İdris Ortakaya

Bu Ülkede Kürt Sorunu Yok

İdris Ortakaya

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Balıkesir’de yaptığı konuşmasında “bu ülkede Kürt sorunu yoktur” dedi.

Kürtleri, ülkenin birinci sınıf vatandaşı ve asli unsuru olarak değerlendirdi.

Siyasi Kürtçülük yapıldığını savundu.

Muhalefet partileri, her zaman olduğu gibi, yine kıyameti kopararak alabildiğince tepkilerini dile getirdiler…

Cumhurbaşkanının bu doğru çizgiye gelmesinden dolayı çok mutlu olduğumu ifade etmek isterim.

Yıllardır aynı şeyleri savunan birisi olarak, sayın Cumhurbaşkanı ile aynı noktada buluşmanın sevinci içindeyim.

Geçenlerde, bir ortamda ODTÜ’de prof olan birisiyle, Kürt meselesini tartıştık.

Hoca efendi aynen şu ifadeyi kullandı

"Devletin yerinde olsam 7 ili Kürtlere verir, onları Türkiyeden ayırırdım"

Bunun üzerine, ben hocaya Kürt olduğumu söyleyerek “burası senin babanın çiftliği mi beni buradan kovuyorsun. Türkiye benim vatanımdır. Van da benimdir. Edirne de benimdir” dedim.

Ve devamla “benim yurdumdan hiç bir güç beni kovamaz. Ülkemize canımız malımız her şeyimiz feda olsun. Bu ülkenin tamamı Türkiyelilerindir. Türkiyeli olmak bir ayrıcalıktır” şeklinde cevap verdim.

Hatırlarsınız, eski Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, Türkiye Kürtlerine imrenirdi.

“Türkiye Kürdü olmak bir ayrıcalıktır” derdi.

Ülkenin sahibi olan Kürtlerin ne sorunu olabilir.

Olsa olsa demokrasi sorunu olur.

Demokrasi sorunu da yalnız Kürtlerin değil ülkede yaşayan her kesimin sorunudur.

          Cumhuriyeti dizayn eden emperyalist güçler, ülkede tek tip insan yetiştiren bir mantıkla hareket ederek, geçmişimizi bir kalemde silme çabası içerisindeler…

Tek bir ırk, yeni bir din, yeni bir yazı, yeni giysi, yeni dil yaratma doğrultusunda bir çalışma söz konusu…

Zulüm altında inim inim inleyen Kürtler, Aleviler, Sunniler ve diğer halk kesimleri, son on yılda çok önemli demokratik haklara kavuşmuşlar, yaşamlarını sürdürmektedirler.

Bir zamanlar “ben Kürdüm” demenin anayasal suç olduğu ülkemizde, bu gün Kürtçe yayın yapan ve devlet tarafında finanse edilen televizyon vardır..

Kürtçe eğitim veren dershanelerin kurulması, Ana dilde eğitim şartlarının oluşması doğrultusunda ciddi bir çalışmanın yapılmış olması, Kürtçe yayın yapan dergi ve gazetelerin çıkarılması çok önemli demokratik kazanımlardır.

Yetti mi?

Elbette yetmedi.

Daha bir çok demokratik haklar verilmelidir.

Bir ülkenin çağdaş ülke olmasının koşulu, o ülkenin demokrasi anlamında sorunlarının çözülmüş olmasına bağlıdır.

Daha düne kadar Alevi olduklarını gizleyen, Aleviyim demekten korkan insanlarımız, bu gün Cem evlerinde özgürce ibadetlerini yapabilmektedirler.

Bir kaç gün önce Milli Eğitim Bakanı ve Alevi Dedeleri tarafından temeli atılan "Hacı Bektaşi Veli Anadolu Lisesi" kısa bir zaman içinde eğitim vermeye başlayacaktır.

Bundan böyle Aleviler, kendi inançları doğrultusunda eğitilip ibadetlerini özgürce yapma olanağına kavuşacaklar…

Yine yakın bir geçmişte, gayri müslüm vatandaşlarımızla Başbakanımız bir toplantı yaparak, onların taleplerini dinlemiş ve Süryanilerin Kilise yapma isteklerini olumlu olarak değerlendirmiş ve gereğinin yapılması talimatını vermiştir.

Bunlar yeterli mi?

Elbette değil.

Anayasal değişiklik şarttır.

Yasal düzenlemeler yapılmalı.

Hayatın her alanında demokratikleşmeliyiz.

Barış süreci eleştiriliyor.

Doğrudur.

Katılıyorum.

Devlet bir yanlış içindedir.

Barış için, çözüm için muhatap, bölge halkının kendisidir.

PKK muhatap olamaz.

Ben kendime bir temsilci istemiyorum.

Kendimi temsil edebilirim.

Benim gibi düşünen milyonlarca Kürt vardır.

Sen Devlet olarak hangi hakla PKK’yı bana temsilci ediyorsun.

Hangi PKK ile anlaşıyorsun.

Onlarca PKK var.

PKK’lıların tamamı bir merkezden mi yönetiliyor.

Elbette değil.

Bu kadar güzel ve mükemmel hizmetler üreten Devletimiz, bu PKK işinde çuvallamıştır.

 Umarın bir an önce yaptığı yanlıştan dönerek PKK’yı Kürtlerin temsilcisi haline getirmez.

Bu gidiş bizi oraya doğru sürüklüyor.

Allah sonumuzu hayır etsin.

Yazarın Diğer Yazıları