İdris Ortakaya

Hak verilmez, alınır...

İdris Ortakaya

Ülkemizde, Devleti  yöneten, vatandaşın iktidara getirdiği siyasi partinin oluşturduğu Bakanlar kurulu ve onu denetleyen TBMM’ dir. Siyasi partiler demokrasinin olmazsa olmazıdır. Çağdaş ülkelerde, sivil toplum örgütleri de demokrasinin olmazsa olmazlarındandır. Ülkemizde, çağdaş demokrasi  adımları atılmış ama ne yazık ki çağdaş demokrasi  normlarına ulaşmamız için daha çok zamana ve adım atmaya ihtiyacımız vardır.

İşçi sendikaları: Yüzbinlerce işçinin, emekçinin temsilcisi olduklarını iddia ederek, haklarınız korunacak diye, her işçiden, her emekçiden her ay olmak üzere sendika aidatı adı altında milyarlarca para tahsil etmektedirler. Sendika ağaları bu paraları diledikleri gibi kullanma yetkisine sahiptirler. Bir elleri yağda bir elleri baldadır bu ağaların. İşçi parasıyla beş yıldızlı oteller yaptırıp atıl halde bırakırlar. Sosyal tesis adı altında sahillerde tesisler yaptırıp, para harcama ortamı oluştururlar. Ağaların maaşları ciddi paralardır. Artı makam tazminatları, örtülü ödenekleri, ağırlama giderleri vs. saymakla bitmeyen harcama kılıfları var. Yapılan harcamalar devlet tarafından çok ciddi bir denetim altında değildir. Bu sendika yapısına 1980 öncesi sarı sendika adını vermiştik. Şu an sarı olmayan hiçbir sendika kalmamıştır. Hatta sapsarı olmuşlar. Bunların işçiye, emekçiye ne fayda sağladıklarına bakalım; toplu iş sözleşmesi aşamasında işveren temsilcileri ile ya da hükümet yetkilileri ile bir araya gelip, işçilere verilecek zam konusunu görüşüp, birkaç gün göstermelik olarak sahneye çıkıp az verdin kabul etmeyiz. Şu kadar isteriz, bu kadar isteriz tartışmalarından sonra, hükümetin verdiği sadakaya rıza gösterirler. Hiçbir şekilde hükümetle ters düşmek istemeyen sarı sendika ağalarının işçiyi, emekçiyi ne kadar temsil ettiklerini kamuoyunun taktirine  bırakıyorum. Peki, her şeye karar veren hükümet bu sendikalara neden ihtiyaç duyuyor. Bunu anlamakta zorlanıyorum. Bence görev ve sorumluluklarını yerine getiremeyen sarı sendikalar ya yeniden yapılanmalı veya kapatılmalıdır. Sendika ağalarının mantığına göre hak, alınmaz, hak verilir.

Gelelim diğer ağalık sistemine. TESK açılımını yapalım; Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu. Bu Konfederasyonun Genel Başkanı  Bakkallık’ tan gelerek Bakkallar odası federasyon başkanlığından Konfederasyon başkanlığına kadar yükselen en büyük oda ağasıdır. Bu oda ağası Cumhurbaşkanından, Başbakandan daha çok maaş almaktadır. Bakkal esnafının içinde bulunduğu sıkıntıyı her kesten çok bu büyük ağa bilir. Bilmesi neyi değiştirir? Hiçbir şeyi değiştirmez. Bu güne kadar esnafın sıkıntısını ciddi bir şekilde gündeme getirip, hükümetten esnaf için şu iyileştirmeyi talep ediyoruz, eğer  talebimiz kabul görmezse TESK olarak şu eylemi gerçekleştireceğiz diye bir şey duydunuz mu? Duymanız mümkün değil. Çünkü bunlar yerlerinde rahat oturmak, kimseyle bir sıkıntı yaşamamak için hükümetlere şirin görünüp,  suya sabuna dokunmazlar.

Perakende yasası  henüz çıkmadı. Hükümet ne zaman isterse o zaman çıkacak. Peki  sen ne işe yararsın yüce konfederasyon. Vakıflar dükkanlarının  kirasına  %300 zam yapmış, kiracı esnaf kan ağlıyor. Sorumlu olanlar küçük bir demeç vererek görevlerini yaptıklarını  sayıyorlar. Kira sorunu hükümetin insafına kaldı. Sorunlarını yine de hükümet çözecektir. Derneklerden odalara dönüşen ve ülkemizde oda ağalığı oluşturmuş bu yapı, esnaf ve sanatkarların sırtına bindirilmiş sömürü kamburudur. Esnaf ve sanatkarlarımız zorunlu oda üyeliğinden kurtarılmalıdır.

Hiçbir ciddi denetime tabi olmayan, yasalardan aldıkları yetki ile esnafı, sanatkarı aidat ödemeye mecbur eden bu kuruluşta yeniden yapılandırılarak disipline edilmesi gerekmektedir. Bu yazımdan  Sayın Başbakanımızın haberi olsa eminim ki işçilerin, emekçilerin, esnafın ve sanatkarın sorunu haline gelen yapıya müdahale düşünüyorum. 

Yazarın Diğer Yazıları