İdris Ortakaya

Sivil Toplum Kuruluşları Rehabilite Edilmeli

İdris Ortakaya

Ülkemizde bulunan 100 binlerce sivil toplum örgütleri! Sivillerin sırtına binmiş parazitlerdir. Ancak çok az sayıda bulunan gerçek sivil toplum örgütlerini tenzih ederim. Bu örgütlerin büyük bir bölümü esnafımızı ve sanatkârlarımızı sömüren örgütlerdir. Diğer önemli bir bölümü işçilerimizin memurlarımızın emeklerini sömüren sendikalardır. Yine sayıları 10 binlere varan dernek adı altında faaliyet gösteren kumarhanelerdir. Bu hasta yapı ülkemize yakışmıyor. Bu hastalığın bir an önce rehabilite edilmesi gerekmektedir.

          Sayın Aziz Yıldırım, Fenerbahçe kulübünün bir sivil toplum örgütü olduğunu deklare etti. Bu ülkemiz açısından çok önemli bir gelişme olduğuna inanıyorum. İnşallah Sayın Aziz Yıldırım söylediğinin arkasında duracaktır. Sivil toplum örgütleri, arkalarında sürükledikleri büyük halk kitlelerini politik olarak pasifize etmezler. Aksine, ülkenin genel çıkarları doğrultusunda aktif hale dönüştürürler. Tarih boyunca futbol maçları, geniş halk kitlelerini, ülkenin sorunlarından uzaklaştıran, politik anlamda pasifize ederek kitlelerin uyutulmasını sağlamışlardır. Bu uyuyan kitleleri, Aziz Yıldırım uyandırıp ülkenin sorunlarına demokratik zeminde çözüm aramaları için hareketlendirir ise, Aziz Yıldırım’ın adı tarih sayfalarına altın harflerle yazılır.

          Gerçek sivil toplum örgütü olmak kolay değil. Ülkemizde bulunan sivil toplum örgütlerinin hastalıklarını tedavi ettirmiş olabilirsek çok önemli bir gücü harekete geçirmiş oluruz.Ne yazık ki Parlamentomuz mevcut yapısı ve bünyesinde bulunan bir takım olumsuz vekillerin çirkin davranışları nedeni ile ulusumuzu temsil etmekten uzaklaşmışlardır. Parlamenter muhalefetin yerine siyasal iktidarı denetleme ve onları doğru bir şekilde yönlendirme görevi sivil toplum örgütlerine düşmektedir. Eleştiri ve öz eleştiri diye, medeni toplumlarda bir mekanizma işletilir. Bizim parlamentomuzda küfür, hakaret, yumruklaşmalar işletilir. Bu ayıptan bir an önce kurtulmalıyız. Bu sokak kabadayılarından Milletvekili olmaz. Olsalarda bizi temsil edemezler.

550 Milletvekili, Milletvekillerinin özlük hakları söz konusu olunca bir gecede tek yumruk olarak birleşebiliyorlar. İki yıl Milletvekilliği yapmış birisi, Milletvekili emeklisi olabiliyor. 25 yıl 30 yıl devlete hizmet eden on milyonlarca emeklinin en az dokuz milyonu bin TL emekli maaşı alırken iki yıl Milletvekilliği yapmış birisinin 7 bin TL maaş alması hangi ahlaka, hangi vicdana, hangi insanlığa, hangi adalete sığar. Bu yolsuzluk değilde nedir? Bu haksızlık, adaletsizlik değilde nedir? Dört bakan oğlunun rüşvet ve haksız kazanç nedeni ile gözaltına alınmış olmalarından dolayı, her gün Mecliste AKP’lilerin tümüne hırsız diyen, hakaret eden, küfür eden Milletvekillerine soruyorum: İki yıllık Milletvekilinin kıyak emekliliğine onay vermenizin adına ne denir? Ben söyleyeyim, haksız kazanç denir. Bu haksız kazancınızıda utanmadan, sıkılmadan yasal bir kılıfın içine yerleştiriyorsunuz. Yazıklar olsun, ülkemizi temsil eden kaliteye bakın. Bu haksız kazancı onaylayanların, şu anda tutuklu bulunan bakan çocuklarından ne farkları vardır?

          Ülkemizde mutlaka seçim sistemi demokratikleşmelidir. Bu anti demokratik seçim sisteminden kurtulmalıyız. Liderler suntasından kurtulmalıyız. Bizleri temsil edebileceklerine inandığımız insanları seçebilme özgürlüğüne ulaşmalıyız.

          Bütün bunların gerçekleşmesi için sivil toplum örgütleri görev ve sorumluluklarının bilincinde hareket etmelidirler. Spor kulüpleri, ülkenin her sorununu kedi sorunuymuş gibi değerlendirerek, demokratik zeminde mücadele etmelidirler. Sorunsuz, sıkıntısız bir gelecek dileği ile…

Yazarın Diğer Yazıları