İdris Ortakaya

Kobani’yi bırak Türkiye’ye bak

İdris Ortakaya

Cumhurbaşkanımız, Suriyenin Kobani ve çevresinde oluşturulmaya çalışılan Kürt varlığına şartlar ne olursa olsun müsaade etmeyeceklerini sert bir tavırla açıkladı.

Cumhurbaşkanımızın bu açıklamasından ne anladığımı şu şekilde ifade etmeye çalışacağım. Bana göre Cumhurbaşkanımız Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden vaz geçmiş ve iki bölgemizin Kürdistan olmasına müsaade etmiş, Suriye’yi kurtarmaya çalışıyor. Evet, yanlış anlamadınız. Doğu ve Güneydoğu bölgemizde Kürdistanın tüm şartları oluşturulmuş durumdadır. Bu şartların nihai hedefe ulaşması için, Kürdistanın tüm il, ilçe, belde ve köylerinde bile çok önemli örgütlemeler yapılarak , " Demokratik özerklik" adı altında işler yürütülmektedir.

Demokratik özerklik harekatını yöneten bir siyasi parti mevcuttur. Bu parti, onların deyimiyle "Kürdistan" bölgesinde örgütlenmiştir. Hayatın her alanında komiteleri ve komisyonları faal bir şekilde çalışmaktadır. Bunlar, sırasıyla, ekonomik komisyonlar, sosyal komisyonlar, kültürel komisyonlar, adli komisyonlar ve benzerleri bir yapılanma içerisindedirler. Yani bölgede devletin yerine geçmiş, kendi sistemlerini geliştirmiş ve uygulamaya sokmuşlardır. Vergi toplama işinden tutunuz, mahkemelerde karar vermeye kadar ne varsa her işin üstesinden gelen bir yapılandırmanın oluşması sağlanmıştır. Bu gizli bir örgütleme biçimi de değildir. Basbayağı açık ve legal anlamda bir örgütlenmedir.

26.06.2015 tarihli Van TV kanalında yayınlanan bir programda, Demokratik Özerlik adlı yayını izledim. Programa çıkan katılımcı, Erdoğan ve AK Partiyi alabildiğine eleştirerek, IŞİD terör örgütüne destek verdiğini, Kobanideki eylemin yandaşı, yardımcısı olduğunu televizyon kanalında resmen konuşarak Cumhurbaşkanımızı Kürt düşmanı olarak ilan etmiştir.

Bu mesnetsiz, isnatsız açıklamalar çok ilginçtir. Kendi düşüncelerini yalanı yanlışı, iftirası ile doğruymuş gibi savunan ve toplumu bu yanlışlar doğrultusunda biçimlemeye çalışması enteresandır.

Yalan yayınlarla, Cumhurbaşkanı düşmanlığı yapmanın hiçbir yasal yaptırımı yok mu? Her şeyi, herkese dilediği gibi söyleme özgürlüğüne sahip mi?

Demokratik özerkliklerini bir ulusal TV’de çekinmeden, cesurca açıklayan bu zat, devletin yerine kendi özerk yapılarını oluşturmuş olduklarını resmen ilan etmektedir.

Kürdistanın alt yapısını oluşturduklarını açıkça ifade etmektedir. Bu programla ilgili bir soruşturma açılıp açılmadığı konusunda hernhangi bir bilgiye sahip değiliz. Açılsa da vız gelir. Çünkü , bu olay, Doğu ve Güneydoğu’da devletin iflas etmiş olduğunun somut bir göstergesidir.

Urfa valisi bir açıklama yaparak,"bir yıl içinde PKK’nın otuz bin  çocuğu dağa kaçırdığını" ifade etmiştir.

Ben de sayın valiye soruyorum, sen orda bostan korkuluğumusun?

Madem ki bu bilgiler sana geliyor, sen neden gereğini yapmıyorsun?

PKK’nın uzantıları olan BDP ve HDP farklı görevlerle donatılmış, birisi parlamenter sistemde yerini almış; diğeri Kürdistandaki Demokratik Özerklik adı ile fiilen her il, her ilçe, her belde ve her köyde örgütlenerek yünetime müdahale etmeyi planlamıştır.

Bunların örgütlülüğü mükemmel bir seviyededir. Bu örgütlerinin devreye girmesi ile seçim kazanılmıştır. Oy kullanma hatasız olarak başarılmıştır. Devlet bu hileyi önleyememiştir. Bunların bu pervasız davranışları, vatandaşı alabildiğine tedirgin etmiş ve devlete olan güven sarsılmıştır. Devlet, bölgede göstermelik olarak varlığını sürdürmektedir.

Devletin asli görevi olan, vatandaşın can ve mal güvenliğinin koruması, burada geçerli değildir.

Devletin olmadığı bir yerde, devletin yerine görev yürüten bu olumsuz unsurların varlığı bir kaos ortamı yaratmıştır.

Sevgili Cumhurbaşkanımıza diyorum ki, ya Doğu ve Güneydoğuyu PKK’ya bırakıp, bölgede devlet adına görev yapan tüm unsurlarınızı, geri çekeceksiniz, ya da devletin varlığını her anlamda vatandaşa hissettirerek, vatandaşın can ve mal güvenliğini koruyan, adam gibi bir devlet varlığını ortaya koyacaksınız.

Şu anda devlet bölgede var da, yok. Savcılar görev yapmıyor. Ya da yapamıyor. Ya da yapmalarına izin verilmiyor. Valiler aynı, emniyet müdürleri aynı, jandarma komutanları aynı. Mevcut devlet yapısı ile bölgede güvenliğin sağlanması ve PKK’lı unsurlardan kurtulabilme sansı görülmemektedir.

Bölgenin bu kadar sıkıntılı bir durumda olması gözardı edilerek, Suriye topraklarındaki strarejik yerlerle uğraşmak akıl karı değildir. Ülkemiz bölünme noktasına gelmiş durumdadır. Kendimizi kandırmayalım. Ya bölgeyi teslim edeceksiniz ya da devletin varlığını hissettireceksiniz.

Sayın Cumhurbaşkanım birincil olarak bölgeye çöreklenmiş, bölge halkını korku tüneli içine sokmuş ve bölgede egemenliklerini ilan etmiş bu unsurlarla uğraşmalısınız.

Kobani tali bir konu olmalıdır.

Uyanın ve tuzluk gibi oturan görevlileri, görev yapmaya zorlayın.

Bölge elden gidiyor.

Allah sonumuzu hayır etsin.

Saygılarımla…

 

Yazarın Diğer Yazıları