalıyor.  

Atatürk Üniversitesi’nin resmi sayfasında üniversite kuruluşu anlatılırken Atatürk’ün konuşmasında hedef gösterdiği ve özellikle vurguladığı ,“Van Gölü kıyılarının en güzel bir yerinde” cümlesinin gizlenmesi düşündürücüdür.  Yaklaşım yukarıda anlattığımız Van gerçeğinin bir tezahürüdür.

Atatürk’ün vefatı sonrası üniversite hakkı politik oyunlarla gasp edilerek incinen Vanlıların üniversite kurma mücadelesi durmaz.  Yıllar süren çabalar  devam eder.  Devlet Başkanı Kenan Evren'in sınıf arkadaşı olan Vanlı İzzettin Sarımurat'ın aracılığı ile 21 Mart 1981 günü için Van'a üniversite açılması konusunda Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nden randevu alınır. Devlet Başkanı Kenan Evren'le görüşecek heyet şu isimlerden oluşur: Dr. Özçelik Okayer, Dt. Sadettin Özok, İzzettin Sarımurat ve Yıldız Sarımurat. Yapılan görüşmede Van'a üniversite kurulması sözü alınır ve yine bu görüşmede kurulacak üniversitenin adının da "Yüzüncü Yıl Üniversitesi" olması kararlaştırılır. Evren'de  Atatürk’ün doğumunun 100. Yılı nedeniyle Van'a üniversite kurulması talimatını vererek Van'ın ünversite  özlemi bu şekilde gerçekleşir.

Vanlıların günümüzde kimi zaman dile getirdikleri “ Sahipsiz Van…” haykırışının kaynağı sanırım Atatürk’ün kaybıdır.  Büyük devlet adamı, Van’ın hamisi Atatürk’ü Vanlılar olarak rahmetle, minnetle, saygıyla anıyoruz.  

 

Van Amerika ve DP politikasına yenildi

Değerli Vanlıların bir gerçeği de iyi bilmesi gerekir. Oda şudur: “Efendim, Vanlılar istimlâk edilecek üniversite alanı için yüksek bedeli istediler. Erzurum ise bedelsiz arsa verdiği için Van’a kurulacak üniversite Erzurum’a kuruldu” mealindeki söylentiler şehir efsanesidir, uydurmadır yalandan ibarettir.  

Gerçek başkadır.

DP Hükümeti siyasi nedenlerle üniversiteyi bilinçli ve planlı bir şekilde Van’dan Erzurum’a kaydırmıştır. Ülkemizle, bölgeyle ilgili uzun vadeli emperyalist projeleri olan Amerika Van’a üniversite kurulmasını yani doğuda aydınlanmayı kalkınmayı DP Hükümeti eliyle engellemiştir.

Ermenilerin bulunduğu Van’da 1878’de Yatılı Kız Okulu, 1882’de Erkek Yüksek Okulu, 1913’te Van Koleji açarak eğitime öğretime büyük önem veren Amerika’nın 1950’lerde Van’da üniversite kurulmasını uygun bulmaması küresel politikasının bir soncudur. Şaşırtıcı değildir.

 

Van’da neler olacaktı?

Van’ı Avrupa düzeyinde modern bölge kenti olarak kalkındırmayı öngören Atatürk’ün 1937’de  hayata geçirdiği Doğu Üniversitesi  gerçekleştirilmiş  olsaydı  Van çok farklı bir Van olacaktı.

Neler olacaktı?

BİR:  Van Üniversitesi İstanbul, Ankara üniversitelerinden sonra açılan üçüncü üniversite olacaktı. Türkiye’nin en doğusu ile en batısı arasında eğitim, kalkınma ve gelişmişlik farkı giderilerek sosyal denge kurulacaktı.

 İKİ: Bölgeyle ilgili her devirde siyasi projeleri olan ülkelerin kirli senaryoları sonuçsuz kalacaktı.

ÜÇ:  Van ve çevresinin dünya çapında bilim insanları,  eğitimli iş adamları, tanınmış sanatçıları, edebiyatçıları, bilgi birikim sahibi saygınlığı olan entelektüel siyasetçileri olacaktı.

DÖRT: Van Üniversitesi   1940’larda açılmış olsaydı, okuryazar oranı yanında yüksek eğitim gören insan sayısı ile Van ve çevresi kültür eğitim şehri olacaktı.

BEŞ: Atatürk   Üniversitesi Van’da açılmış olsaydı, Van planlı gelişip  büyüyerek  Gaziantep, Eskişehir, Samsun gibi daha yaşanılabilir aydın bir kent olacaktı.

ALTI: Van Üniversitesi Atatürk’ün düşündüğü yıllarda eğitim öğretime  başlasaydı,  Van çirkin yapılaşmaya, plansız imara ve betonlaşmaya, yaşamaya kurban edilmeyecekti.

YEDİ:   1930’lu yıllarda Van’ın ve bölgenin  sorunlarının eğitimle çözülebileceğini   gören Atatürk’ün  ilerici hedefleri hayata geçirilmiş olsaydı bugün bölgemizde yaşanan sosyal ve ekonomik sorunlar  bu ölçüde olmayacaktı.

SEKİZ: Van Üniversitesi   erken dönemde bölgeye bilimin ışığını saçmaya başlasaydı  Van Gölü kirlenmeyecek,  Van’ın doğal ve  kültürel  değerleri  erozyona uğramayacak,  zevksiz, özensiz,   çirkin  görünümde olmayacaktı.

DOKUZ: Van Üniversitesi   ihtiyaç duyulduğu dönemde Van’da kapılarını  açmasına engel olunmasaydı beyin ve sermaye göçü yaşanmayacak  yöre insanının kentle bağları, Vanlılık ruhu  güç kazanacaktı.

 ON: Van Üniversitesi  planlı kalkınmanın başladığı yıllarda ilk orta ve yüksek okullarıyla eğitime başlamış olsaydı uygarlıkların derin izlerini taşıyan Van marka kent olacaktı.

ONBİR: 1915 sonrası Yeni Van'ın   kuruluş dönemlerinde  kültür kenti Van projesi gerçekleştirilmiş olsaydı Van  hayvancılık, turizm, tarım, sanayide planlı kalkınmış kent olacaktı.

ONİKİ:  Her alanda yetmiş nitelikli insan potansiyeline sahip olan Van, niteliksiz ellere teslim edilmemiş olacaktı.

 

Atatürk nasıl bir Van hayal ediyordu?

Atatürk Cumhuriyetin ilk yıllarında üç büyük kültür bölgesinin üç büyük kentinde her şeyden önce birer üniversite kurulmasını istiyor.  Van’ı üç büyük ilden biri olarak gören Atatürk’ün Van’da Üniversite Projesi’nin temel amacı üniversite çevresinde her şeyiyle modern/çağdaş bir Van kenti yaratmaktı diyen Sinan Meydan, Bütün Dünya Dergisi’nde Atatürk’ün modern Van hayalini Atatürk’ün Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak anlatımıyla dile getiriyor. 
 

Atatürk’ün ölümüne kadar en yakınında bulunan Soyak , “Atatürk’ten Hatıralar” adlı kitabında “Atatürk’ün Modern Van ve Van’da Üniversite Projesi”nden şöyle söz ediyor: “ Atatürk için Ankara,  İstanbul ne ise Van da odur. Ankara ve İstanbul’a yapılacak yatırımlar, hatta daha fazlası Van’a yapılmalıdır. Atatürk bilhassa Van’da yaptırılmasını tavsiye ettiği ‘Modern Kültür Merkezi’ne çok önem veriyordu. Ona candan gönül bağlamıştı. Bu iş için Van sahillerini seçmesinin çeşitli sebepleri vardı. Coğrafi bakımdan elverişli oluşu, ikliminin o havalideki diğer yerlere nispetle mutedil, toprağının mümbit olması, gölün gemi işlemesine de müsaitti, küçük bir deniz halinde bulunması bunların başlıcalar arasındadır.
Atatürk’ün ilk olarak yapılmasını tasavvur ettiği müesseseler: Hepsi yatılı olmak üzere birkaç ilk ve orta mektep, lise, öğretmen, ziraat ve sanat mektepleri ve nihayet bütün fakülteleriyle bir üniversite... Çeşitli okullar, aynı zamanda üniversite için hem tatbik, hem de inceleme yerleri olacaktı... Sonra yine orada veya Doğu bölgesinin diğer münasip yerlerinde, ihtiyaca göre ziraat ve sanat enstitüleri, güzel sanatlar akademileri ve diğer yüksek okullar açılacaktı.
Atatürk on beş sene içinde bütün bu müesseselerin başarı ile işleyeceğine, ondan sonra diğer bölgelerle beraber bu bölgede de başka üniversite ve yüksek okullara ihtiyaç duyulacağına inanıyordu. Hayatında birçok mahal telakki edilen işleri dehası ve tükenmez azmi ile tahakkuk ettirmiş olan Büyük Adam’ın bu yoldaki tasavvur ve inançlarını anlatırken gösterdiği büyük heyecan hala gözlerimin önündedir. Seçilecek en uygun sahada öğretmen, profesör ve memurlar için her türlü konforu haiz ikametgahlardan mürekkep yeni mahalleler, zengin kütüphaneler, ilk ağızda devlet eliyle veya özel müteşebbisler tarafından, bütün ihtiyaçlara cevap verecek, çarşılar, sinema, tiyatro, gazino gibi hoş vakit geçirilecek yerler, Halkevi spor kulüpleri ve sair faydalı teşekküller kurulacaktı... Böylece zamanla mükemmel bir plan dahilinde inşa edilmiş, yepyeni, modern ve medeni bir Van şehri meydana çıkmış olacaktı; tabiidir ki bu şehir karadan ve havadan çeşitli vasıtalarla merkeze ve denize bağlanacaktı...

Doğu ve Güneydoğu’nun kalkınmasını, gelişmesini eğitimle, bilimle gerçekleştirmeyi düşünen, Van’a özel bir  önem  veren Atatürk’ü Vanlılar zaman geçtikçe daha iyi anlıyor ve daha çok seviyor.

(Bu köşe yazısı 1 Mayıs 2016 tarihinde yayınlanmıştır)

Yazarın Diğer Yazıları