Yunus Türkoğlu

İnsan

Yunus Türkoğlu

İnsan yaratılmışlar içindeki en kıymetli varlıktır. İlk yaratılan insan, ilk peygamber Âdem (aleyhiselam)’ın şanına uygun olarak sonradan gelenlere “Âdem veya adam” denmiştir. İnsan beden ve ruh itibarıyla bizim anlayamayacağımız kudret ve güzellikte yaratılmıştır. Kuran-ı Kerimde insanın en güzel biçimde yaratıldığı beyan edilmiştir. Yaratılmışların en üstünü ise âlemlere Rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (sav) Hz. Muhammed Mustafa’dır.

Okuma, yazma, konuşma, gülme, ağlama, üzülme, sevinme gibi daha pek çok mükemmel meziyetler insana bahşedilmiş ve Kâinat insanın emrine musahhar kılınmıştır. Yaratılmışların en mükerremi ve en mükemmeli yine insandır. İnsana akıl gibi bulunmaz bir nimet verildiğinden dolayı; Gökyüzünde kuşlar gibi uçan tayyareler, denizlerde süzülen gemiler, uzaya gidebilen roketleri hayata geçirmiştir!

 İnsan yalnız etten ve kemikten müteşekkil değildir! Aklı, ruhu ve duyguları da olan varlıktır. Hareket tarzı her zaman için maddi ve manevi âlemde müsavi olmalıdır. İnsan sadece maddi planda hareket ederse ihtiraslarının kurbanı olup geleceğini karartabilir!

Yaşadığımız çağda kapitalizm insanı sürekli üretimde kullanıp ve kazandığından daha fazlasını tüketmeye sevk etmektedir. İhtiyacı olmayan metaları biriktirmesine ve devamlı olarak insanı dünyevileştirmeye itiyor. Kredi adı altında çalışanları beş-on yıllığına kendisine bağlı kılıyor! Ev, araba, pahalı eşyalar, lüks mekânlarda tatil, marka tutkusu ve bunlara bağlı olarak para ile ölçülen zevkler edinmesi sonucunda insan adeta robotlaşıyor!

Dolayısıyla, dünya ehli olup, mal mülk hırsına kapılınca maneviyatı zayıflıyor. Bunun neticesinde helal ve harama dikkat etmemeye başlayınca da kazancında ve ömründe bereket kalmıyor. Ölümü ve hesabı düşünmeden her şeyiyle dünyaya tapar duruma geliyor!

Sözler, sayfa 266…

“Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki, bütün vaktini ona sarf ediyorsun?”

Ortalama ömrü yetmiş-seksen yıl olan insan burada ebedi kalacakmışçasına planlar yapıp mal biriktiriyor. Oturamayacağı evler alıp, harcayamayacağı kadar paraları biriktiriyor! İnsana muvakkaten verilen kazancından; fakir -fukara, dul-yetim ve garip-gurabanın hakkını gözetip, malın cüzzi bir kısmını emir gereği infak etmesi gerekmektedir. Aksi zuhur edecek olursa, hesabını öte tarafta vermek zorunda kalacağı malının keyfini sürmek mirasçılarına düşer!

Dinimiz bize devamlı dünyanın faniliğini ve asıl yurdumuz olan ahiret için hazırlık yapmamız gerektiğini vurguluyor. Fakat bunu yaparken dünya işlerini ihmal edip özensiz yapmak manasında değildir. Dünya işlerini de doğru ve güzel yapmakla mükellefiz!

Birçok ayet ve hadis-i şeriflerde insanın yaratılmışların en üstünü ve efendisi olduğu ifade edilmektedir. Tabi burada ki sır Yaratanının emir ve yasaklarını hayatına tatbik etmektir. Karşılaştığı her hali dinimizin süzgecinden geçirip hayatına tatbik etmelidir. “Helal daire keyfe kâfidir.” düsturunca dünya nimetlerinden de azami sınırlar içinde fayda sağlamaya çalışılmalıdır.

İnsanın maddi ve manevi tarafının bir araya gelmesi gerekiyor ki mükemmelliğe erişebilsin.

Şunu da unutmamak lazımdır ki; ”İnsan şu dünyaya bir memur ve misafir olarak gönderilmiştir.”   

Ölçümüz, Peygamber Efendimizin (sav) şu hadis-i şerifi olmalıdır;

“Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete çalış."

İnsana düşen hayat muhasebesini iyi yapabilmektir. Geçmişe takılmadan geleceğini maddi ve manevi bakımdan iyi inşa etmelidir. Erteledikleri ve öncelikleri nelerdir: bunlar üzerinde kafa yormalı, dün geçti, yarın meçhulse o halde bugünü değerlendirmelidir.

Sağlık ve sıhhatiniz daim olsun, hoşça kalınız…

Yorumlar 1
Kılıçelli. 17 Aralık 2020 07:55

İnsanın nasıl olması gerektiğini veciz olarak ifade etmişsiniz. Eskilerin tabiriyle " zülcenaheyn" ( iki kanatlı) olan insan bir kanadı kırık olursa uçamaz. Kelâm ve kaleminize kuvvet.

Yazarın Diğer Yazıları