İkram Kali

AKP’de Van’a yer yok

İkram Kali

8 Nisan 1999 Milletvekili Genel Seçimlerinde DYP'den Van Milletvekili seçilerek TBMM’ne giren 3 Temmuz 2001'de DYP'den istifa ederek AK Parti'nin kurucuları arasında yer alarak hızlı bir yükseliş gösteren,  3 Kasım 2002 Milletvekili genel seçiminde yeniden Van Milletvekili olarak parlamentoya giren, 58. Erdoğan Hükümetinde Kültür Bakanı olarak görev alan, 59 ve 60. AK Parti Hükümetlerinde ise Millî Eğitim Bakanı olan Gaziantep Milletvekilli Hüseyin Çelik Ak Parti’de irtifa kaybetmeye devam ediyor.  Önce Milli Eğitim Bakanlığı şimdi de AKP Genel Başkan Yardımcılığı görevinden alındı.

Siyasetçinin öz gücü, ana kucağı memleketim dediği seçim bölgesi yani seçmenleridir.   Dikkat ederseniz liderler,  deneyimli siyasetçiler en zor ve mutlu zamanlarında seçim bölgelerine koşarak seçmenleriyle kucaklaşır ve moral bulurlar. Başka ilden milletvekili olsa bile vekil  seçmenine “  Git kendi ilin vekili sorununu çözsün”  diyerek seçmenini kırmayacak, seçmenleriyle gönül bağını koparmayacak. Siyasetçi seçim bölgesini küstürmeyecek. 

Hüseyin Çelik ne zaman kaybetmeye başladı?

2004’te Van Belediye Başkanı seçilen Burhan Yenigün aslında çok başarısız değildi.  Önemli ve güzel işlerde imza atmıştı ama belediyede otorite zafiyeti, iddialar, idarecilik yanlışlıkları ve görev verdiği bazı çalışma arkadaşları ile siyasi arkadaşlarının yanlış işlerinin siyasi faturası haliyle Yenigün’e kesilerek ismi kamuoyunda yıprandı.  Muhalefetin katkısıyla oluşturulan olumsuz hava akımına giren halk da Burhan Yenigün’ü istemedi.   

 Hüseyin Çelik AKP’de etkili olduğu dönemlerdi.  Çelik 2009 yerel seçimler öncesi aday belirlenirken yapılan itirazlara, “ kaybederiz”   uyarılarına rağmen Burhan Yenigün’ü inat ve ısrarla yeniden Van Belediye Başkan adayı gösterdi.  O gün Van Milletvekillerinin Çelik’e rağmen Yenigün ismine itiraz etme gibi bir şansları yoktu, onu da belirtelim. 

Neticede Hüseyin Çeliik’in dediği olmuş,  Van Belediye Başkanı olarak Burhan Yenigün AKP’den aday gösterilmişti.  Ancak bazı vatandaşlar yapılan dayatmayı, korkutmaları reddederek sandığa gitmedi, gidenlerde AKP’ye kazanacak oranda oy vermedi.   Çelik’in şahsında AKP Van’da seçimi kaybetti.   Seçim sonucuna üzülen Başbakan Erdoğan’da sonuçtan sorumlu tutuğu Hüseyin Çelik’i Milli Eğitim Bakanlığı görevinden alarak tepkisini gösterdi.   Başlayan kayıp durmadı. AKP’nin 2007’de 5 olan milletvekili sayısı 2011 seçimlerinde 4’de düştü.   Düşüş 2014 yerel seçimlerinde tavan yaparak 12 yıl iktidarda olan AKP'nin  Van’ın 2 ilçesinde seçim kazanabilmesiyle noktalandı.

Fotoğraf şu; Hüseyin Çelik’te, AKP’de AKP’de Van’da kaybetmeye devam ediyor.  Yanlışlar, inatlar, egolar,  akrabalıklar, ortaklıklar, kişisel çıkarlar, ihaleler, dayatmalar,  kentten ziyade kendisini ve çevresini önce esas alan siyaset anlayışı sonucudur bu.  Kaybetmek birilerinin umurunda olmayabilir. Ama Van’a yazık oldu ve oluyor.

 Şimdi Kayhan’ın   “ Ben nerde yanlış yaptım “  şarkısını dinlemenin tam zamanıdır.

***

Erdoğan sonrası Ak Parti’de parti içi ve dışı dengeler,  Abdullah Gül faktörü, 2015 seçimleri, Cemaat etkisi, seçim bölgeleri ve daha birçok etken dikkate alınarak önce 62 Hükümet,  ardından Merkez Karar Yönetim Kurulu üyeleri şekillenerek açıklandı.

Kabinede ve MKYK’da  ’da sürpriz değişiklikler yaşandı.  En çok Hüseyin Çelik ile kabineden Hayati Yazıcı’nın gidişi kamuoyunun dikkatini çekti. Yeni kabine ve MKYK Ak Parti’yi 2015 seçimlerine götürecek.  Milletvekilleri aday listesini de kısmen bu kurmay ekip hazırlayacak.   

Van’da çok zayıf bir ihtimal de olsa Vanlılarda Van’ın kabine veya MKYK’da yer alabileceği umut ve beklentisi vardı.  Ama 62. kabinede ve MKYK’ da Van yok.   Bölgenin cazibe merkezi Van Karaman, Malatya, Gümüşhane, Diyarbakır, Artvin, Bingöl, Giresun,  Erzurum kadar olamıyor!

Kayıp sürüyor.

 Van’a Bakanlık verilmesi çok mu önemli?  Elbette.  Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan olması Konya ve Konyalılar için ne kadar önem arz ediyorsa Van’ın bir vekilinin kabinde yer alması da Vanlılar için o derce önemlidir.   Vanlıların bu özlemi ve beklentisi Van’daki ben merkezli siyaset anlayışı siyaset çapı, siyaset derinliği, kadrosu ve yapısıyla gerçekleşemez.  Neden geçekleşmeze bir örnek… Genel seçimlere şurasında kaldı 10 ay gibi bir süre kaldı.  Van’ın Ak Partili 4 milletvekili var. Ama bakanlıklarda etkileri yeterince yok.  Mesela deprem sonrası mağduriyetler yaratan kentsel dönüşüm saçmalığı çözüldü mü? Hayır. Peki, Edremit’te betonlaşma olmaması gibi basit bir konuda Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce vekillerimizi dikkate aldı mı? Hayır. Çevre ve Şehircilik Bakanı Van’a ve vekillerine takındığı tavrı Gaziantep Trabzon, Diyarbakır, Konya gibi başka illere ve vekillerine sergileyebilir mi?  Asla.   Ama gariban Van’a yapabiliyor.  Van’ın eti budu budur. O nedenle Vanlı vekillerden birinin Bakan olmasını beklemek, MKYK’da görev verilmesini umut etmek hayalden ibarettir. Saf olmayalım.

Mademki durum böyle bizde o zaman şu soruyu soralım…

Van’ın Ak Parti Milletvekillerini beğeniyor, yeterli buluyorsanız Hükümet ve MKYK’da neden görev vermiyorsunuz?  Beğenmiyor ve yeterli bulmuyorsanız o zaman neden bu kenti temsilen partinizden vekili yaptınız?  Kaldı ki ne  ekmişseniz, onu biçiyorsunuz.

Barış günü

Barış nedir?

Barış sosyal düzendir, güvenliktir, hukuk ve kazanılmış haklara saygıdır.

Düşündürücü olan,  ağızlarından  “ barış ”  sözcüğünü düşürmeyenler daha çok insan öldürüyor, da çok yakıyor, daha çok yıkıyor,  daha çok döküyor, daha çok acı  ve korku veriyor.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981’deki 57. birleşiminde, “Genel Kurul’un açılış günü olan her Eylül’ün üçüncü salı gününü”nü “Uluslararası Barış Günü” ilan etmiş. Yıllar sonra Genel Kurul'un 7 Eylül 2001 tarih ve A/RES/55/282 sayılı kararı ile 21 Eylül'ü Barış Günü olarak kabul edilmiş. Barış gününün ilan edilmesinin arkasında 50 milyon insanın ölümü var.  Barış istemenin insanlığa maliyeti bu.

Boş laftan öteye geçmeyen, sembolik mesajların yayınlandığı bu günde dünyanın dört bir tarafında binlerce masum insan öldürülmeye devam ediyor.  Silah tüccarı ülkeler de silah satışlarını hız kesmeden gerçekleştiriyor. O zaman usul yerini bulsun, 1 Eylül, Dünya Barış Günü kutlu olsun diyelim. 

Gazetecilere dokunmayın

Hangi siyasi görüşü temsil ederse etsin, hangi gazetede çalışırsa çalışsın gazeteciler toplumun gözü, kulağı ve sesidir.   Gazetecinin susturulduğu, öldürüldüğü, işsiz bırakıldığı yerde düşünce özgürlüğünden, demokrasiden, insan haklarından söz edilemez.  IŞİD’in gazeteci Deniz Fırat’ı katletmesi de, gazeteci Ali Adıyaman’ın PKK tarafından kaçırılması da gazetecilik adına üzücüdür, yanlıştır. Haberin emekçisi gazetecilere dokunmayın.  

Yazarın Diğer Yazıları