İdris Ortakaya

ÖLÜM

İdris Ortakaya

Ne kadar soğuk ve itici bir kelime.

Kimilerine göre yok olmak, bitmek, tükenmek.

Kimilerine göre de ebedi bir geleceğin başlangıcı.

Ne olursa olsun gerçekten ürkütücü bir kelimedir, ÖLÜM!

Ne yazık ki hiç kimsenin yarına çıkacağına dair bir garantisi de yoktur.

"İnsan kendi gözünde büyüktür".

Bilinmez ki bugün varız yarın yokuz.

Dünya malı ile doyumsuz bir yaratık haline dönüşen ve hiç ölmeyecekmiş gibi bir

cehaletin esiri olan insan, doğru ve başarılı şeyler yaptığı inancındadır.

Ne verirseniz verin, bu aç gözlü yaratığı doyuramazsınız.

Daha fazlasını ister.

Dünyayı verseniz yine doymaz.

Gezegenleri de ister.

İnsan oğlunun yaradılış’ın da bulunan bencillik ve doyumsuzluk

duygularının gelişerek zirve yapması sonucunda bu tür yaratıklar meydana gelir.

Bunlar insanları sevmezler.

Parayı, eşyayı, malı ve mülkü severler.

Hiç bir insani değerleri olmaz.

Merhamet, vicdan, acıma duygusu bunların yanından geçmez.

Bunlar bir vazoya ya da bir resim tablosuna milyar dolarlar verirler.

Afrika’da açlıktan ölen cocuklar için bir dolar dahi vermezler.

Ne yazık ki içinde bulunduğumuz dünyayı da bu alçaklar yönetir.

Atom bombaları, hidrojen bombaları, nükleer silahlar, kimyasal ve biyolojik

silahların da sahipleri bu alçak yaratıklardır.

Bu dünyanın bir yaratıcısının olduğunu bilmezler.

Bilseler bile önemsemezler.

“Bu dünya bizimdir” derler.

“Biz istediğimiz gibi bu dünyayı yönetiriz. Çünkü biz bu dünyanın sahipleriyiz”

derler.

Bir gün bir KORONAVİRÜS gelir.

Gözle görülmeyen mini minnacık bir virüs,

“Gelin ulan alçaklar size meydan okuyorum” diyerek dalar Dünyaya.

Önüne geleni devirir.

Tüm Dünyayı kasıp kavurur.

Ne kral dinler ne de Kraliçe.

Ne siyasi parti başkanı dinler.

Ne başbakan dinler.

Ne profesör dinler.

Ne doktor dinler.

Ne sporcu dinler.

Ne hoca dinler.

Ne alim dinler.

Ne zengin, ne de yoksul…

Önüne geleni devirir.

“Toplar, tüfekler, atom bombaları. hidrojen bombaları, nükler silahlar, kimyasal,

biyolojik silahlarınız ve ne de paranız sizi kurtaramaz” der.

Tüm Dünya Devletleri şu anda çaresizlik içinde, bu beladan kurtulmak için canla

başla çaba harcıyorlar.

Kendi gözüne büyük görünen insan, ne kadar zavallı, çaresiz bir durumdadır.

En çok sevdiklerimizi dahi göremiyoruz.

Herkesten uzak olmak durumundayız.

Tek başımıza yaşamak zorunda bırakıldık.

Dışarı çıkamıyoruz.

 

Bakkala gidemiyoruz.

Yakınlarımızla görüşemiyoruz.

Ölen yakınlarımızın cenaze namazlarına ve taziyelerine gidemiyoruz.

Hasta yakınlarımızın ziyaretine gidemiyoruz.

Herkes kendi derdine düşmüş.

Her an Koronavirüs korkusu ile yaşıyoruz.

Korona, Devleti durdurdu.

Ticareti bitirdi.

Fabrikaları kapattı.

Traş olabileceğimiz berber dükkanları bile yok artık…

Hayat durdu.

Dev gibi insanlar minnacık bir virüse teslim olmuş durumda…

Dünya ekonomisi altüst oldu.

Her ülkenin ekonomik kayıpları milyarlarca dolar değerindedir.

Ne zaman kurtulabileceğimizde belli değil.

Bu kadar sıkıntılı durumdan umarım insanoğlu bir ders çıkarır.

Dünyaya hükmeden Amerika”da insanlar sokaklarda ölüyorlar.

Sağlık sistemleri çökmüş durumda.

Çaresizlik içindeler…

Sağlık personelleri “istediğimiz malzemeler gelmezse istifa ederiz” diye yönetime

rest çektiler.

Amerika, Dünyadaki mazlumlara yaptığı zulmün bedelini mi ödüyor?

Bence, Evet.

Bu Dünyada kim ne yaparsa kendisine yapar.

İyi de yapsan kötü de yapsan kendine yaparsın.

Şahıslar için de, Devletler için de değişmez kuraldır, bu!

Tüm kötülüklerin bedeli mutlaka ama mutlaka bu dünyada ödenir.

Tabii ki “görmek için gözün varsa, duymak için kulağın varsa, hmek için

kalbin varsa” anlarsın!

Evet, değerli okurlarım,

Dünyadaki tüm insanlara bir mesaj niteliği taşıyan korona diyor ki;

Ben yokken de siz ölüyordunuz.

Ben geldim hepinizi ölüm korkusu sardı.

Dert etmeyin.

Ölüm kaçınılmaz bir sondur.

Her canlı ölümü tadacaktır.

Benimle de ölürsünüz.

Bensiz de ölürsünüz.

Ben çok uzun kalmayacağım aranızda, kısa bir süre sonra gideceğim.

Bu içinize saldığım korkuyu her zaman hissedin.

İnsan olduğunuzu hatırlayın.

Bu dünya nimetleri çok büyüktür.

Hepinize yeter.

Adam gibi paylaşmayı öğrenin.

İnsanı sevin.

Gücünüzün yettiği insanlara zulm etmeyin.

Merhametli olun.

Vicdanlı olun.

Yardım sever olun.

Acıma duygunuz olsun.

Paylaşmayı bilin.

Hep bana reb bana demeyin.

Kısacası adam olun.

Koronavirüs mesajını verdi.

Gerisi bize kalmış.

Yazarın Diğer Yazıları