İdris Ortakaya

İnşallah sevincimiz kursağımızda kalmaz

İdris Ortakaya

Bugün Abdullah Öcalan tarafından açıklanması istenen, on maddelik demokratik talebin yerine getirilmesi ve PKK’nın genel kurul yaparak silah bırakılması için çağrı yapması çok önemli bir gelişmedir.

Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, bu süreçte tek samimi davranan Abdullah Öcalandır.

PKK’dan ve yasal uzantılarından samimiyet beklemek hayalcilik olur.

           PKK hiç bir zaman silah bırakmaz.

PKK Abdullah Öcalan’ın denetiminde değil ve onun emrinde de olmaz.

Devletimiz  hangi PKK ile anlaşma yapacak.

On tane PKK var…

Bir başka ifade ile, Türkiyeyi düşman olarak kabul eden her devletin bir PKK’sı vardır.

          Abdullah Öcalan’ın talep ettiği on maddelik demokratikleşme paketine hiç kimsenin karşı çıkacağını düşünmüyorum.

Çok önemli bir şeyler olmuş gibi sevinç naraları atanlara ise bekle gör diyorum.

Demirtaş’ın,"bütün bunlar mücadele sonunda elde ettiğimiz kazanımlardır. Kimsenin bize bağışı değildir, AK Parti bize bir şey vermiyor, biz alıyoruz" gibi açıklamaları mevcut bakış açılarının en bariz ifadeleridir.

Azınlıklara, gayri müslimlere verilen demokratik haklar, onları birinci sınıf vatandaş gören yaklaşım; Devleti idare eden kişilerin “adam gibi davranmalarından” kaynaklanmaktadır.

Alevilere cem evi açarak diledikleri gibi ibadet etme özgürlüğüne kavuşturulması, baş örtüsünün serbest bırakılması, gayrimüslüm vatandaşlarımızın kiliselerinin açılması bir mücadele sonucunda  mı? oluşmuştur.

Bu ülkede yaşayan insanların kardeşliğine inanan, dil din, renk, ırk ayrımı yapmadan herkesi kucaklayan mevcut yapı, demokratik girişimlerin bir sonucudur.

Bunu biz zorladık, zorla aldık. Bu PKK’nın başarısıdır gibi gereksiz ve kışkırtıcı demeçler kimseye hayır getirmez.

Devlet o kadar güçsüz değildir.

Zorla, silah zoruyla hiç bir şey elde edilemez.

Otuz yıldır onbinlerce insanımız ölmüştür.

İnsanlarımızın ölümüne göz yuman, Kürdüm demenin suç sayıldığı, aleviyim demekten korkan, Müslümanım diyerek inaçlarını doğru dürüst yaşayamayan, baş örtüsünü özgürce başına takamayan kesimlere zülmeden yine bu devletti,

Ancak devleti yönetenler bu kesimleri kendilerine düşman olarak seçenlerdi.

Şimdi yine aynı devlet ve bu devleti yönetenlerin farkı ; insanların ölmesini,  anaların ağlamasını istemeyen, büyümeyi ve   daha güçlü bir Türkiyeyi inşa etmek arzusundaki insanların yönetmesinden kaynaklanmaktadır.

Bu girişim tüm Türkiyelilerce desteklenmeli ve yönetim sahiplenilmelidir.

          Ben, Devletin PKK’yı muhatap almasını yanlış buluyorum.

PKK ile barış hayali hüsran olacaktır.

Kesinlikle bu barışa inanmamaktayım.

İnşallah ben yanılırım.

Ancak yanılacağımı düşünmüyorum.

Ve , ısrar ediyorum.

PKK’yı geçiniz.

Abdullah Öcalanıda yanınıza alarak bölge halkı ile, yani bizzatihi Kürtlerle bu barış sürecini devam ettiriniz.

Çünkü PKK, Türklerin ve Kürtlerin ortak düşmanı olan uluslsrarası bir terör örgütüdür.

Aklınızı başınıza devşirin, boşu boşuna zaman kaybetmeyin ve size inananları hayal kırıklığına uğratmayın.

Yazarın Diğer Yazıları