İdris Ortakaya

2001 yılında Türkiye'de iflasın eşiğindeydi

İdris Ortakaya

1980 ihtilalinin karabulutlarının ülkemiz üzerine çökmesi sonrası on yıllarca süren baskıcı yönetimin her kademesine çöreklenen halk düşmanları bu ülke insanlarına çok acı çektirdiler.
Ekonomimiz çok hoyratça kullanıldı.
Ülkenin kaynakları heba edildi.
Hayat durdu.
Her türlü demokratik haklar asıya alındı.
Hukukun üstünlüğü ilkesi, Kenen Evrenin üstünlüğü ilkesi haline dönüştü.
İnsanlar yoksullaştı. Özgürlükler kısıtlandı. İnsanlarımız aşa ve işe muhtaç hale getirildi.Hiç kimse bu olumsuzluğu eleştirebilecek cesareti gösteremedi. Eleştiri yapanlar, baskı ve şiddetle susturuldu. Daha sonra parti kurma izni çıktı. Syasi partilerin seçime katılmalarına müsaade edildi. Rahmetli Özal ANAVATAN partisini kurarak seçime katıldı. Büyük bir çoğunlukla iktidar olarak ülke yönetimininin başına geçti. Yavaş yavaş demokratik bir yapı oluşturmaya başladı. Kısmen de olsa bu başarıldı.
O, ülkemizin kapılarını dış dünyaya açtı. Çağdaş dünyayı Özal döneminde tanıma fırsatı buldu ülkemiz. Ekonomimiz canlandı. Yatırımlar yapılmaya başladı. Ülkenin selamete çıkması an meselesiyken, bundan rahatsız olan unsurlar devreye girerek, Özal ve Eşref Bitlis'i ortadan kaldırarak, yeniden etkin olmaya başladılar. Özal döneminden sonra, yine karabulutlar ülkenin üzerine çökmeye başladı.
Özal sonrası karanlık günler başladı… Tansu Çiller Başbakan oldu… Bu dönemde binlerce faili meçhul cinayetler işlendi. Ülkemiz batma ve bitme noktasına geldi. IMF'den kredi almak için atmadığımız takla kalmadı.
Rahmetli Demirel'in "yetmiş sente muhtacız" sözleri hala hafızalarımızda…
Ne günler geçirdik, ne hükümetler, ne başbakanlar gördük…
2001 yılında şu andaki Yunanistanın durumuna getirdiler bizi.
Batmak üzereydi ülkemiz.
İflasla karşı karşıya kalmıştık. İMF'nin borç batağına gömülmüş durumdaydık.
AK Parti iktidarı bu iflas etmiş devletin başına geçti. Her kesimden çelme yiyen AK Parti iktidarı, bıkmadan usanmadan, her türlü zorluğa karşı direndi ve başarıya ulaştı. Ülkemiz bölgenin en güçlü ülkesi haline geldi. Türkiye üzerinden oyun oynayanlar başarılı olamadı. Bir Recep Tayyip Erdoğan gerçeği ile tanıştılar.
Bu liderin düşmanı çok.
Başta ABD, İsrail, Suriye, Mısır, İngiltere ve onlarcası…
Terör örgütleri, Fetoş terör örgütü, uzantıları ve işbirlikçileri.
PKK terör örgütü, uzantıları ve işbirlikçileri.
DHKPC Terör örgütü ve ülkemize düşmanlık yapan onlarca devletin istihbarat örgütleri ve yerli iş birlikçileri.
Bu düşmanlarla baş etmek çok kolay bir iş değildir.
Bu güçlü düşmanlara karşı iki önemli desteği var Türkiye liderinin.
Bunlardan birisi halk desteği, diğeri Hak desteğidir.
Bu iki önemli güç, tüm şer odaklarının her türlü tezgahlarını bozarak, haklının kazanmasına vesile oluyor.
Hedefe doğru yönelen bir birliktelik var…
Hiçbir güç ve kuvvet bu "birlikteliği" bozamayacak, hedefe giden neferleri durduramayacaktır.
Bu arada Grup Toplantısında Yunanistan'ın talep etmesi halinde her türlü desteği vereceğini açıklayan Başbakanımıza da ülkemiz adına teşekkür ederiz.
Yardıma muhtaç bir durumdan yardım edecek güce gelmemizi sağlayanlara selam olsun.
Allah yar ve yardımcıları olsun.
Saygılarımla.

Yazarın Diğer Yazıları