İdris Ortakaya

İstanbul Analizi

İdris Ortakaya

Ey muhteşem İstanbul; Dünyada var mı ki benzerin! Sen nesin? Devlet misin? Şehir misin? Cennet misin? Kimler gelmiş, kimler geçmiş. Kimlere ev sahipliği yapmışsın? Kimleri ağırlamışsın? Kimlere mutluluk, kimlere acı vermişsin.

" Bu şehr-i Sitanbul ki bi misl ü behâdır, Bir sengine yek pâre Acem mülkü fedâdır." Edebi eserlerin tek adresidir İSTANBUL. 18. Yüzyıl divan şairi Nedim'in dizelerinde "bir taşına tüm Acem mülkünü feda eden" yaklaşım ne yücedir… İstanbul adını duyan, İstanbul ile tanışma imkanı bulan herkes hayrandır,

Beş yıl kaldım İstanbul'da. On beş yıl daha kalsam, İstanbul'u tanıyorum, diyemem… Bir kaç gün önce bir kaç günlüğüne İstanbul'a gittim. Muhteşem eserler yapılmış. Hayran kaldım. Ulaşımda çağ atlanmış… MARMARAY, KANAL AVRASYA, METRO ve TRAMVAYLAR İstanbullunun hizmetinde…

Yerin altına girildi, üstünden geçildi… Ne için İstanbul ve İstanbullular için… Ama yine de kalabalık mı kalabalık… Göç alan yapısıyla her gün biraz daha artıyor nüfus… Yakında HAVADAN YOLLAR YAPILACAK, diye düşünüyorum… Ve, zaman zaman gündeme gelen TEK ÇİFT PLAKA kullanımı da artık gündemde olmalı, kanaatindeyim..

Bu muhteşem şehirde dolaşırken karşılaştığımız insanların dokuzu yabancı ancak biri Türk. Gerçekten yabancıdan geçilmiyor. Bir takım insanlar bu manzaradan rahatsız. Neden rahatsız olduklarını anlamakta zorlanıyorum. Sevineceklerine, mutlu olacaklarına üzüntü duyuyorlar. Ülkeler turist çekmek için dünyanın reklamını vererek ülkelerine turist gelsin diye çabalarken, İstanbul'da turistten geçilmiyor. Bu ne kadar güzel bir gelişmedir. Bu turistler İstanbul da yiyor, İstanbul da içiyor, İstanbul da yatıyorlar. Döviz bırakıyorlar. İstanbul cıvıl cıvıl bir şehir.

Turizmin başkenti İSTANBUL, dünyanın da gözü üzerinde bir şehri… Türkiye ekonomisinin lokomotifi İSTANBUL'da her renkten, her dilden, her dinden insanı görmek mümkün… Adeta, Osmanlı İmparatorluğunun bir yansıması sanki…

İstanbul da bir hafta kaldım. Arabamla dört defa Avrasya tünelinden geçtim. Ankara'da paralı yol geçişleri olmadığı için OGS ve HGS gibi kavramlara yabancıyız. Aracımızla İstanbul'a gittiğimizde denizden çıkmış balık gibi oluyoruz. Yol geçişlerinde para ödeyebileceğimiz her hangi bir gişe ya da kişi yok. Sorup öğreneceğimiz de birilerini görmek mümkün değil… Paralı geçişlerden hiç bir ücret ödemeden gidip döndüm. Bu arada İstanbul'da bir taksi şoförüne bahsettim. Başımıza bir iş açmayalım. Bu geçiş ücretlerini nereye yatırmam gerektiğini sordum. Taksici; hiç gecikmeden bir PTT şubesine ruhsatınla birlikte baş vur. Borçlarını cezasız olarak yatır. On gün içinde yatıramazsan on katı ceza gelir, dedi.

Ankara'ya döndüğümde Avrasya tünelinden geçtiğim için telefonuma bir mesaj geldi. Seksen TL. borcumun hemen yatırılması isteniyordu. Bu borcu internet üzerinden ödedim. Mesaj gönderenleri aradım teşekkür ettim. Ancak diğer paralı geçişleri sordum. Onlardan her hangi bir uyarı ve ödeme mesajının neden gelmediğini sordum. Avrasya Tüneli özel olduğu için biz arıyor ilgilileri uyarıyoruz. Diğer ücretli geçişler, Devlete ait olduğu için Devlet uyarmıyor. On günü geçince de on kat ceza kesiyor. Dediler.

İstanbul'daki paralı geçişlerin işlerliğini İstanbul'da yaşayanlardan başka kimse bilmemektedir. Türkiye'nin her yerinden İstanbul'a giden binlerce insanlarımız vardır. Karayolları Genel Müdürlüğü çok büyük hizmetler üreten önemli bir kurumumuzdur. Ancak bu konuda sınıfta kalmıştır. Devleti vatandaşına tuzak kuran bir pozisyona düşürmüştür. Böyle bir dengesiz anlayış olamaz. Devlet vatandaşına tuzak kuramaz. Bu tuzağı kuran anlayışı şiddetle protesto ediyorum. Sayın Bakan ve Başbakan'dan ricamız bu sistemin başında bulunan yetkililerden hesap sorarak bu sakat anlayışı gidermeleridir. Vatandaşın mağduriyetinin bir an önce giderilmesi hususunda gerekenin yapılması dileğimizdir.

EVET… Bir iki gün de olsa İSTANBUL'da olmak beni mutlu etti… İstanbul'un dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer aldığını görmek, insanlarıyla bir arada olmak, onlarla birlikte geleceği yorumlayabilir olmak inanın DÜNYA İNSANI yaptı, beni… Ülkemin onurunu doyasıya yaşadım…

Aksayan yönlerimizi de görme imkanı buldum… Biraz önce zikrettiğim hususlar biraz duyarlı olmayla onarılabilecek türden konular… Bunu biliyorum… Ancak tabii ki, bilmek yeterli olmuyor… Takip edilmesi gerekiyor, aksayan yönlerin… Ben, takibini yapacağım…. Biliyorum ki, konunun muhatapları da en kısa sürede bu türden yaşanabilen sıkıntılara çare bulacaklar ve bizleri de bilgilendireceklerdir…

Son söz şudur…. BAŞARI BİR BİRLİK ve BERABERLİK ÖYKÜSÜDÜR… Bu öyküye hepimizin katılım sağlaması gerek ve şarttır…

Saygılarımla…

Yazarın Diğer Yazıları