İkram Kali

Ak Parti Genel Sekreteri Haluk İpek görevini yapamadı

İkram Kali

Ak Parti temayül yoklamasında yaşanan üzücü olaylar sonrası yazılacaklar yazıldı. Eleştirilmesi gerekenler eleştirildi, söylenecekler söylendi. Peki, yaşanan olaylar kimin gözü önünde gelişti? Ak Parti Genel Sekreteri Haluk İpek ve Ankara’dan gelen gözlemcilerin. Haluk İpek gergin geçen  temayül yoklaması sonrası ne yaptı? Oy pusulalarını çuvala doldurarak gelen ekiple birlikte “ başınızın çaresine bakın”  diyerek akşam uçağı ile Van’dan ayrıldı. Ak Parti’de etkin bir isim olan İpek, sorumluluğunun gereği yapması gerekenler vardı. Van’da kalarak sıcağı sıcağına tarafları bir araya getirerek herkesi dinler, partide yaşananların gerçek boyutlarını, işin kaynağını araştırır, notlarını alır, durum tespitini yapar sonunda da işi tatlıya bağlayarak Van’dan ayrılabilirdi. Yapmadı!

Önceki akşam Ak Parti İl Başkanı Abdullah Aras Edremit İlçe Başkanı Handan Fidan, İlçe Teşkilatı,  Gençlik Kolları, Aday Adayları, İl Başkan Yardımcıları, İl Gençlik Kolları, İl Kadın Kolları Üyelerini bir araya getirdi. Yaklaşık 2 saate yakın süren toplantıya İl Gençlik Kolları Başkanı Eyüp Acar katılmadı. Bu toplantıdan sonuç çıkar mı? Zaman gösterir. 

 BU KARARLAR TARTIŞILIYOR

Yardımında, insanlığında bir ölçüsü,  bir sınırı vardır.  Yardım parası sizin cebinizden çıkıyorsa kimsenin size hesap sorma hakkı olamaz. Topluma ait,  herkesin hakkı olan belediye kaynaklarından siyasi yaklaşımla birilerine yardım yapılıyorsa bu karar sorgulanır, eleştirilir.  Onlar şunu-bunu yaptı,  şu kaynakları harcadı ben neden yapmayayım diyerek yanlışı savunmamalısınız.  Savunursanız çelişkiye düşersiniz.

BDP’li Belediye Meclis Üyeleri bu anlamda kamuoyunda çok tartışılan, çok konuşulan Ak Parti meclis üyelerinin itiraz ettiği iki karar aldı.

BİR: Van Belediyesi, 3 konteynır kentte kalan, valiliğin kira,  iş, yardım gibi önerilerini reddeden uçuk talepleri olan 120 kiracı konumunda olan ailenin ısınma, banyo ve çamaşırhane ihtiyaçlarını meclisin BDP’li üyelerinin kararıyla üstlendi. Alınan karar gereği Van Belediyesi 3 konteynır kentte kalan 120 kiracı aileye ilk etapta soğuktan korunmaları için katalitik soba dağıtımı yapacak. Belediye ayrıca, ailelerin çamaşırlarını yıkamaları için çamaşırhane, banyo ihtiyaçları için de hamam kiralayacak. Sorunu çözmek yerine sorunun devamına katkı sağlanmıştır. Bu kentte deprem sonrası on binerce insanın evi, iş yeri yıkıldı, on binlerce insan maddi ve manevi zarar gördü. Belediye evi yıkılmamış, kiracı konumu olan bu insanları siyasi beklentilerle sahiplenmek yerine 120 ailenin valiliğin önerilerini kabul etmeleri, kabul ettikleri takdirde kendilerine belediye tarafından da bir takım yardımlar yapacağını belirterek aileler ikna edilseydi sorunu çözen yaklaşım olmaz mıydı? Bu da olmadı.

İKİ: Van Belediye Meclisi merkeze bağlı Yeşilköy'ün 50 bin TL olan elektrik borcunun ödenmesine yine BDP’li meclis üyeleri tarafından karar verdi. Sondaj elektrik parası olan 50 bin TL borcu belediye üstlendi.  İlk defa böyle bir uygulama yapılıyor.  Bu karar sonrası sondaj elektrik borcu olan 300’e yakın köy, su borcu bulunan mahalleler emsal göstererek belediyeden talepte bulunurlarsa kimse şaşırmasın.

Bu iki karar görüntü itibariyle insanidir. Ancak kamu vicdanı ve soruna çözüm getirme  açısından doğru değildir.

 

GENÇLERE NE ÖĞRETMEK GEREKİR?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam’daki toplantıda, milletvekilleri ile sohbet ederken “Üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor. Bunun denetimi yok. Muhafazakâr demokrat yapımıza bu ters! Vali Bey’e bunun talimatını verdik. Bunun bir şekilde denetimi yapılacakdedi.

Görevden vazife çıkaranlar, haddini aşanlar, başbakan’ın sözlerinin anlamını açıklayanlar, anlamına yeni yorum katanlar, bir bahane uydurup ceza kesmeler, yaşam tarzına müdahaleye kalkanlar falan filan.

 Bütün bunların demokratikleşme paketi sonrası yaşanması zihinlerde soru işaretleri bıraktı. Yaklaşım demokratikleşme paketinde yer alan  “Bireylerin tamamının yaşam tarzı ve özel tercihlerin korunması” maddesiyle çelişki yarattı.

Başbakan Erdoğan’ın bu açıklamasına her kesimden genelde eleştirel ağırlıklı binlerce düşünce dile getirildi.  Tartışmalar sosyal medyada hararetle sürüyor.

Tam da bu sırada GOOGLE’ın internetin yaratıcıları arasında yer alan Başkan Yardımcısı Vinton G. Cerf,  geçen hafta Türkiye’ye geldi. Hürriyet yazarı Vahap Munyar kendisiyle bir araya gelerek konuştu.

 G. Cerf “ İnternetin ilk yaygın kullanımı 40 yıl önce başladı. Ancak, biz ondan 4 yıl önce çalışmaları başlatmıştık. O çalışmalar sırasında bir patentleme yoluna gitmeyi hiç düşünmedik. İstedik ki interneti herkes rahatça kullansın, büyüme de öyle sağlansın. Aslında Google da çalışmalarını bu yaklaşımla sürdürüyor.  Türkiye’de internet penetresyonu yüzde 47-50 düzeyinde. Bu oran, yüzde 40 olan dünya ortalamasıyla karşılaştırıldığında iyi görünüyor. Ancak, Avrupa’daki yüzde 65’lik penetrasyona göre düşük kalıyor. “Bilgi güçtür” deyiminin günümüzde değiştiğini vurguladı: Paylaşılan bilgi güçtür” dedi.

GOOGLE Başkan Yardımcısı Vinton G. Cerf’e dünyanın çeşitli ülkelerinde zaman zaman internet konusunda kısıtlamaların gündeme geldiğini anımsatan Munyar’a:
En kolay iş filtre koymaktır. Ancak, ben bu yöntemi doğru bulmuyorum. En iyisi gençlere doğruyu-yanlışı sorgulamayı öğretmektirKötü içeriğin bulunduğu yer sadece internet ortamı değil ki. İstenmeyen içerikler çeşitli medya organlarında ve kitaplarda da var. Bunların tamamını ortadan kaldıramayız. En iyisi sorgulayan, kötüyü-iyiyi ayırt edebilen gençler yetiştirmek”  diyor.

   Biz tartışıp kavga ederken Vinton G. Cerf aklın yolunu gösteriyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları