İkram Kali

Amaç sevk ve idare etmek

İkram Kali

Dünyanın en vahşi, en acımasız, İslam’a en çok zarar veren Müslümanlıkla alakası olmayan emperyalist güçlerin taşeronu terör örgütü IŞİD hakkında çok şey yazıldı, konuşuldu. Hala da yazılıp konuşuluyor ancak IŞİD denilen barbar örgüt hala çözülmüş değil.  Genelde örgütün acımasız saldırıları, taktikleri üzerinde duruldu. Galatasaray Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Beril Dedeoğlu terör örgütü IŞİD’de farklı perspektiften bakıyor.

IŞİD’in Türkiye ve Fransa’yı ortak bir müdahaleye zorladığına dikkat çeken Dedoğlu IŞİD’in Türkiye’yi zorda bıraktığını Fransa’yı tehdit ettiğini. Kürtler konusunda bu iki ülkeyi farklı biçimlerde de olsa tercihe zorlayarak; bir yandan da Suriye’nin bölüneceği gerçeğini teyit ettiğini vurgulayarak  ilgi çekici analizinde şunu söylüyor;

“ Terör örgütlerinin bazılarının tek varlık nedeni, devletleri sevk ve idare etmektir. Yaptıkları eylemlerle, zarar gören ya da tehdit altında olduğunu algılayan devletlerin uygulamakta oldukları bir politikadan vazgeçmelerini ya da gündemlerinde olmayan bir politikayı devreye sokmalarını sağlamaya çalışırlar.

IŞİD, teorideki tanımlara tam olarak uyan bir örnek. Saldırıları ve vahşi infazlarıyla ilk olarak Dünyanın Afganistan ve Pakistan’la birlikte El-Kaide’yi unutmasını sağladı. Yani beterin beteri olabileceğini gösterdi; Radikal İslami terörle mücadele edecek güçlerin El-Kaide’yi bırakıp başkalarıyla uğraşması sağlandı.

Diğer bir yaptığı ise Suriye’de “halk hareketi” yoluyla Esad’ın devrilmesi halinde iktidarın “beterin beterinin” eline geçme ihtimalini ortaya koyması oldu.”

Anlayacağınız yaşananlar göründüğü gibi değil.

 Van sofrası

Van kahvaltısı standarda hala kavuşmamış olsa da markalaşıyor. Bütün sorun Van’a ait yerel besin ürünlerinin sunumu ve çeşitliliğinde. Van kahvaltısı masasına oturanlar kahvaltıda Van farkını yerel ürünleri görerek tadarak tanımak istiyor.  Ama yok. Van kahvaltısı er geç Van lezzeti dolu bir standarda kavuşacak. Kahvaltı salonları her yerde çoğalırken İstanbul’da Van Sofrası lokantaları açılmaya başlandı.

Yemekte lezzet,  özgün tatlar denildiğinde önce akla Gaziantep, Urfa, Hatay gelir. Lezzet düşkünleri, farklı lezzet arayanlar için artık Van sofrası da var. Nerede mi? Arnavutköy’de.

Belediyeler yoldan çıkmalı 

Van’ın Büyükşehir/ Bütünşehir olmasının olumlu yansımaları şehir merkezinde şimdilik tam anlamıyla hissedilmese de kırsalda ağır aksak hissedilmeye başlandı. 1984 yılında Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, YSE, Toprak Su Ve Toprak-İskan kuruluşlarının birleştirilmesiyle kuruldu. Köy Hizmetleri Bölge-İl Müdürlüğü döneminde köye götürülecek su, kanal, yol, kanalizasyon, iskan, sulama gibi alt yapı hizmetleri için bir yığın bürokrasi gerekiyordu.  Başvuru, ön etüt, proje,  gelecek yılın programına teklif, ödenek, ihale, yer teslimi derken bir yol stabilize  talebi  en erken siyasi torpil varsa 2-3 yılda gerçekleşebiliyordu. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü  5286 sayılı kanunla  2005 yılında kapatılarak İl Özel İdaresi’ne devredilmesiyle köye hizmet götürmek süreci biraz daha hızlandı. Bütçeleri, yatırım programlarını İl Genel Meclis üyeleri şekillendirmeye başladı. 2014 yılında İl Özel İdaresi kapatılıp Büyükşehir Belediyesi’ne devredilince eski köy/ yeni mahallelere hizmet götürülmesinde şehirleşme dönemi başladı. Büyükşehir ve bağlı belediyelerde personellerin bilgi birikim ve deneyimleri ile  programa, önceliğe, ekipmana  bağlı olarak  hizmet sayısı göreceli şekilde arttı. Büyükşehir mantığı da buydu zaten.  

Öte taraftan hizmet alamamış bazı mahalleler  yeni kurulan belediyeler sayesinde asfalt-parke yol ve park gibi hizmetlerle tanıştı. Belediyeler asli görevleri olan klasik yol, kaldırım, park, çöp toplama gibi hizmetlerden  çıkarak sosyal belediyeciliğin gerekliliği olan çağdaş hizmetlere yönelmeleri gerekir. Şehirli kimliği taşıyan  halkın ihtiyaç ve beklentisi de budur.

Fırçayı yedik 

Van, Van Gölü üzerine övünerek yazdığımız yazıları okuyan bir okurumuzdan sert eleştiri geldi.  Eleştiriden öteye sağlam fırça yedik. Sinirli ama duyarlı olan okurumuz açtı ağzını yumdu gözünü. Şunları dedi,” Siz ya görmüyorsunuz ya da araştırmıyorsunuz. Siz Edremit ilçe merkezinde kıyıdan hiç yürüdünüz mü? Çürümüş, paslanmış altı delinmiş çöp kovalarını hiç gördünüz mü?   Çevredeki pisliği, çöpü yola saçılan otları, Atatürk Kültür Parkı’nın zavallı halini, yoldaki kirli su lekelerini gördünüz mü? Gördüğünüzü sanmıyorum. Siz İskele’de insanın nefesini kesen pis kokuyu içinize çektiniz mi? İskele feribot yolu girişindeki karmaşayı, sahil yolundaki kirliliği gördünüz mü? “

Kem küm etmeden  ‘haklısınız, duyarlılığınıza teşekkür ediyoruz’  dedik.

“Kendinizden başka kimse, size barış getiremez”

Ülkemiz zor günlerden geçiyor. Vicdanı, aklı olan herkes “barış” diyor. Ama barış yerine ölümler geliyor. Dünyanın ünlü düşünürleri savaş ve barış için neler demişler:

  • İyi bir savaş, kötü bir barış hiç olmamıştır. François Fenélon
  • Savaşta verilen ilk kayıp, gerçektir. Benjamin Franklin
  • Savaş; yüreklilik değil, korkaklıktır. Bertrand Russell
  • Barışta evlatlar babalarını, savaşta babalar evlatlarını toprağa verirler. Jean Paul Sartre
  • Barışın hiçbir maliyeti yoktur. Buna ek olarak tüm masrafıyla herhangi bir zaferden son derece daha avantajlıdır. Herodot
  • Barış, her şeyi hazmeden mutluluktur. Thomas Paine
  • Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi. Victor Marie Hugo
  • Barışı sevin, kini ve kavgayı bir tarafa atın; çünkü bunlar bütün kötülüklerin anasıdır. A. Tscherming
  • Barışı en zor hale getiren şey, ortak idealin tam olarak yok oluşudur; çünkü böyle bir durumda kısır döngü vardır. Frederic Amiel
  • Savaş insanı mahveden kötülüklerin en önemlisidir. Savaş milletlerin varlığını yok eder; en güzel ülkelerin ziyan olmasına sebep olur; en iyi insanları yok eder ve kötülükleri yüceltir; bir ülkeye her türlü karışıklığı, anarşiyi ve yozlaşmayı getirir. John F.Kennedy
  • Kendinizden başka kimse, size barış getiremez. Ralph Waldo Emerson

Yazarın Diğer Yazıları